Haberin İngilizcesi için tıklayın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yeni Yasama Yılının Açılışı Kapsamında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne Uygun ve Uyumlu Siyasi ve Hukuki Düzenlemelerin Yapılmasına İlişkin Değerlendirmelerini Esas Alan" bir yazılı açıklama yaptı.
Bahçeli, "Milli güvenliğimizin sağlam esaslara bağlanmasının yanında iç huzur ve istikrar ortamının kökleşmesi için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi temel gündem olmalıdır. Yeni hükümet sistemi, parlamenter sistemin bütün kamburlarından, bütün bağlarından, bütün engellerinden ayıklanmalı, arındırılmalıdır." dedi.
Bahçeli, "Parlamenter sistemin oluşturduğu kurumların Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne fonksiyonel açıdan müzahir noktaya taşınması zarurettir." diye konuştu.
"Tartışmaların odağı..."
Bahçeli, şunları belirtti:
"Demokrasinin ilkeleriyle ve aziz milletimizin iradesiyle temellenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni darbelerin ardından tesis ve tezahür eden kurumların küflü prangalarından kurtarmak asıl olmalıdır. Bunlardan birisi de ilk defa 1961 Anayasa’sı ile hukukumuza giren, esas itibariyle 1960 darbesinin oluşturmak istediği demokrasi dışı yapıyı korumak için ihdas edilen Anayasa Mahkemesi’dir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır.
"27 Mayıs darbecilerinin, 12 Haziran 1960 tarihinde çıkardığı “1” numaralı geçici kanun ile hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hak ve yetkileri hem de Türk milleti adına yapılan yargılama yetkisi “Yüksek Adalet Divanı” adı verilen icazetli ve boyunduruk altındaki yapı tarafından gasp edilmiştir. Yassıada’da millet iradesini yargılayan ve dönemin bakanları ile başbakanına idam kararı veren de bizzat bu gayrimeşru lekeli yapı olmuştur.
"Bahse konu Yüksek Adalet Divanı’nın birçok üyesi ise maalesef o dönemde kurulan Anayasa Mahkemesi’nin kurucu üyeleri olmuş, bu mahkemenin ana iskeletini oluşturmuşlardır. Kaldı ki Yüksek Adalet Divanı Başkanlığı sıfatıyla 27 Mayıs darbesinin tetikçiliğini yapan Salim Başol, ilerleyen yıllarda Anayasa Mahkemesi asıl üyeliğine seçilmiştir. Mahkeme’nin Anayasa’ya uygun kararlar vermesi beklenirken siyasi ve ideolojik saplantılara kapılması millet vicdanında derin yaralar açmıştır.
"Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağlıklı bir zeminde devamını ve güçlenmesini mümkün kılacak reformların gecikmeksizin yapılması acil bir ihtiyaçtır. Ahlaki ve siyasi bir uzlaşmayla, 1960 darbesinin bütün izlerinin ortadan kaldırıldığı, zulüm olan yargılamaların tüm sonuçlarının yok sayıldığı bir dönemde, Anayasa Mahkemesi de tüm unsurlarıyla yeniden masaya yatırılmalıdır.
'Hak ihlalleri adı altında adalet duygusu zedeleniyor'
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ruhu ve esaslarıyla birlikte, yüksek demokratik standartlar bunu gerektirmektedir. Türkiye’nin demokratikleşme sürecini hızlandıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle çelişmeyecek demokratik, etkin, adil, tartışmaların odağı olmaktan çıkarılmış bir “Yüce Mahkeme”, deyim yerindeyse bir “Divan-ı Ali” kurulması Türkiye’nin gücüne güç katacaktır.
Siyaset kurumunun görevi, yaşanan karanlık dönemlerin muhasebesi ile geleceğin Türk asırlarının, Türk nesillerinin ihtiyaçlarını tespit etmek, kudretli devlet inşası için gerekli demokratik adımları ve atılımları süratle hayata geçirmektir. Geçmişin hüzünlü ve kaotik dönemlerinden hukuken, fiilen, fikren ve ruhen kurtuluş bu şekilde sağlanacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin son zamanlarda verdiği kararlar sancılı ve sakattır. Hak ihlalleri adı altında, milli haklara ve adalet duygusuna telafisi imkansız zararlar verilmektedir. Türkiye darbelerle yüzleştikçe, darbelerin demokrasi karşıtı kurumlarıyla hesaplaştıkça istikbal ve istiklalini sarsılmaz biçimde güvenceye alacaktır.
"Yeni Yasama Yılı'nın başlangıcında bu konunun samimi, sağduyulu, önyargısız, demokrasi ahlakına ve milli gerçeklere münasip ölçülerde değerlendirilip tartışmaya açılması halisane beklentimizdir."
Ne olmuştu?
AYM'nin "Şehirler arası yollarda gösteri ve yürüyüş yapılamaz" hükmünü iptal etmesinin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamada, "Ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı'na söylüyorum kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım sen var mısın?" ifadelerini kullanmıştı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine yönelik yaptığı açıklamasına isim vermeden yanıt vermişti. Arslan, "Yargı kararından ziyade kararı verenlere odaklanan ve eleştiri ötesine geçen ifadelerin fayda getirmeyeceği, zira eleştiriyi mecrasından uzaklaştıracağı açık" demişti. (EMK)