Halkların Demokratik Partisi (HDP), Antalya'da "Demokrasiye Çağrı" mitingi düzenledi.
Mitinge HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, MYK üyeleri Özlem Gündüz, Mahfuz Güleryüz, Emin Orhan, Ömer Önen, milletvekilleri Kemal Bülbül, Zeynel Özen, Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Murat Sarısaç, İmam Taşçıer de katıldı.
Mitingine ayrıca EMEP, CHP, TİP gibi siyasi parti temsilcileri ile HDK, İHD, KESK, Alevi Kurumlarından temsilciler katıldı.
Mitingde konuşan Eş Genel Başkan Mithat Sancar, "Büyükelçiler krizi ekonomik krizi unutturmaz, AİHM kararlarını uygulamak zorundasınız" diyerek özetle şöyle konuştu:
"Bir avuç yandaş zengin, milyonlarca insan yoksul"
"Biliyorsunuz bu ülkede her gün yeni bir kriz yaşanıyor. Her alanda kriz var ve kaynağı iktidardır. En başta cebimizi, soframızı, işimizi, aşımızı etkileyen ekonomik kriz var. Ekonomik kriz büyüdükçe bir avuç yandaş, bir avuç sermayedar zenginleşiyor milyonlarca insan, emekçi, köylü, çiftçi, kadın, genç yoksullaşıyor. Onların bir avuç yandaşı zenginleştikçe bu ülkenin geri kalan milyonları yoksullaşıyor. Kriz dedikleri şey budur. Bu kriz değil soygun ve talan düzeninin sonucudur.
"Bir kriz yaratıyorlar, bunu çözemeyince daha büyük kriz yaratıyorlar. Çünkü bu iktidarın krizleri çözecek gücü yok, krizlerin kaynağında bizzat iktidarın politikaları var. Bir krizi yaratan anlayış o krizi çözemez, sorunları çözemediği için daha büyük krizler yaratıyor. Böylece daha büyük krizleri unutturacak.
"Merkez Bankası kararıyla faizler düşürüldü, döviz fırladı. Dövizin bir kuruş artışı soframızın ekmeğin çalınması demektir, çiftçinin mazotuna gübresine zam demektir. Her alanda fiyatların yükselmesi ve bir avuç kesimin zenginleşmesi demektir.
"AİHM kararını mahkeme uygulamak zorunda"
"Büyükelçiler krizi ekonomik krizi unutturmaz, AİHM kararlarını uygulamak zorundasınız" diyen Sancar şöyle devam etti:
"Bu kriz patladı, herkes öfke içinde. Şimdi yeni bir kriz çıkarıyorlar bu krizi unutturmak için. Nedir bu büyükelçiler krizi? 10 ülkenin büyükelçisi bir ortak bildiri yayınladılar. Söyledikleri şu; AİHM kararlarını uygulayın Osman Kavala'yı serbest bırakın. Tabi ki AİHM kararını bu ülkenin mahkemeleri ve iktidar uygulamak zorundadır. Siz kendi iradenizle gidip Avrupa Konseyi'ne üye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne imza atmışsınız. Demişsiniz ki 'ben bu sözleşmeye bağlı kalacağıma söz veriyorum', sonra AİHM'nin yargı yetkisini tanımışsınız. 2005 yılında bu iktidarın büyük ortağı AKP anayasa değişikliği yaptı, 90'ıncı maddeye bir hüküm ekledi dedi ki 'uluslararası insan hakları belgeleri iç hukuktan üstündür.' Yani bu kararları yerine getirmek kendi anayasamızın gereğidir. Şu berbat anayasa bile bunu gerektiriyor. Ama şimdi bu talebi dile getirdiler diye yeni bir kriz çıkarıyor.
"Despotluk, keyfilik rejimi"
"Selahattin Demirtaş'ın da derhal serbest bırakılması gerekiyor. Kavala'nın da da derhal serbest bırakılması gerekiyor. Çünkü onlar mahkeme kararlarıyla değil, Saray'ın emiriyle içerideler. Onlar hukuken tutuklu değil, siyasi rehinedir. Bu konuda AİHM her karar verdiğinde Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı 'ben bu kararların uygulanmaması için gerekeni yapacağım' dedi. Yani yargı, yürütme, Meclis kendisi. Biz bu rejime despotluk rejimi demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Bu rejim keyfilik rejimidir."
(AÖ)