Dün Diyarbakır HADEP İl Merkezi'nde bir basın açıklaması yapan kadınlar, olayın mağduru Ç.E.'ye destek ve güven vermek için gittikleri Şırnak'a alınmayışlarını kınadı.
HADEP temsilcileri olayın faillerinin bir an önce yargılanması, Ç.E.'nin kendini güven içinde hissederek, hiçbir baskı ve tehdit altında olmadan yaşadıklarını anlatabilmesi için mağdurun psikolojik yardım alması gerektiğini de belirttiler.
4 Nisan tarihinde yerel Şırnak Haber Gazetesi'nin haberiyle gündeme gelen olay üzerine, bu gazete toplatılmış, muhabir Mustafa Şan gözaltına alınmıştı.
Gazetenin haberine göre iki aylık evli olan Ç.E, Aslanbaşar köyünde arkadaşlarıyla birlikte gittiği tarladan, arkadaşlarını kaybedip dönerken L.Ç, K.B ve M.B'nin "arkadaşlarını gördük traktöre bin seni götürelim" sözlerini üzerine traktöre binmiş, daha sonra bu üç genç tarafından bayıltılmıştı.
Gazete haberine göre Ç.E., gece kendisine tecavüz edildiğini ve sabah ıssız bir yerde bırakıldığını açıklamıştı.
Ailesi ise olay üzerine Aslanbaşar Karakolu Komutanlığı'na başvurarak üçü korucu çocuğu ve biri köy imamının oğlu olan gençler hakkında suç duyurusunda bulunmuş, Ç.E. adli tıp raporu için Diyarbakır'a sevk edilmişti.
Savcılığa da yansıyan olayda failler Ç.E.'yi gördüklerini söylemiş, ancak iddiaları reddetmişlerdi.
Handan Çağlayan: Kanıtlar karartıldı
Tecavüz olayı konusunda yerel kaynaklar ve davayı inceleyen hukukçularla yaptıkları görüşmeleri aktaran, Şırnak'a giden kadın heyetinden Handan Çağlayan, Ç.E.'nin aldığı adli tıp raporunun kanıt sayılması için üç gün içinde yapılması gerektiğini, ancak Ç.E.'nin bu süre geçtikten sonra sevkinin yapıldığını söylüyor.
Bianet için görüştüğümüz Çağlayan, yeterli kanıtlara ulaşabilmesi için Ç.E. ve kocasının açıklamalarının önemli olduğunu, ancak kocasının bile Ç. E. ile görüştürülmediğini öğrendiklerini belirtiyor:
"Ç.E.'nin yaşadığı şokun ve baskının içinde verdiği ifade yeterli değil. Tecavüzü kanıtlamak için yapılan testlerin bir an önce uygulanması gerekiyor. Kadına yönelik en büyük şiddet ve insanlık suçu olan tecavüzün aydınlatılması için tüm kamuoyu duyarlı olmalıdır.
Ancak Olağanüstü Hal (OHAL) bölge uygulamaları ve korucuların bölgedeki keyfi davranışları karşısında kendini güvensiz hisseden insanlara ve özellikle Ç.E. ve ailesine bizim gibi destek vermek isteyenler bile Şırnak'a giremiyorlar.
Koruculuk ve OHAL uygulamaları devam ettiği sürece bu tür olayların yaşanacağı ve takibinin de güç olacağı açıktır. Bölgeye alınmamamız, bu kaygımızı güçlendiriyor." (FA)