Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit ve Yüksek Kurul Üyelerinden Av. Turgut Kazan, Gazeteciler Tufan Türenç, Yalçın Büyükdağlı ve Ali Sirmen'den oluşan heyet Diyarbakır D Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan gazeteciler Vedat Kurşun, Tayip Temel ve Ahmet Birsin'i ziyaret etti.
Görüşmede, tutuklu gazetecilerin yaşadıkları adli süreç ve cezaevi koşulları hakkında bilgi alındı.
Heyet görüşmenin ardından Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Ticaret-Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Diyadin Gezer ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi'ni ziyaret etti. Bu temaslardan sonra heyet Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın açıklaması yaptı.
"Gazetecileri susturmak istiyorlar"
Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Tutuklu olan arkadaşlarımız, biz terör örgütü üyesi değiliz; ifade özgürlüğünü kullanmak dışında hiçbir suçu olmayan gazeteci yurttaşlarız diyorlar."
"Eğer şiddet kullanmıyor, okurlarını ve izleyicilerini şiddete yöneltmiyorsa, gazeteci ifade özgürlüğünü sınırsız bir şekilde kullanmalıdır."
"Ancak maalesef siyasi iktidar önceki seçim dönemlerindeki tüm vaatlerine aykırı bir tutum takınarak gazetecileri susturmak yönünde bir anlayışı benimsemiş durumda."
"Bu zihniyet sürdükçe, mahkemelerin adının önemi yok"
Orhan Birgit, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasıyla ilgili sorulması üstüne, bu mahkemelerin kaldırılması gerektiğini başından beri söylediklerini belirterek ancak bunların yerine yeni olağanüstü mahkemeler açılmaması gerektiğini ifade etti.
"Özel Yetkili Mahkemeler, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin yerine geldi. Aslında sadece bir tabela değişikliği yapıldı. Bu itibarla Özel Yetkili Mahkemeler yerine bir Mahkeme ikame edilmemesi gerektiğini, Türkiye'de olağanüstü mahkemeler döneminin kapanması gerektiğini düşünüyoruz."
"Ancak mutlaka bir ikame yapılacaksa da, bunun yalnızca şiddeti bir yöntem olarak benimsemiş silahlı terör faaliyetlerine ilişkin bir ihtisas mahkemesi şeklinde olması gerekir."
"Yoksa gazetecileri, aydınları, bilim insanlarını, silahla hiçbir ilgisi olmayan sivil yurttaşları yargılayan zihniyet aslında ifade özgürlüğünü yargılayan bir zihniyettir ve siyasal irade bu zihniyeti ortadan kaldırmayı amaçlamadığı müddetçe, mahkemenin adının ne olduğunun hiçbir önemi yoktur." (EKN)