“25 Kasım Uluslaraarası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü”nden bir gün önce "Tecavüz, şiddet cezasız kalamaz” diyen Adalılar bir tekne ile dört adayı dolaştı.
Eylemci Adalılar, güneşli bir Pazar gününü Adalar’da geçirmek isteyen ziyaretçiler ve eylemden haberi olmayan Adalıların dikkatini “kadına yönelik şiddete“ çekebilmek için pankartlar, dövizler ve şarkılarla denizde ve karada seslerini yükselttiler.
Adalar Demokrasi Meclisi öncülüğünde gerçekleşen eyleme Adalar Kent Konseyi Kadın Meclis’i’nden ve Cumhuriyet Halk Partlsi Kadın Kollarından katılanlar oldu.
24 Kasım Pazar günü yaptığımız eylemi yukarıdaki üç cümleyle özetleyebiliriz. Bununla yetinmek istemiyorum. Dört saatlik eylemden çok sevinçli ve umutlu döndük evlerimize. bianet okuruna biraz perde arkası ve sahadaki gözlemleri aktararak sevincimizin nedenini paylaşacağım.
Kınalıaada’da 2017 yılının yılbaşı akşamı gerçekleşen tecavüz olayı, ancak neredeyse üzerinden iki yıl geçtikten sonra tecavüze uğrayan Gökçe’nin ablasının sosyal medya paylaşımlarıyla duyuldu.
Dava sonuçlanmak üzereydi ve tecavüz ettiği öne sürülen pansiyon sahibi neredeyse beraat edecekti.
Adalar Demokrasi Meclisi (ADM) konuyu ilçede duyurarak Gökçe ve ailesine davada omuz vermek için çağrıda bulundu.
Küçücük bir grup davayı izledi. Babalarını kaybetmiş iki kızkardeş ve anneleri iki yıllık dava yolculuklarında ilk kez desteklendiler. O gün dava sonuçlanmadı ve 20 Kasım’a ertelendi.
Bu tecavüz karşıtı herkesi umutlandırdı ve desteğin süreceğini göstermek için 20 Kasım öncesi geçtiğimiz hafta sonu yine ADM’li bir grup pankartlarıyla Kınalıada’daydı. (Bu eylem bianet'te haber olarak yer aldı)
Ama dava Pansiyoncunun beraatiyle sonuçlandı. Tabii ki bir üst mahkemeye başvurulacak, hatta davanın savcısı başvurdu bile, ama karar kapkara bir bulut olarak çöktü Adaların üstüne.
ADM “yılmayalım tüm Adalar’a tecavüzün cezasız kalmayacağını haykıralım ve bu kara bulutu dağıtalım” dedi. Bunu yapmanın en güzel yolunun da tekneyle ve iyi bir ses düzeniyle olabileceğine karar verildi.
Kadın şarkıları, türküleriyle coşkuyla yola çıkacaktık. Hazırlıklar üç gün içinde yapıldı, her şey rast gitti, Pazar günü için beklenen yağmur bile Cumartesi gecesi yağdı ve bol güneşli bir günde çok coşkulu bir eylem can buldu.
Teknemiz Büyükada’dan alkışlarla uğurlandı, Heybeli ve Burgaz’da alkışlarla karşılandı. Her adada pankart ve dövizlerle yürüyüş yapıldı. Güneşin altındaki sahil boylarındaki lokantalar, kahveler, caddeler kalabalıktı ve o kalabalıklar “Kadına Yönelik Şiddete Hayır” diyenleri neredeyse bağırlarna bastılar hatta bir kısmı yürüyüşe alkışlarla katıldı.
Sevindik.
Kınalıada’da ise durum biraz farklıydı. Fazlaca bir kalabalık yoktu. O pansiyona yürümemizi istemedi polis.
“Bu sokakta tecavüz var” pankartını gören esnaf utangaç bir destek verdi. Adalılardan ve ziyaretçilerden daha güçlü bir destek geldi. Ve anlaşıldı ki Gökçe, ablası ve annesi yalnız değil ve bu dava henüz bitmedi,
Polis pansiyonun olduğu sokağa girmemizi istemedi dedim ya, biz de hiç itiraz etmedik.
Çünkü Adalar Emniyet teşkilatının polisleri (erkek ve kadın) iki haftadır bizimle birlikte yola çıkıyor Büyükada’dan Kınalıada’ya geliyor, tacize, kadına yönelik şiddete, tecavüze karşı olduklarını bize hissettiriyor, hatta daha çok davalar (Kınalıada’da bir de üç esnafın üç ortaokul öğrencisine iki yıldır sürdürdükleri şantajlı taciz davası da su yüzüne çıktı, ancak henüz takibe alınacak kadar yüzeyde değil) nedeniyle bir saldırı olmasınnı önlemek için yanımızda olduklarını düşündürtüyorlar.
Güneşli bir günde tekneyle adaları gezme eylemimiz her yönüyle katılımcısıyla, destekçisiyle, polisiyle Adalar’a özgüydü. (AÖÇ)