Bu özelliklerin çamaşır makinesinin çamaşır yıkamaya ilişkin yetenekleri bir yanda, tasarrufa ilişkin özellikleri bir yanda yer alıyor. Bu ikili ayrımın neden yapıldığını merak mı ediyorsunuz? Evet, ben de ediyorum. Reklamın ana başlığı şöyle: ''Reklam güzel de...''
Sonrası ise şöyle geliyor: ''Direct Drive'ın annelere faydası ne?'' Bu soru sorulduktan sonra cevaplar alt alta sıralanıyor: ''1. Çamaşırın cinsine göre program önerir. 2. Hemen yıkanması gerekenleri 30 dakikada yıkayıverir. 3. WoolMove özelliğiyle yünlüleri elde yıkar gibi yıkar.'' Bu üç özelliğin annelere faydası olduğu reklamcı ve reklamveren tarafından saptanmış.
Gelelim ikinci bölüme. İkinci bölümün başlığı şöyle: ''Direct Drive'ın babalara faydası ne?'' Babalara da üç temel faydası olduğu belirlenmiş: ''1. Çamaşırın miktarına göre elektrik ve su harcar. 2. AAA sınıfıdır. En az elektrik sarfiyatıyla en iyi temizliği sağlar. 3. Motoru dünyanın en sessiz motorudur.''
***
Bir erkek ya da baba olarak bu makine benim ne işime yarıyormuş: Daha az elektrik ve su harcaması ve de motorunun sessiz olması. Fena bir tespit değil. Biz erkekler evdeki gürültülerden hoşlanmayız. Kadınlara gelince, onların sessizlik istediklerini kim söyleyebilir ki! Onlar için önemli olan çamaşırların bir an önce yıkanması.
Makinenin daha az elektrik ve su harcamasının biz erkekleri sevindirmesi de iyi bir saptama. Çünkü evin paraları, geliri erkeklerin değil mi? Bay ya da bayan reklamcı şu uyarıyı yapıyor: Kadınlar böylece erkeklerin paralarını daha az tüketebilecekler. Onların da kazançlı çıktığı yönler var: Örneğin yünlüleri elde yıkama zahmetinden kurtulacaklar. Ne kadar sevinseler yeridir.
Geçenlerde, Esenyurt Belediyesi'nin kadınlar günü anmaları için bir toplantısına katılmıştım. Oradaki konuşmama bazı erkek dinleyiciler tepki gösterdiler. Bir kısmı, ''Biz ütü yapmayı bilmeyiz ki, çamaşır makinesi kullanmayı da bilmiyoruz, yemek yapmayı da'' dediler.
Doğru söylüyorlardı. Türkiye'deki erkeklerin ezici çoğunluğu bu tür işleri yapmayı bilmezler, bütün bu işlerin kadınların görevi olduğunu düşünürler. Ben de onlara şöyle bir soru sormuştum: ''Bu ülkenin neredeyse bütün aşçıları, kuru temizlemecileri, terzileri acaba neden erkek? Sokakta bu işi yapan erkekler evde neden yapamazlar ki?''
Benim bu sorularım karşısında yüzüme garip garip baktılar. Söylediklerimi anlamamışlardı. Bunca yıl sonra yani, şimdi evde bulaşık, ütü, yemek derdi mi çıkacaktı bir de? Ben de onların yüzüne bakmıştım ve bu söylediklerimi anlamamalarını anlayamamıştım.
Hatta, solcu olduğunu söyleyen bir öğretmen gelmiş ve hayal kırıklığı içinde bana şunları söylemişti: '' Oral Bey, kafamda sizinle ilgili çok olumlu ve etkili bir imaj vardı. Bu konuşmaları dinledikten sonra, büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Şaşırdım kaldım.''
Yeni çamaşır makinesinin özelliklerini okurken, hayal kırıklığı içindeki öğretmeni anımsadım. Mutlaka bu ilanı görünce sevinmiştir. Erkek işiyle kadın işinin nasıl ayrılmış olduğunun bir teknoloji ürünüyle yeniden anımsatılmasından mutluluk duymuştur. Mutlaka benim söylediklerimi de anımsamış ve benim ne kadar yanıldığımı bir kez daha gördüğümü düşünüp huzura kavuşmuştur.
Ben de bu ilanı günlerdir izleyen bir erkek olarak, artık kadınların özgürlüğü, kadın erkek eşitliği gibi konularda daha dikkatli düşünmeye karar verdim. Bu çamaşır makinesinden bir tane satın alıp bu ilanla birlikte eve getirmeyi düşünüyorum. İlanı İpek 'in eline tutuşturup ''Bak, sana yarayan yerlerini iyi öğren, ben bana yarayan yönlerini biliyorum'' diyeceğim.
Bu ilandan öğrendim ki, kadın kadınlığını bilmeli. Erkek erkekliğini zaten biliyor. Arife tarif gerekmez. (OÇ/NM)