Hesabı karışmışların dergisi Roll
İçeriden ve dışarıdan bir Roll müdavimi olarak bu yıldızlı sayıyla birlikte yaşımda on yıllık indirim yaptım bile.
Roll, eksilerle artıları birbirine karıştırır diyebiliriz rahatlıkla. Hesapsızların, hesabı karışmışların dergisidir bir bakıma...
Başta, sayıca az ama sadakatte benzersiz okurları gibi ben de dergiyi bayilerden alıyordum. Zaman geçti ve sadece okumak yetmez oldu, tereddüt etmeden kapıyı çaldım.
Kadroda bir seyreklik sezmiştim, gidip hemen onlara destek olmalıydım! "Neişolsayaparımcılardan" olduğumu söyleyerek başladım söze.
Kime ait olduğunu bilmediğim bir sırt, yüzünü göstermeden bir müzisyenle söyleşi yapmamı teklif etti bana.
Daha o sırtın sahibiyle tanışmadan, "tamam" dedim. İşte o günden beri, iki yıldır, dergiyi para vermeden almak için beş kat tırmanıyorum bir solukta.
"Baştaki büyüklerin" değil, "alttaki inisyallerin" dergisi
|
Geride, karanlığın içinde kimliği olmayan biri vardır, onu görür gibi olursunuz, enerjisini duyarsınız.
Oysa yoktur öyle mucizevi biri, yüzlerce, binlerce isimden müteşekkil bir yüzdür bu, yüzünü kendisi bilip sahiplenmemiş, okuru ve yazarıyla sözde değil gerçeklikte kolektif...
"Baştaki büyüklerin" değil, "alttaki inisyallerin" dergisidir Roll.
İmza atma derdi olmayanların, yayın kurulu sevmeyenlerin sahne arkası...
Bu nedenle de hiç göbeği çıkmaz, gıdısı sarkmaz, yüzü buruşmaz, ne yapar eder, formsuzluğunda bile bir tazelik sezdirir.
Müzik dergisi süsü vermiştir kendine ama hayatın bilinmez, ele gelmez bir tuhaf bilgisinin dergisidir aslında.
Nota bilmeyenler yazarak müzik yapmayı dener, sözcüklerden bir "jam-session" deneysel bir tazelik...
Fıkradır, ansiklopedidir, tepedir, testtir, kısa dalgadır, ajanstır, listedir, şiirdir, şarkı-türküdür, halkla ilişkilerdir, resimdir, desendir, çizgi romandır, hınzır, yaramaz, fırlama ama aklıbaşında olmayı başarır.
Kopuk ama sorumlu, aylak ama çalışkan, yoksul ama varlıklıdır. Roll'dur bu, logosunun O'sundaki fırça darbesi, eskitilmemiş plaklar gibi döner durur, hep sallanıp yuvarlanır.
Avrasya Maratonu'nu bitirdikten sonra gülerek taklalar atan sakallı-dede kadar da gençtir işte.
Roll'un künyesi: Tanımadan da sevilen dostlar listesi
Bana göre en güzel künyeye sahip dergi Roll'dur, minik puntolu adların alfabetik akışında tanıyıp sevdiğim, tanımadan sevdiğim dostlar sıralıdır.
Yayımlanmış yazılarını, söyleşilerini özel bir mektup gibi okurum, süsleri de zaafları da, ukalalıkları, saflıkları, arada "Yahu sen de amma uçmuşsun şimdi!" dedirten, havaya girmiş halleri de mubahtır.
Hep gülümsetir, gevezeliği, paylaşma isteğini körükler. İnsana kendini arada bir bağışlama gücü verir, eski dostları arama, rüya alışverişinde bulunma, meteliksizken bile kalabalıklara ziyafet çekme zindeliği...
Roll'u yirmi yaşına geldiğinde de bebek gibi süsleyeceğiz
Roll'un ayağı yere bassa, yaşını anımsayacak ama o hep havada, bulutlara desenler çizmekle meşgul.
Pek umursamayız yaşları ama kutlamaları ziyadesiyle severiz, davet beklemeden katılırız danslara. 10. yıl sayısının kapağındaki yıldızları saçlarımıza takıp öyle dolanalım sokaklarda.
Dileklerimizi çaputlara kanaviçe misali işleyip derginin kırmızı çekmecesine bırakalım.
Mutlaka sesimizi duyan çıkacaktır, bir sonraki sayıda yanıt bile alır insan bu dergiden.
Sezdirmeden kollayan, gözeten, teselli eden, "Bak işte yalnız değilsin, bütün kendini tuhaf sananlar bir aradayız, hadi durma, zıpla!" dedirten başka bir dergim yok şahsen benim.
Onu yirminci yaşında da bir bebek gibi giydirip süsleyeceğiz, tıpış tıpış yürüteceğiz sokaklarda. (PÖ/EZÖ)