Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Osman Baydemir bugün grup toplantısında konuştu.
Baydemir toplantıda tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a gönderdiği dilekçeyi paylaştı. Baydemir, Demirtaş’ın SEGBİS yoluyla grup toplantılarında konuşmak istediğini aktardı.
TIKLAYIN - DEMİRTAŞ'TAN GRUP TOPLANTILARINA SEGBİS İLE KATILMA TALEBİ
Baydemir, altı hak savunucusunun bu sabah tutuklanmasına da değindiği konuşmasında, hak savunucularının Tayyip Erdoğan şiir okuduğu için cezaevine girdiği dönem kendisine destek olduklarını hatırlatarak “Bu tutukladığın hak savunucuları var ya senin fikir hürriyetin için kampanya düzenledi. Ben de onlardan bir tanesiydim. Bugün olsa, insan hakları savunucuları aynı şeyi yine yaparlar” dedi.
TIKLAYIN - ALTI HAK SAVUNUCUSU TUTUKLANDI, DÖRDÜ ADLİ KONTROLLE SERBEST
Baydemir’in konuşmasından satırbaşları şöyle:
“İstanbul’daki sele bakıp buradan iyi HES çıkar diyecekler”
“Bir kez daha bu grup toplantımızı 257. gününde eş başkanlarımızın yokluğunda gerçekleştiriyoruz. Bu grup toplantısını yapmak, haftayı değerlendirmek, çözüm yollarını sunmak, tartışma kültürüne katkı sunmak görevi, hakkı benim değil Demirtaş’ın Yüksekdağ’ındır. Bir kez daha, bu hakkın gasp edilmiş olduğu bir atmosferde sizlere hitap etmek durumundayım.
“Bugün bir kez daha, İstanbul’da bir sel felaketi oldu. Bütün yurttaşlarımıza, geçmiş olsun dileklerimi ifade ediyorum.
“Elbette ki sel önlenemez, bir doğa olayıdır. Ancak 20 yıldır kadim şehir İstanbul’u bu hükümet yönetiyor. En büyük afet hükümet eliyle rant politikalarıyla, çarpık politikalardan kaynaklı olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
“Neredeyse İstanbul’da sele bakıp ‘Ya bundan iyi HES projesi çıkar’ demeleri an meselesi. ‘Kanal İstanbul çıkar’ demeleri an meselesi. ‘Bakın işte İstanbul’da Venedik yaptık’ demeleri an meselesi. Yalan politikasıyla rant politikasıyla fatura bir kez daha İstanbullu kardeşlerimize kesiliyor.
“Suruç katliamı savaş döneminin başlatılmasıdır”
“20 Temmuz, Suruç Katliamı’nın ikinci yıl dönümü. Tek amacı, kardeş Kürt halkıyla dayanışmak, Kürt çocuklarına oyuncak götürmek olan Suruç’ta bulunan 33 can, AKP-IŞİD ortak zihniyetiyle katledildi. Bir kez daha hayatını yitiren 33 cana, 33 fidana rahmet diliyorum. Ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
“İşte o günün zihniyeti, bugünün yargı pratiğinde kendini gösteriyor. Suruç Katliamı, bir dönemin kapatılması, aynı zamanda savaş döneminin başlatılmasıdır.
“Suruç Katliamı aynı zamanda Ceylanpınar’da iki polisin evinde katledilmesi sürecinin de başlangıcıdır. Hem Suruç katliamı, hem Ceylanpınar’daki katil aynı düşüncenin ürünüdür.
“Apoletli darbenin de kravatlı darbenin de canı cehenneme”
“O gün hayatını yitiren 250 insanın anısına da en büyük ihanettir OHAL rejimi. En büyük ihanettir KHK çıkarmak. Bu parti adına darbeye karşı ortak deklarasyona imza atmış liderlerini cezaevine koymak, hayatını yitirenlerin anısına da ruhuna da en büyük ihanetlerden bir tanesidir.
“Eğer darbe gerçekleşseydi, eşbaşkanlarımız yine cezaevinde olacaktı. Peki, 20 Temmuz OHAL darbesinin, apoletli darbecilerden ne farkı var? Darbe kimden gelirse gelsin lanetliyoruz, darbe kimin işine yararsa yarasın lanetliyoruz. Darbe ister apoletliden gelsin ister kravatlıdan gelsin. Her ikisinin de aynı sonuca yol açtığı açıktır. Apoletli darbenin de kravatlı darbenin de ikisinin de canı cehenneme.
“Burada hitap etme hakkı Demirtaş’ındır”
“Her fırsatta milletin iradesinden bahseden, her fırsatta seçilmiş siyasete darbe yapmak istediler diye Meclisin haysiyeti konusunda 1 gram çabanız olacaksa Eş genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın dilekçesinin gereği derhal yerine getirilmelidir. Grup Başkanı, Eş Genel Başkandır. Burada hitap etme hakkı da onundur.
“Dolayısıyla bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmanın bir yolu da budur. Eğer bu sistem olmazsa AYM önündeki tehdidinizi, şantajını kaldırın, AYM kararını açıklasın.
“Tutukladığın hak savunucuları senin için kampanya düzenledi”
132 gündür açlık grevinde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya ilişkin de konuşan Baydemir, “Onlara bir şey olursa vicdanlar ölür” dedi.
“Önce cumhuriyet tarihinde ilk defa insan hakları anıtı gözaltına alındı. Sadece insan hakları anıtı değil, bugün insan hakları savunucuları da tutuklandı. Onlara sorsan, hükümete sorsan, insan hakları savunucuları teröristtir.
“Onlar yaşam hakkını, ifade özgürlüğünü, örgütlenme özgürlüğünü savunurlar. Ey AKP Genel Başkanı, hatırlar mısın, sen bir şiiri okumuştun, Vallahi öyle pek güzel de bir şiir değildi. O şiiri okumandan dolayı cezalandırıldın. Cezaevine konuldun.
“Bu tutukladığın hak savunucuları var ya senin fikir hürriyetin için kampanya düzenledi. Ben de onlardan bir tanesiydim. Bugün olsa, insan hakları savunucuları aynı şeyi yine yaparlar. İnsan hakları savunucuları mı terörist yoksa insan hakları savunucularını cezaevine koyanlar mı suçlu? Takdiri halklarımıza bırakıyorum.”
Ahmet Türk için cevap
Baydemir’e toplantıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet Yürüyüşü’ne katılan Ahmet Türk için “Hani hastaydı bu yahu” diye konuşmasına da değindi:
“Konuşan eleştiren kim varsa mutlaka ya terörist ya da teröriste yardım ediyor. En son Adalet diyen yürüyüşçüleri bile terörist ilan etti. Kürt halkının ‘rusipî’si (aksakallı) Ahmet Türk’ü terörist ilan etti. Niçin? Adalet yürüyüşüne katıldığı için. Bir de dönüyor, Adalet Bakanına soruyor, hani hastaydı diye. İyi de iki gözüm memleket hasta memleket.
“Demokrasi ölüm döşeğinde. Ahmet Türk adalet için desteğe gitti. Bu hasta haliyle hem de… Ve bu hasta haliyle. Ben sana bir şeye söyleyeyim mi, Ahmet Türk’ü şiddetle özdeşleştirmek akla uygun bir şey değildir. Akla ziyandır. Son sözüm de yürümek sağlığa iyidir. Sen de yürü.” (TP/EKN)