Sarsılan "kazanılmış" kimlikler
Kimlik kavramı, aslında oldukça sahte bir kavram. Hatta bu kavramın birden fazla katmandan oluştuğunu bile söyleyebilirim. Ve bu katmanlar bizim tahmin ettiğimizden daha kaygan bir zeminde varolurlar.
Kimliğimizi oluşturan kademelerden bazıları tamamen kontrolümüz dışındayken, bazıları ise alınan ciddi bir sorumlulukta kontrolden çıkmaya meyillidir. Mesela ben, "kim olduğum ve köklerimin nereye ait olduğu" gibi konularda daha katı bir önseziye sahip olduğumu düşünsem de "kazanılmış" kimliklerimin bazılarının, savaşla birlikte sarsıldığını itiraf etmeliyim.
Temelde Bosna'daki üç etnik grup da (Bosnalı Müslümanlar, Sırplar ve Hırvatlar) aynı ortak mekanda bir kültür oluşturmuşlarsa da, Ortaçağ Avrupası'nın kaynayan kazanı, Osmanlı İmparatorluğu'ndan fazlasıyla etkilenmiş bu topraklarda, o ünlü, geniş Balkan fenemonyasında bazen dostları ve düşmanları ayırmak pek de kolay olmuyor.
Tarih, çok eskilere ve derinlerine kadar gidiyor ve geçmişe dair yanlış düşünceler oldukça sesli ve rahatsız edici bir biçimde dile getiriliyor. Tarihle ilgili tutkular bir anda yükseliyor ve bu yükseliş sık sık küfürlerle karşılanıyor.
Tek tek olunca
Mesela, bu konuda çok fazla bir bilgisi olmayan, cahil bir Boşnak adamın bakışıyla, Türkleri ve Yunanları izlediğimde görebildiğim temeldeki fark dildeki ve dindeki farklar. Boşnaklar ve Sırplar için ise bu farklar çok daha az. Dil çok ufak bazı farklar dışında tamamen aynı; ancak bağlılığımız, kökenlerimizin getirmesi gerektiğinden çok uzakta. Bu durum ancak mükemmel(!) bir kitlesel manipülasyonla açıklanabilir. Farklılıklar şu an tamamen ortada.
Savaştan hemen önce, savaş boyunca ve sonrasında hayatımın ve zamanımın çok büyük bir kısmını, politik anlamıyla "Sırplık" kavramının baştan çıkarıcı mekanizmasını anlamaya adadım ve bunu yapmak için duygularının tamamını kullanmaya çalıştım.
Deneyimlerim bana Sırpları ayrı ayrı ele aldığımda genelde hep sıradan insanlar olduğunu gösterdi. İçlerinden biriyle herhangi bir konuda kolaylıkla ortak bir nokta bulabiliyorsun. Ancak ne zaman ki politik bir projenin koşumu altına girerlerse, faşist şeytanın dişleri arasına düşmeye de hazır oluyorlar.
Evet, belki içinizden biri bana gelip "Burası Balkanlar, Bosna'daki herkesin içinde şeytan biraz da olsa vardır, baştan çıkmış ve yanlış yollara sapmıştır" diyebilir. Hayır. Faşizm bile içinde kademeler, bölümler, dereceler kısacası farklılıklar yaratmıştır. Bu detaylar biz muz cumhuriyeti ile Gulag'ı ya da Auschwitz'i ayırır.
"Kimliğimin içinde sahte bir Sırp yaratıyorum"
Bu günlerde kimliğimin içinde sahte bir Sırp şovenisti yaratıyorum. Çok hoşuma gittiği ya da kullanmak istediğim için değil, merak ettiğim için. Bir şey tarafından kullanılmadan onu kullanmanın en iyi yolu rol yapmak değil midir? Örneğin bir filmde?
"Neden olmasın" dedim ve "5.000.000 Dolara Za Srce Tame" (Kalp ve Karanlık İçin 5 Milyon Dolar) isimli filmde bir Sırp psikiyatrist rolünü oynadım. Filmin aydınlanma anı, yani kocası benim sanatoryumumda yatan bir annenin kendi bebeğine saldırdığı an, duvarındaki Radovan Karadzic portresiyle adeta işaretlenmişti. Bu detay önemli çünkü Sırp ayrılıkçıların eski lideri Radovan Karadzic, politikaya atılmadan önce oldukça başarılı kabul edilen bir psikiyatristti.
"İçimdeki 'Derin Sırp'ı Dışarı Çıkarmayı Başarmıştım. Üstelik 'Sırplık' Benim Tüm İnsanlığımı Yutamadan"
Eski Yugoslavya konusunda dikkatli bir araştırmacı ya da Saraybosna ile ilgili yarı sistematik araştırma içine girmiş herhangi biri, "Remake*" filmindeki Çetnik (monarşi isteyen aşırı milliyetçi Sırplar) rollerinin neredeyse tamamının Müslüman oyuncular tarafından oynandığını söyleyecektir.
Hatta bunlardan pek çoğu "Bıçak" ya da "Kurtarıcı" gibi milliyetçi Sırp filmlerindeki rollerden bile çok daha gerçekçi ve iyiydi... Aynı şekilde benim oynadığım ve ilk kez yaşadığım bir deneyim olan bu filmdeki rolüm de gerçekten çok uğraştırıcı ve benim için çok meydan okuyucu bir roldü.
"Derin Sırp"ı içimden çıkardım
Peki tahmin edin ne oldu? Pek çok kişi benim filmde Karadzic'e gerçekten benzediğimi söyledi. Rolümdeki karakterimin pek çok özelliği beni ona benzetmiş. Yani teorim başarılı olmuştu. İçimdeki "derin Sırp"ı dışarı çıkarmayı başarmıştım. Üstelik "Sırplık" benim tüm insanlığımı yutamadan.
Belki de benzer bir şey Emir Kusturica'yı da etkisi altına almıştı. Danis Tanovic'ten sonra en ünlü Boşnak yönetmen olan Kusturica, aynı zamanda kendi halkı için belki de gelmiş geçmiş en büyük vatan hainidir.
Belki temelde o da benzer bir şekilde başladı ama "Sırplık" kavramının onu "yukarıya yutmasına" izin verdi. Ayrılıkçı bir biçimde, sanatsal ve politik olarak... (IC/AG/NM)
* Ahmet Görmez'in çevirdiği yazının yer aldığı Akıl Defteri, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi web sitesinde yer alıyor.
1. Remake, son zamanlarda çekilmiş en etkili Boşnak filmlerinden biri. Bosna'da ve pek çok Avrupa kentinde gösterime giren filmin çok yakında Türkiye'de de gösterime girmesi bekleniyor (çevirenin notu).
2. Yazıda kullanılan ilk görsel "Remake" filminden bir sahne. Paramiliter kuvvetlerin kullandığı kamyonun üzerindeki Yugoslav bayrağı üzerinde Çetnik (monarşi isteyen aşırı milliyetçi Sırplar) Haçı bulunuyor.
Yazıda kullanılan ikinci görsel ise İrham'ın rol aldığı "Kalp ve Karanlık İçin 5 Milyon Dolar" filminin afişi. Afişteki 4 kafa, Çetnik Haçı olarak bilinen, birbirine sırtını dönmüş CCCC harflerini simgeliyor. CCCC harfleri, "Samo Sloga Srbina Spasava"nın kısaltması olarak kullanılıyor (Kiril alfabesinde C'ler Türkçedeki S gibi telaffuz ediliyor) ve "Sadece Birleşme Sırpları Kurtarır/Korur" anlamına geliyor. Ayrıca "5 milyon dolar" da, uluslararası toplumun; "Sırp Kasabı" olarak da bilinen, savaş suçlusu Radovan Karadzic ve Srebrenica katliamından sorumlu tutulan Ratko Mladic için koyduğu 5 milyon dolarlık ödülü simgeliyor (çevirenin notu).