GÖP, Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi ve DİSK Basın İş, Zaman gazetesi ile Samanyolu televizyonuna yapılan operasyonla ilgili açıklama yaptı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası ortak bir açıklama yaparak basına yönelik gözaltıların halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına müdahale olduğuna dikkat çekti:
“Demokrasinin temel kurumu olan basın ve ifade özgürlüğü, yaşanan son olaylarla, eskisinden daha ağır bir baskı dönemine girmiştir. Gerçek sebebini bilemeden ve adil yargılanma hakları ihlal edilerek bugüne kadar 200'e yakın gazeteci ‘terör örgütü üyeliği’ iddiasıyla cezaevinde tutulmuştur. Yeniden gazeteciler gözaltına alınmaktadır. Bu gelişmeler basının özgür olmadığı ülkeler sınıfında yer alan Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün cezalandırılması anlamına gelmektedir. Demokratik ülkelerde basın ve ifade özgürlüğü cezalandırılamaz. Basın emekçilerin görevlerini can güvenliği, tutuklanma, işsiz kalma korkusu olmadan yapabilmeleri, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına hizmet edebilmeleri için iktidarı ve muhalefeti göreve çağırıyoruz.Türkiye'de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ve gelişmiş demokrasilerin kabul ettiği ölçütlere uygun basın ve ifade özgürlüğüne ulaşıncaya kadar tüm gazetecilerin dayanışma içinde olmasının önemini bir kez daha hatırlatıyoruz.”
Basın Konseyi'nce yapılan açıklamada, "Bugün müdahaleye maruz kalanlara yönelik işlemleri meşrulaştırmak mümkün değildir. İlkelerinden ödün vermeyen Basın Konseyi, dün olduğu gibi bugün de, 'ama' demeksizin, özgürlüğünden mahrum edilmek istenen gazetecilerin haklarını savunmaya devam edecektir" denildi.
“Basın özgürlüğü konusunda uluslararası sıralamalarda her yıl daha da gerileyen, cezaevindeki gazeteci sayısı bakımından dünya birincisi olan Türkiye’de medya mensuplarına yönelik bu yeni operasyon, uluslararası alanda prestij ve imajımızın tekrar sorgulanmasına neden olacaktık. Öte yandan, insan haklarına saygılı bir hukuk devletinde, ilkel 'intikam' dürtüsünün değil, erdemli 'adalet' ve 'özgürlük' duygularının ağır basması gerektiğini hatırlatarak; geçmişteki tutumlarını örnek göstermek suretiyle, bugün müdahaleye maruz kalanlara yönelik işlemleri meşrulaştırmak mümkün değildir. İlkelerinden ödün vermeyen Basın Konseyi, dün olduğu gibi bugün de, 'ama' demeksizin, özgürlüğünden mahrum edilmek istenen gazetecilerin haklarını savunmaya devam edecektir. Bu bakımdan, basın mensuplarının gözaltına alınmasını, medya kurumlarında arama yapılmasını gerektiren hukuki ve fiili nedenlerin, somut delilleriyle ve gerekçeli olarak kamuoyu ile paylaşılmasını talep ediyoruz."
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonuna yönelik operasyonla ilgili açıklama yaptı. Kuleli, “Rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının yıldönümü öncesi yapılan bu operasyon özgürlük ve demokrasiye darbedir” dedi.
14 Aralık'ın Türkiye medya tarihine kara bir gün olarak geçtiğini belirten Kuleli şöyle konuştu:
“Dün meslektaşlarının içeri atılmasına ses çıkarmamış olsalar bile hiçbir gazetecinin tutuklanmasını tasvip etmiyoruz. Bugün yaşanan da, Ergenekon, Oda TV ve KCK davalarında yaşanan da hukuksuzluktur.”
“Demek ki, kime yönelirse yönelsin zulme karşı susmamak gerekir. Bizim için önemli olar ilkelerdir. Yaptıkları haberler nedeniyle cezalandırılmak istenen gazetecilerin haklarını savunmaya devam edeceğiz.”
Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay şu açıklamayı yaptı:
“Hükümet tarafından ‘paralel yapı,paralel medya’ adı altında yürütülen operasyonlarda çok sayıda gazetecinin hakkında soruşturma açılması, bir kısmının gözaltına alınması,listeler hazırlanarak adeta gazeteci avına çıkılması hukuk dışıdır, basın ve ifade özgürlüğüne açık saldırıdır, kabul edilemez, derhal durdurulmalıdır.
Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atila Sertel de şunları söyledi:
“Bugün iktidar uzun yıllar, yarattığı baskıyı, zulmü, adaletsizliği, hukuksuzluğu yine sürdürmek istemektedir. Yolsuzlukların üzerine yürüyen, bakanların, onların çocuklarının karıştıkları hırsızlıkları yazanlar, cezalandırılmak istenmektedir. Bir dönem özel uçağını aldığı ve çok sevdiğim dediği insanları, gazetecileri tutuklatanlara asla güvenilmez ve inanılmaz. Bugün muktedirin gücünden ötürü kendisine bağlılık içinde hizmet edenler, bilsinler ki onlara da en ufak bir karşı duruşlarında, sıra kendilerine de gelecektir.”
DİSK Basın İş de şu açıklamayı yaptı:
“Bizler, içinde yaşadığımız siyasal rejimin demokrasi olmadığının tabii ki farkındayız, diktatörlük olduğunu fark etmek için hiçbirimizin tutuklanma tehlikesi yaşamasına gerek yok. DİSK Basın-İş olarak yargının başta basın olmak üzere muhalefeti susturmaya yönelik bir baskı aracı haline getirilmesine karşı, mesleğimize ve halkın haber alma hakkına sahip çıkacağımızı bir kere daha ifade ediyoruz.” (AS)