Kobanî davasının 48. duruşma periyodu Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
TIKLAYIN - Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
Altınörs: Tutukluluk halinin devamındaki ısrarınız nedir?
MA’nın haberine göre bugünkü duruşmada aylık tutukluluk incelemesi yapıldı. Konuyla ilgili söz alan savcı, tutuklu siyasetçilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi ve Demirtaş’ın duruşma sırasında çekilen görüntüsüne ilişkin suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
İddia makamının taleplerine karşı söz alan tutuklu siyasetçi Alp Altınörs, iddia makamının verdiği mütalaanın kendilerini şaşırtmadığını belirterek, “Tutukluluk halinin devamındaki ısrarınız nedir?” diye sordu.
MGK’nin basın bültenini mahkemeye sundu
Altınörs, “Yüzde yüz beraat edeceğimizi her seferinde söylüyorum. Bu davada beraat dışında hiçbir karar çıkamaz. Buna rağmen tutuklu yargılıyorsunuz. Bunun adı yargısız infazdır. Her yönüyle çökmüş bir dosyada, ısrarla tutukluluğun devamı yönünde karar veriyorsunuz. Suç iddiasının değişme ihtimali kararı verdiğiniz halde hala tutuklu yargılıyorsunuz” dedi.
Beyanlarını sürdüren Altınörs, 30 Ekim 2014’te yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına işaret ederek, MGK’nin bu dönemde 6-8 Ekim olaylarını “paralel devlet” provokasyonu olarak değerlendirdiğini belirti.
MGK’nin bu yönlü basın bültenini mahkemeye sunan Altınörs, o dönemde Birleşmiş Milletler (BM) dahil diğer uluslararası örgüt ve güçlerin Kobani’ye dair yaptıkları çağrıya benzer bir çağrı yaptıklarını aktararak, bu çağrının suç konusu haline getirilemeyeceğini söyledi.
“Çağrımızın içeriği BM açıklamasıyla aynı”
Altınörs, “BM Genel Sekreterinin de mi KCK’den talimat aldığını savunacaksınız. Tarihsel gerçekler, yalancı tanıklar ile örtbas edilemez. BM IŞİD’in girdiği her yerde soykırım yaptığını söylüyor. Kobani’de de soykırım yapacağını söylüyor. Acil eylem çağrısı yapması da bunu ortaya koymaktadır. Ne diyordu bu açıklamasında? Elinde imkân bulunan herkes eyleme geçmeli. Bizim elimizde bulunan imkân sanal medyada açıklama yapmaktı. Biz de tweet attık, çağrıda bulunduk. Dört yıldır bu tweet nedeniyle hapisteyiz” diye konuştu.
Altınörs, açıklamalarında olası soykırıma karşı çağrı yaptıklarını ve çağrılarının BM’nin çağrısı ile aynı gün yapıldığını ve içeriklerinin de aynı olduğunun altını çizdi:
“Şimdi bu aynılık, yasadışı örgütlerin çağrıları ile değil, sivil toplum örgütleri ile aynı olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Savcının savunduğu her şey gümbürtü ile çökmüştür. Çöptür bu dosya. HDP MYK’sini nasıl terörizm ile suçlarsınız ya!
Beraat dışında verebileceğiniz bir karar yok. Siz yalan beyanları tutukluluk gerekçesi mi yapıyorsunuz? Aleyhimde ifade veren biri ifadesini de geri aldı. Bir de polis tehdit ettiği için ifade vermişti. Hukuki menfaat elde ederek, tahliye oldu. Bu denli kumpas içerikli ifadeleri aleyhimde tutukluluk gerekçesi yapıyorsunuz. Demek ki bu dosyada bir şey yok ki gidip başka dosyalarımızdan bir şeyler bulup ona sarılıyorsunuz. Siz üç yıldır tutukluluğa gerekçe yapıyorsunuz ancak bir başka mahkeme bu iddialardan 3 ay tutuklu kalmasın diye tahliye etti.
Bizler yaptıklarımızı inkâr edecek insanlar da değiliz. Çünkü biz doğru bir şey yaptık, meşru bir şey yaptık ve sonuna kadar da arkasında duruyoruz. MYK toplantısına katılmam gibi tümüyle siyasi fillerden suçlanmaktayım. Ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik tek bir tehdit, emare olmamasına rağmen ısrarla tutuyorsunuz. Neden? Üzerimizde siyasi baskı yapılan bu yargılamaya son veriniz.”
Parmaksız: Filistin mitingi neden Galata Köprüsü’nde yapıldı?
Altınörs’ün ardından söz alan Bülent Parmaksız, Kürtlerin ayrılıkçı değil, birlikte yaşama taleplerinin olduğunu söyledi. Türkiye’nin yüz yıllık bir tarihi ile son 40 yılda yaşananlara ışık tutan Parmaksız, çatışmaların son bulması gerektiğini ifade etti. İttihat ve Terakki ile pek çok örgütün yaptığı katliamları hatırlatan Parmaksız, MİT Başkanı İbrahim Kalın’a “Kalın, tarih bilgin var, biliyoruz. Suikastlar dışında çözüm olarak ne öneriyorsun?” diye seslendi.
Osmanlının çöküş sürecine işaret eden Parmaksız, şu anda Cumhuriyetin de aynı aşamada olduğunu ifade etti. Parmaksız, “ABD bu suikastların yaşanması için mi hava sahası açıyor? Aynı ABD hem Kuzey Irak’ta hem de Kuzey Suriye’deki Kürtlere silah ve para desteği veriyor. Aynı ABD niye iki farklı şey yapıyor? Diğer sorum ise Filistin’e ilişkin miting neden Galata Köprüsü’nde yapıldı?” diye sordu.
ABD’nin suikastlere izin vererek, Kürtleri sürekli zayıf tuttuğunu ve bu durumun PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması ile benzerlik taşıdığını dile getiren Parmaksız, “Türkiye çöküşe doğru gidiyor. Her iki tarafı birbirine kızıştıran ABD, günün sonunda kazanan olacak” şeklinde konuştu.
“Kürtler kültürlerini ve dillerini özgürce yaşamak istiyor”
Bu sırada araya giren mahkeme başkanı Parmaksız’ın sözünü kesmek istedi. Bahsettiği hususların dava ile doğrudan bağlantılı olduğunu dile getiren Parmaksız, Kürt sorununun tarihsel arka planına işaret etti:
“Hep merak etmişimdir, acaba ABD’nin bir Kürt politikası var mı? Kürtlerin yüz yıllık bir talepleri var. Onurlu, hakkaniyetli bir ilişki istiyorlar. Kültürlerini ve dillerini özgürce yaşamak istiyorlar. ABD’de de Kürtler kendini yönetebiliyor mu? diye izledi. Kurucu bir isyana ve sürece ihtiyacı var. Kendilerini yönetebileceklerini gördü. Türkiye’de belediyeleri aldılar ve 30 yıldır yönetiyorlar. ABD, Kürtlerin tarih sahnesine çıktığını görmüştür ve Kürt politikasında netleşmiştir. Ne istiyor? Türkiye’yi İran üzerinden savaşa zorluyor. Netanyahu ne dedi? Haritalar değişecek dedi.
Hükümetin Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir adımı yok. Bu işi çözün, yoksa daha da büyüyecek. Kimse ölümlerin olmasını istemiyor. Benim ailemde de subaylar var. Ölümlerin yaşanmasını istemiyorum. Kürtlerin ne istediği ortada. Biz sosyalistler olarak Kürtlerin taleplerinin arkasındayız.”
Söz alan Selahattin Demirtaş, bazı milletvekillerinin, kendisinin tutulduğu Edirne Cezaevine ziyaretine geldiğini ve onlarla görüşeceği için duruşmanın öğleden sonraki bölümüne katılamayacağını paylaşarak, “Bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum” dedi.
Duruşma devam ediyor. (AS)