Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Kadın avukatlar, demans tanısı konulan HDP eski milletvekili Aysel Tuğluk ve hasta mahpuslar için İstanbul Barosu önünde eylem yaptı.
Baro önünde bir araya gelen avukatlar,Tuğluk'un infazın ertelenmesini ve tedavisi için bir an önce serbest bırakılmasını istedi.
Kadın hukukçuların, kadın hakları savunucularının ve milletvekillerinin katıldığı eylemde açıklamayı avukat Yelda Koçak Urfa yaptı.
Beş yıldır tutuklu olan Aysel Tuğluk'un Kürt siyasi partiler tarihinin ilk kadın eş genel başkanı olduğunu hatırlatan Koçak Urfa, Tuğluk'un eş genel başkanı olduğu Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasıyla siyaset yasağı getirilen de tek kadın milletvekili olduğunu söyledi.
"Üniversite hastanesinden rapor alındı"
Tuğluk'un siyasi kimliğinin yanı sıra insan hakları savunucusu bir hukukçu olduğunu vurgulayan Koçak Urfa, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aysel Tuğluk İstanbul barosu avukatlarındandır. Emeği, mücadelesi, ödediği bedel, siyasetçi ve insan hakları savunucusu olarak yaşamdaki duruşu, yakın dönem siyasi tarihimizde derin izler bırakmıştır.
"Sayın Aysel Tuğluk’un annesinin vefatından kısa bir süre sonra 2018 yılı ocak ayından itibaren başlayan ve hızla ilerleyen demans hastalığı sebebiyle sağlık durumunu değerlendiren Kocaeli Seka Devlet Hastanesi ve Kocaeli Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı; hastalığının yaşamını tek başına sürdürmesine engeller nitelikte olduğunu belirterek infazının ertelenmesi gerektiğine ilişkin raporlar düzenlemiştir. Bu raporlar doğrultusunda infazının ertelenmesi talebinde bulunulmuştur.
*Video: Nadire Mater
"ATK raporları görmezden geldi"
"Ancak, mevcut yasal düzenlemede infaz erteleme için onay mercii olarak gösterilen ATK, Kocaeli Devlet Hastanesi ve Kocaeli Üniversitesi tarafından hazırlanan raporları görmezden gelerek; hiçbir şekilde muayene ve gözlem yapmadan sayın Tuğluk’un cezaevinde kalabileceğine dair 2021 yılı eylül ayında bir rapor hazırlamıştır.
"Sayın Tuğluk aynı zamanda '6-8 Ekim Kobane Kumpas' davası olarak bilinen ve HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında tutukludur. Sağlık sebepleriyle bugüne kadar mahkemede beyanda bulunamaması ve mahkemenin ısrarla beyan almak istemesi üzerine, avukatlarının da talebi ile mahkeme tarafından 'savunma yapıp yapamayacağının tespiti' için ATK’ya sevk edilmiştir.
"ATK sorulmayan soruya cevap verdi"
"Bu karar doğrultusunda Sayın Tuğluk, 1- 4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş, gözlem sonucunda hazırlanan rapor 15 Şubat 2022 tarihinde mahkemeye gönderilmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır.
"ATK’ya sevk kararında, savunma yapıp yapamayacağının tespiti istenmesine rağmen; ATK kendisinden talep edilen hususta bir değerlendirme yapmamış ve Sayın Tuğluk’a atfedilen fiillerin meydana geldiği döneme ilişkin olarak 'cezai sorumluluğunun tam olduğuna' dair rapor düzenlemiştir.
"5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Tuğluk’un, olaylar esnasındaki sağlık ve bilişsel durumunun ne olduğu hususu, talep ve konu dışıdır. Avukatları tarafından talep edilen, mahkemenin ara kararında istenen ve ATK’nın değerlendirme konusu yapması gereken husus, Sayın Aysel Tuğluk’un mevcut sağlık durumu itibari ile savunma yapıp yapamayacağı ve cezaevinde kalıp kalamayacağıdır.
"Sadece iki sayfada tıbbi tespit var"
"Ayrıca belirtmek gerekir ki; söz konusu rapor ATK’nın mevcut taraflı siyasi yapısını göstermesi açısından çarpıcıdır. 25 sayfalık raporun 16 sayfası Aysel Tuğluk hakkında bugüne kadar yürütülen soruşturma ve yargılamaların özetini içerirken sadece 2 sayfasında ATK’nın tıbbi tespitlerine yer verilmiştir.
"ATK’undaki hekimlerin raporda, Cumhuriyet Savcıları gibi suçlamalara genişçe yer vermesinin tek amacının kamuoyunun dikkatini suç iddialarıyla meşgul ederek Aysel Tuğluk’un gerçek sağlık durumunun gizlenmesi olduğunun farkındayız.
"ATK raporundaki bu sınırlı tespit ve değerlendirmelerden dahi Sayın Tuğluk’un bu haliyle savunma yapmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak bu tespitlere rağmen ATK bu hususta görüş belirtmekten özelikle kaçınmış ve sadece cezai sorumluluk boyutu ile değerlendirme yapmakla yetinmiştir.
"ATK tıp bilimine aykırı hareket ediyor"
"Yıllardır etik, vicdan, bilim ve hukuka aykırı raporlarla gündeme gelen ATK, politik mahpusların ağır ve ölümcül hastalıklarına rağmen mütemadiyen tıp bilimine aykırı raporlarından birini de Tuğluk için hazırlamış ve demans hastalığını inkâr etmiştir. Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun geldiği aşama, insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin yapılabilmesinden uzaktır.
"Sayın Tuğluk’un sağlık durumu ortadayken ısrarla gereğini yerine getirmeyen, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bu durumu görmezden gelen tüm idari ve adli makamlar sorumludur.
"Barolar sessiz kalıyor"
"Bugün burada İstanbul Barosu önünde olmamızın sebeplerinden biri de, temel görevlerinden biri insan haklarının korunmasını sağlamak ve denetlemek olan Baroların, son dönemde sıkça gündeme gelen hasta mahpuslar ve cezaevlerinde ölümler konusunda sessiz kalmalarıdır.
"Dünyanın en büyük barosu olarak övünen İstanbul Barosu’nun, kendi üyelerinden biri olan Aysel Tuğluk için bugüne kadar sessiz kalması kabul edilemez. İstanbul barosu başta olmak üzere 82 il barosunu ve Türkiye Barolar Birliği’ni, Aysel Tuğluk ve onun nezdinde tüm hasta mahpusların yaşam hakkını savunmaya davet ediyoruz.
"Tahliyesini istiyoruz"
"Senelerce kadına yönelik her türlü şiddete karşı ve kadın özgürlüğü için mücadele etmiş bir siyasetçi olarak bugün kendisine yaşatılanlara itiraz ediyor; Aysel Tuğluk’un tahliyesini talep ediyoruz. 'Kadınlar İçin Adalet' talebimiz doğrultusunda Tuğluk ve onun gibi siyasi sebeplerle hapsedilen tüm kadınların özgürlüklerine kavuşması talebimizi yineliyoruz.
"Ona yaşatılan bu hukuksuz süreçte imzası olan tüm yetkilileri bir kez daha hukuka, bilime ve vicdana uygun davranmaya çağırıyor; Tuğluk’un tedavisinin insanlık onuruna yaraşır bir şekilde sürdürülebilmesi için bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğini hatırlatıyor, dayanışma çağrımızı yineliyoruz."
*Tuğluk için daha "cezaevinde kalabilir" raporu veren ATK, 4 Şubat'ta Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği raporda ise "cezai ehliyeti tam" dedi ve "hafif bilişsel bozukluğu" olduğunu belirtti. (RT)