bianet editörleri, yazarları ve dostları her biamag günü izledikleri filmleri, okurlarıyla paylaşıyor. Yani “Biz izledik, beğendik, izlemediyseniz izleyin; izlediyseniz belki yeniden izlersiniz” diyorlar…
Stalingrad
(Stalingrad, 1993)
Yön: Joseph Vilsmaier
Oyn: Dominique Horwitz, Thomas Kretschmann, Sebastian Rudolph
Almanyalı subay Hans von Witzland ve taburunun gözünden vahşi Stalingrad muharebesi… (Fragmanda da söylendiği üzere: “It was the beginning of the end”) (Ayça Söylemez)
Moonrise Kingdom
Yön: Wes Anderson
Oyn: Jared Gilman, Kara Hayward, Edward Norton, Bill Murray, Bruce Willis
Bugünlerde “Büyük Budapeşte Oteli” ile gündemde olan yönetmen Wes Anderson’ın 2012’de çektiği ve senaryosunu Roman Copolla ile yazdığı film.
Moonrise Kingdom, küçük bir kasaba yakınındaki izci kampının “ötekisi” Sam ile kasabanın “ötekisi” Suzy’nin kaçışını anlatıyor.
Aile, otorite, disiplin, cinsellik gibi kavramlar hakkındaki normları iki çocuğun yaşadıkları üstünden ince şekilde ve masalsı bir anlatımla eleştiren film, 2012 Cannes Film Festivali’nin de açılış filmiydi. (Ekin Karaca)
İnanılmaz Aile
(The Incredibles - 2004)
Yön: Brad Bird
Pixar Stüdyolarının animasyon harikalarından birisi. İnanılmaz Aile Amerikan Comics kültürünün klişeleriyle kafa buluyor ama bu klişeleri de hikaye anlatımında bir yandan kullanıyor. Kostüm tasarımı sırasındaki süperkahramanların neden pelerin kullanmaması gerektiğinin anlatıldığı bölüm mesela çok komik ve klişe kırıcı.
Hikaye tüm fertleri süper güçlere sahip olan bir ailenin etrafında anlatılıyor. Ebeveynler zamanının ünlü kahramanlarıdır. Süpeerkötülerin yenilgiye uğratılması sonrası çıkartılan bir kanunla “kahramanlık” yapmaları yasaklanır ve adalet görevinden el çektirilirler. Sakin ve sıradan yaşamları özel bir görevlendirmeyle değişir. (Haluk Kalafat)
Exils
(Exils, 2004)
Yön: Tony Gatlif
Oyn: Romain Duris, Lubna Azabal, Latifa Ahrar, Habib Cheik, Leila Makhlouf, Zouhir Gacem
Fransa’dan Cezayir’e uzanan yolculuk öyküsü. Kulağında müziği kalan filmlerden. Üç sahne var hafızama kazınan. İlki bu, diğerlerini söylemeyeyim, çok etkilemeyeyim. Not düşmüşken ben de bir kez daha izleyeyim. (Beyza Kural)
Prestij
(The Prestige, 2006)
Yön: Christopher Nolan
Oyn: Hugh Jackman, Christian Bale, Scarlett Johansson
David Bowie’yi Nikola Tesla olarak gördüğümüz filmde, iki illüzyonistin egolarının çatışmasına şahit oluyoruz. Filmde Edison ve Tesla çekişmeleri ise ana karakterler Robert Angier ve Alfred Borden arasında ki rekabetle paralel gitmekte.
Seyirci, Robert ve Alfred’in kahraman ve anti kahraman olarak sürekli değişmesi, film buyunca hangi tarafın tutulacağınıda cevapsız bırakıyor.
Film 19. yüzyıl Londra’sının karanlık havasında geçiyor. Tahlihsiz bir kaza sonrasında başlıyor her şey.
Filmde Nikola Tesla’nın bilimi insanlık hizmetine sunma çabasının izlerini görürken, Edison’ın bu çabayı baltalayışına seyirci oluyoruz. (Müge Akbasan)
Koltuk
(The Sofa - 2013)
Yön: Meltem Parlak
Oyn: Meltem Parlak, İrfan Kangı, Esra Zümra Sarı, Boğaç Özdöl, Zübeyde Parlak
Öykü: Koltuk, kocası tarafından aldatıldığını öğrenip boşanma kararı veren Meryem’in yaşadığı sıkıntı ve üzüntüyü hafifletmek üzere gittiği psikologu ile geçen üç terapi seansındaki diyaloglardan oluşuyor. Kimi zaman bir kadının aşkı ve gururu arasında kalışına, kimi zaman aldatılmaya dair öfkesine, kimi zaman da mizahi bir üslubun arkasına sığınıp sınırları zorladığı anlara yakından şahit olacağımız bu seanslar sırasında Meryem, aldatılmasının nedenlerine, boşanma kararının doğru olup olmadığına, yalnız kalma korkusuna, ileride yeniden sevip sevemeyeceğine ve yeniden sevilip sevilemeyeceğine dair soruların cevaplarını arıyor... İyi ve sağlam bir senaryo, iyi yönetim ve çok iyi oyunculuk. (Mustafa Sütlaş)