* Fotoğraflar: HDP
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Demokratik Mücadele Programı 3. aşaması kapsamında Bursa’da halk buluşması gerçekleştirdi.
Buldan, “Kürtlerin oyu satılık değildir. Kürtlerin oyu sizin yalan dolanlarınıza, inkarcı baskıcı anlayışınıza karnı tok olan halkların oyudur” dedi.
Konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Bu tutumu hiçkimse kabul etmez”
“Yeri geldiğinde inkar edeceksin, yeri geldiğinde siyaseti dar edeceksin, yeri geldiğinde siyasetçileri cezaevlerine göndereceksin, yeri geldiğinde kayyım atayacaksın, buna ses çıkarmayacaksın, bir halkın temsilcilerini cezaevlerinde rehine olarak tutacaksın, buna hiç bir şekilde söz söylemeyeceksin.
"Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ İdris Baluken Sebahat Tuncel, Gülten Kışanak ve ismini sayamadığım onlarca arkadaşım cezaevindeyken tek kelime etmeyeceksin, ülkeyi kayyımlarla yönetenlere tek kelime sözün olmayacak, ülkeyi tecrit ülkesi haline ettirenlere hiçbir sözünüz olmayacak sonra kalkıp Kürt sorunundan bahsedeceksiniz.
“Sonra gidip Kürt illerinde siyaseti başlatmanın yollarını arayacaksınız, bu yaşananlara itiraz etmeyeceksiniz. Böyle bir tutumu ne Kürtler ne Türkiye halkları kabul etmez.”
“Kürt sorunu herkesi etkiliyor”
“Bütün bu yaşananlar, bütün bu krizler, başta ekonomik kriz olmak üzere yaşanan bütün krizlerin altında bu ülkeyi yönetenlerin ve muhalefet partilerinin Türkiye halklarına ve başta Kürtler olmak üzere muhalif kesimlere, kadınlara, gençlere olana yaklaşımından kaynaklıdır.
“Kürt sorunu, Kürt meselesi sadece Hakkari'nin, sadece Diyarbakır'ın bir sorunu değildir. Kürt sorunu aynı zamanda Bursa’nın ve Bursalının da sorunudur. Aynı zamanda Balıkesirlinin, İzmirlinin, Egelinin, Karadenizlinin bir meseledir.
“Çünkü yaşanan krizler, hem ekonomik hem sosyal krizler sadece HDP'yi ve Kürtleri etkileyen krizler değildir. Türkiye'nin batısında Ege’sinde Karadeniz’de yaşayan halkları Çerkesleri, Alevileri, Arapları, Türkleri ne kadar kadar etkiliyorsa Kürdistan’da da Kürtleri ve orada yaşayan insanları da etkiliyor.”
“Kimse geleceğine güvenle bakmıyor”
“Eğer Türkiye toplumu biz bu ülkede kardeşiz birlikte yaşıyoruz diyorsa işte o zaman Kürt’ün yaşadıklarına, Kürt’ün baskı altında yaşadıklarına, inkar politikası altında yaşadıkları zulme karşı mutlaka söyleyeceği bir söz olmalıdır.
“Bu ülke hepimizin ülkesi, hepimiz birlikte yaşıyoruz. Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Alevi’si ile kadını genciyle hepimiz birlikte yaşıyorsak, bu sorunlara bu meselelere hep birlikte karşı çıkmak durumundayız.
“Ülkeyi bir tecrit ülkesi haline getirdiler. Tecrit sadece İmralı Cezaevinde Sayın Öcalan'a uygulanmıyor. İmralı şahsında Türkiye halklarına, toplumuna uygulanıyor.
“Türkiye halkları her haliyle bir tecrit yaşıyor. Adaletin, hukukun, demokrasinin olmadığı, sosyal medyanın bile özgür olmadığı bir ülkede kimse kendini özgür hissetmiyor, kimse geleceğine güvenle bakmıyor.”
“O gaz 2023’e kadar kalacak mı? Hayır”
“Ayasofya'yı yeniden ibadete açtılar ama herkes biliyor ki altında başka hesaplar var. Ayasofya’dan sonra yeniden anket yaptılar yüzde bir oranında bir yükselme gördüler. Bu onların yeniden iktidar olmalarını kurtarmaya yetmiyor.
“Şimdi de Karadeniz'de gaz bulduk müjdesi verdiler. Artık iktidarlarını yerin yedi kat yerin dibinde aramaya çalışıyorlar çünkü yeryüzünde insanların yüzüne bakacak yüzleri kalmadı. Herhangi bir inandırıcılıkları kalmadı.
“Bunun için gaz bulduk iddiasıyla yeni bir rant alanı açmaya ve 2023 yılına kadar bunun üzerinden yeni hesaplar yapmaya çalışacaklar. 2023’te gaz rezervini hayata geçireceklerini söylüyorlar ama 2023’e kadar kalamayacaklarını da biliyorlar. O gaz 2023’e kadar kalacak mı? Hayır. Ne yapacaklar?
“Yeni yeni ihaleler açacaklar, şirketlere ihaleleri verecekler o gaz rezervinin açılacağı yerde bütün masrafı Türkiye toplumuna ödetecekler ve bu işin esas karını kendi şirketlerine, yandaş şirketlerinin cebine aktaracaklar.” (AS)