Fotoğraflar: Anadolu Ajansı/Serhat Çetinkaya
Konya'da bisiklet tamirciliği yaprak geçimini sağlayan ve "Bisikletçi Anne" diye tanınan Hatice Aydınlı, 30 yıldır alın teriyle evine ekmek götürmenin gururunu yaşıyor.
Hayatındaki zorluklara rağmen pes etmeyen ve bileğinin hakkıyla 5 kızını büyüten 56 yaşındaki Aydınlı, azmiyle çevresinde örnek olarak gösteriliyor.
Meram ilçesi Sahibiata Mahallesi'ndeki 15 metrekarelik dükkanında çalışan Aydınlı, parası olmayan çocuklardan tamir için ücret almıyor.
"Müşteriler, 'Abla Allah razı olsun.' deyip gidiyor"
Anadolu Ajansı'nın aktarımına göre, Aydınlı, geçmişte bisiklet tamircisi olan hasta eşi çalışamadığı için mesleği devraldığını söyledi.
Erkek mesleği olarak algılanan bisiklet tamirciliğine başladığı ilk zamanlar yadırgandığını belirten Aydınlı, zamanla müşterilerinin kendisine alıştığını dile getirdi.
Tamir yaparken müşterilerinin kendisine tam itimat etmesi için çok titiz davrandığını kaydeden Aydınlı, "Müşteriye, 'Ağabey bekle, iyi mi, kötü mü çıkacak, yırtık mı çıkacak, gözünle gör.' diyorum. 'Kadın acaba iyi mi, kötü mü yaptı, yeniyi mi koydu, eskiyi mi?' diyecekler diye çok korkarım. Gözünün önünde söküyorum, takıyorum. Ben öbür dünyaya ne götüreceğim. Bana Allah rızası lazım. Müşteriler, 'Abla Allah razı olsun' deyip gidiyor." diye konuştu.
"Mecburiyetten ameliyat olamıyorum"
Yaşlanmaya başladığı için zaman zaman zorlandığını ama evini geçindirmek için çalışmak zorunda olduğunu vurgulayan Aydınlı, şöyle konuştu:
"Yeni bisikletleri sökecek yeni takımlarım da yok. Takımlarım olmadığı için orijinal somunları vidaları sökemiyorum. Birçok takımım da çalındı. Yeni takımlar da çok pahalı. Gücümün yettiğini yapıyorum, yetmediğini, yapamadığımı gönderiyorum. Tamamen gücümle çalışıyorum. Benim takımlar çalışmıyor, elimle, gücümle uğraşıyorum.
"Bazen orta göbeği sökemiyorum. O çok zorluyor. Omuzumda da yırtık var. Ameliyat olmam lazım ama ameliyata gidemiyorum. 'Bir buçuk ay kolun asılı duracak.' dediler. Evim, çocuklarım var, başka gelirim yok. Mecburiyetten ameliyat olamıyorum. Ben bir buçuk ay ne yapayım. Ekmeğim, yemeğim, gelenim, gidenim ne olacak."
(EMK)