Fotoğraf: Anadolu Ajansı (Arşiv)
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın COVID-19’a bağlı dolaylı ölümlerin doğrudan ölümlerden çok daha fazla olduğunu açıklaması üzerine çevrimiçi bir basın toplantısı düzenledi. TTB Merkez Konseyi ve TTB Pandemi Çalışma Grubu’nun yaptığı açıklamada pandemiyi yönetemeyen ve sorumluluğu olanlara bir kez daha istifa çağrısı ve pandemiyle baş edebilmede şeffaf bilgi paylaşımı yapıldı.
"Ayrıntılı bilgi paylaşın"
TIKLAYIN - "Dolaylı nedenlerle en az bir bu kadar daha vatandaşımızı kaybettik"
TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Dr. Nasır Nesanır, Türkiye nüfusunun %49’unu oluşturan 21 ildeki belediye verilerine göre, yalnızca bulaşıcı hastalık kaynaklı 115-120 bin ölüm olduğunu ifade etti. TÜİK verilerine göre dahi 2020 yılına ait 65 yaş ve üzeri nüfustaki ölümlerin, 2016-2019 yılları ortalamasına göre çok daha fazla olduğunu kaydeden Nesanır, Sağlık Bakanı’nı ayrıntılı bir bilgi-veri paylaşımına davet etti.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Alican Bahadır ise TTB olarak resmi vaka ve ölüm sayılarının gerçeği yansıtmadığını ilk günden bu yana söylediklerini hatırlattı. Bahadır, “TÜİK’in düştüğü ikilem ve bakanın açıklaması bizi haklı çıkarır nitelikte. Bundan sonra ölüm sayılarının ve nedenlerinin şeffaf bir biçimde açıklanması gereklidir” dedi.
“Ölümler açıklanan sayının 3 katı”
Toplantıda TTB II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten tarafından okunan basın açıklaması ise şöyle:
"Sağlık Bakanı 23.06.2021 tarihinde yaptığı basın toplantısında, salgın ve salgına bağlı nedenlerden dolayı ölümlerin 150 binin üzerinde olduğunu itiraf etti. Bu sayı, şimdiye kadar açıklanan resmi sayının 3 katından fazla. Biz Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak, COVID-19’a bağlı gerçek ölüm sayısının çok daha yüksek olduğunu ve salgın ölümlerinin manipüle edildiğini, gerçek ölüm sayılarının açıklananın en az 3,5 katı olduğunu birçok kez veriler ile ortaya koyduk (https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/PB1.pdf). Bakanın açıklamasıyla TTB’nin şimdiye kadar söyledikleri, vaka sayısında olduğu gibi ölüm sayılarında da teyit edilmiş oldu.
"Açıklamaya göre fazladan ölüm sayılarında dünyada ilk sıralardayız. Hâlâ gerçek ölüm sayıları tam olarak netleşmiş değil. Sağlık Bakanı, net sayılar vermek yerine gerçekçi olmayan ifadeler kullanıyor.
"Sağlık Bakanı’nın 23.06.2021 tarihinde yapmış olduğu açıklamadaki “Salgın süresince salgından yaklaşık 50 bin insanımızı kaybettik. Salgın sebebiyle ertelenen sağlık hizmetleri sebebiyle yaşadığımız kayıp ise bundan çok daha büyük” sözleri, paylaşılmayan ölüm sayılarını bu sınıflandırma ile perdeleme girişimidir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ölüm verilerini açıklamayı ertelemesinin ardından bakanın açıklaması; COVID-19 ölüm sayılarının gizlenmesinin sorumluluğunun alınması yerine “vaka-hasta sayısı” benzeri müdahalelere girişildiğinin kanıtı niteliğinde.
"TTB’nin ısrarlı soruları karşısında kamuoyunu tatmin etmeyen Sağlık Bakanı; 02.09.2020 tarihinde 2020 yılının ilk 8 ayına ait ölüm sayılarını, 30.09.2020 tarihinde 2020 yılının ilk 9 ayına ait ölüm sayılarını açıklamıştı. Bunun üzerine birçok kez TTB’nin, belediyelerin ve milletvekillerinin, kayıtlara göre ölüm sayılarının açıklanandan daha yüksek olduğuna dair paylaşımlarına sessiz kalınmıştır. Dahası, her yıl haziran ayında açıklanan ayrıntılı “TÜİK ölüm ve ölüm nedeni istatistikleri” açıklanmamış, ertelenmiştir.
"Sayıların netleşmesi için “TÜİK ölüm ve ölüm nedeni istatistikleri” derhal açıklanmalıdır. Ölümleri gizlemekten vazgeçilmeli, bundan sonra tüm ölüm sayıları, nedenleriyle birlikte, iller düzeyinde haftalık olarak açıklanmalıdır. Salgınla ilgili tüm veri ve bilgiler, uluslararası bilimsel standartlara göre kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
"Sağlık Bakanı, “ertelenen sağlık hizmetlerinden dolayı” yaşanan ölümlerin şimdiye kadar açıklanan resmi ölüm sayılarından “çok daha büyük” olduğunu söylüyor.
"Oysa her akşam kamuoyuna paylaşım yapan Sağlık Bakanı, vatandaşların tedavilerini aksatmamaları konusunda bugüne kadar hiçbir ciddi açıklama yapmayarak ve önlem almayarak, bu ölümlerin artmasına seyirci kalmıştır. Ertelenmiş sağlık hizmetlerinin sorumluluğu vatandaşlara yüklenmemelidir. Sağlık Bakanlığı’nın ertelenmiş sağlık hizmetlerini engellemeye yönelik neden kayda değer bir önlem almadığı sorgulanmalıdır.
'Bakan seyirci kaldı'
"Bugün, pandemide sağlık hizmetlerine erişim sorunu; bir toplumda pandemiye yönelik yaratılmış algı ve sağlık hizmetlerinde örgütlenme sorunudur.
"Her akşam topluma yönelik maske-mesafe-hijyen vurgusu yapan bakanlık, bugüne kadar hastanelere gelmeme konusunda halkın algısını değiştirecek açıklama yapmadığı gibi halkın hastanelere gelmesini zorlaştıracak adımlar atmıştır. Sokağa çıkma yasakları, bazı yaş gruplarının hastanelere izinle gitmek zorunda bırakılması, yerelde sağlık hizmetleri yetersizliği, iller arası hasta geçişinin güçlükleri nedenleriyle sağlık kurumlarına ulaşım zorlaştırılmıştır.
"Salgının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen geçici bir örgütlenme modeli çıkarılmamış; Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın birinci basamakta yapmış olduğu tahribat, ikinci basamak sağlık tesislerinin üçüncü basamağa dönüştürülmesi, şehir hastaneleri gibi planlamalarla şehir merkezlerindeki hastanelerin kapatılması ile halkın sağlık hizmetlerine ulaşımı engellenmiştir.
"Ertelenen sağlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için kolay ulaşılabilir yerlerinde, kapılarına kilit vurulmuş durumda boş bekleyen bu hastaneler anlaması zor bir ısrarla yeniden açılmamaktadır. Yine bu süreçte; şehir merkezlerinde daha yaygın ve ulaşımı kolay olan özel hastanelerin ücretsiz olmaması, temiz hastane düzenlemesine gidilmemesi Sağlık Bakanı’nın bu sürece sadece seyirci kaldığını göstermektedir.
"Tüm uyarılarımıza rağmen algı yönetimi ve bilim dışı politikalarda ısrar ederek salgını tarihsel bir felakete dönüştüren Sağlık Bakanı istifa etmelidir."
TIKLAYIN - TTB: Türkiye'de 100 binden fazla kişi salgından öldü
TIKLAYIN - TTB: Hasta sayısı açıklananın 10 katı
(EMK)