Oda TV davası kapsamında tutuklu bulunan eski polis müdürü Hanefi Avcı, gazeteci Ahmet Şık'ın ardından savunmasını yaptı. Teknik detaylara girerek delilleri tek tek ele aldığı konuşmasında "1 saniyede 61 dosya transfer edemezsiniz. Duruşmaya bilgisayar getirip ispatlayacağım. Bunu ancak bir virüs yapabilir" dedi. Avcı daha sonra devam edeceğini bildirerek savunmasını kısa tuttu, avukatı ise "Müvekkilim yıllar içinde edindiği deneyimleri yazmaktan başka bir suçu yoktur. İnanılmaz boyutta saldırı altındadır" dedi.
Aynı dava kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Nedim Şener savunmasına 17.00'de başladı.
Nedim Şener sözlerine Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı, Hopa Davası'ndan yargılananlara selam yollayarak başladı ve "Özgürlük için yola düşenlere teşekkür ederim" dedi.
Gazetecilik hayatım boyunca hiçbir siyasi tavrım olmadı. Ama hep merak ettim. Öğrenmeye çalıştım diyen Şener "Burada benim gazeteci olduğum olgudur, terörist olduğum yakıştırmadır" dedi.
"Ahmet Şık'ın kendisini "iyimser" olarak gördüğünü ve "Senin içine Pollyanna kaçmış" dediğini aktaran Şener, " Ben, bana açılan her davada içim huzurlu bir şekilde heyet karşısına çıkıyorum" dedi. Ancak hemen ekledi: "Bu dosyaya baktığımda adaletin kestiği parmak acımaz diyemiyorum, çünkü polisin kestiği parmak acıyor".
Tutuklu gazeteciler konusuna da değinen Şener, polis raporlarının iddianameye dönüşmesinin Türkiye'yi dünyada zor duruma düşürdüğünü söyledi ve 100'e yakin gazetecinin haber yaptığı için cezaevinde olduğunu hatırlattı: "İnsanların vicdanlarında mahkûm olmak istemiyorum. Bugüne kadar hiç boyun eğmedim yoksa halkın yüzüne bakamazdım" dedi.
Bu sözleri Sedat Simavi'nin "Kalemini kır ama satma" sözüne bağladığı sırada Nedim Şener'in gözleri doldu, bir süre konuşamayınca mahkeme başkanı beş dakika ara verdi.
Aranın ardından savunmasına Dink Davası ile devam etti: "Benim bu davaya dahil edilmem Dink Davası'nı karartma amaçlıdır" dedi. Ergenekon Örgütü'yle bağdaştırılmasının ise bir mail'le olduğunu söyleyen Şener "Tüm bunların nedeni Dink cinayetiyle ilgili yaptığım araştırmalardır" dedi.
Şener, ara karara gidilebilmesi için salona altı kalın klasörle gelmesine karşın, hızlı, planlı bir şekilde yaptığı konuşmasında şu noktalara değindi:
* Dink cinayetinden sorumlu olan polis memurları ile bu soruşturmayı yürüten polis memurları aynıdır.
* Dink cinayetindeki sorumluları deşifre ettiğim için 32 yılla yargılanıyorum, katiller daha az cezayla yargılanıyor.
* Sahte isimli e-postayla Ergenekon davasıyla ilişkilendirildim. Bu postayı gönderen kim, araştırılmadı bile.
* Beni suçlayan elektronik ihbarı kimin yaptığını polis araştırmadı, bu bilginin doğruluğu hiç sorgulanmadı!
* Ergenekon'la nasıl mı ilişkilendirildim Ramazan Akyürek hakkımdaki şikayetinde bizi Ergenekon'a hedef gösterdi...
* Sekiz yaşındaki çocuğum, gazeteden okumuş Nedim Şener terörist diye, eşim baban terörist ise zaten desteklemem onu demiş.
Bu sözler üzerine hakim Mehmet Ekinci güldü...
* Benim için Hrant Dink cinayeti tek kişilik bir soykırımdır.
* Hrant Dink'i yaşarken tanımadım. Dirisi ailesine ait, ölüsü hepimizindir.
* Dink davasını karatmak için beni yargılıyorlar.
* İstanbul polisinin başındaki kişi 'Nedim Şener benimle uğraşıyor çünkü Ergenekon soruşturmasını yıpratmak istiyor' mantığındaydı.
* Bu duruşmada her yerde Sabri Uzun'un adı geçiyor. Savcılık neden Sabri Uzun'u çağırmaz, dinlemez?
* İddianame yakıştırmalardan ibaret savcıdan -malum çok meşguller lehte delil beklemiyorum ama bari aleyhte delil toplasın
* İddianame Avcı ile aramda özel bir bağ varmış havası yaratıyor. Oysa onunla birçok gazeteci konuşmuştur. Benden başka herkesin Hanefi Avcı'nın kitap yazdığından haberi varmış. Zannettim ki kitabı başka biri onun hakkında yazmış. Ertesi gün söyleşi için randevu istedim. Kitap dokümanını kitap eline geçmediği için istedim. Yani kitap çoktan basılmıştı.
* İddianameyi hazırlayan savcı Cihan Kansız'a kırgınım çünkü Mehmet Baransu'nun "taslaktan alıntı" şeklindeki yazılarını iddianameye aldı! Baransu benim hakkımda fezleke yazmış, savcılık da bunu iddianame kabul etmiş.
* Ahmet Şık'ın kitabına hiç katkı sağlamadım. 2 yıldır da görüşmüyorduk.
Nedim Şener daha sonra iddianamede delil olduğu iddia edilen telefon konuşmalarının neler olduğunu anlattı. Bu arada "Soner Yalçın ile cezaevi aracında tanıştık" dedi. 65 dakika süren savunmasını "Ahmet tahliye talep etmedi ama ben ikimiz adına tahliye talep ediyorum" sözleriyle tamamlayan Şener, ifadesinde tutanaklara yanlış geçen yerlerin düzeltilmesini istedi. Düzeltmeleri tek tek yaptırdıktan sonra sözü avukatı Köksal Bayraktar aldı.
Bayraktan sözüne müvekkilinin sorguya alınış biçimine eleştirerek başladı ve savcılıkta geceyarısı saat 1'de başlayıp sabah saat 6'da biten bir sorgunun yorma taktiği olduğunu söyledi: "Bu Ceza Muhakemeleri Kanunu'na (CMK) aykırı bir sorgulamadır".
Bayraktar gözaltı gerekçesiyle tutuklama gerekçesinin farklı olduğuna dikkat çekti.
Bayraktar "Kaynağını belirtmek zorunluluğu bulunmayan gazetecinin evine nasıl baskın düzenlenir? Aramada suç unsuru da bulunamamıştır" dedi.
Gizli kimlikli ihbarın orijinalinin dahi ortada olmadığını, fotokopisinin ortada dolaştığını söyleyen Bayraktar, hakimden karara göre konuşmasına devam edebileceğini aksi taktirde yarın konuşmak için talepte bulundu. Hakim duruşmayı 19.00'da keseceğini ve üç saat talepler konusunda değerlendirme yapacaklarını belirtti.
Ardından avukatlar, hakime tahliye taleplerini bildirdiler. Yalçın Küçük'ün avukatı Hasan Fehmi Demir "Yalçın Küçük daha önce gelip cezaevine girmiş biri. Daha önce serbest kalınca da kaçmadı. Şimdi niye kaçsın? Yalçın Küçük her şey olur ama örgüt lideri olamaz, çünkü her şeye muhaliftir" dedi.
Ahmet Şık'ın avukatı Fikret İlkiz "Bir cümleyle ifade edebileceğimiz bir görüşümüz olmadığından karar mahkemenizindir" dedi. İddia makamı adına Ufuk Ermertcan ise yargılanan 13 sanığın tutukluluk durumlarının devamını istedi.
Ara karar için duruşmaya iki saat ara verildi (HK)
* Bu haberi Hilmi Hacaloğlu, Alper Turgut, Banu Güven ve Elif Ilgaz'ın mahkeme salonundan gönderdiği tweetlerden hazırladık.