Sosyal medya platformu X'teki hesabından bir açıklama yayımlayan Ayşe Ateş, dün Erdoğan'la yaptığı görüşmeyi "Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirdiğimiz görüşmenin detaylarına dair kamuoyuna bilgilendirme" başlığıyla özetledi.
Semih Yalçın Ayşe Ateş, CHP ve 'sol basın'a saldırdı
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, bugün yayımladığı bir açıklamayla aralarında Ayşe Ateş'in de olduğu Sinan Ateş cinayetinde MHP'lilerin rol oynadıklarına ilişkin beyanların sahiplerini suçladı. Yalçın, Sinan Ateş cinayeti davasının iddianamesinde hiçbir MHP görevlisinin adının geçmediğini ileri sürdü.
SEMİH YALÇIN HABERCİLERİ TEHDİT ETTİ
MHP Genel Başkan Yardımcısı: "Sinan Ateş cinayetinde bir tek MHP'linin adı geçmiyor"
Ayşe Ateş, Yalçın’ın Sinan Ateş davasının ''Solcu basın tarafından MHP’yi töhmet altında bırakmak, partimize zarar vermek, aleyhimizde algı oluşturmak için kullanılmakta [olduğu]" yolundaki sözlerine tepki gösterdi: "Kuru laf kalabalığı diyorum. Dosyayı açıp okumadıysa mahkemeye gelsin, kimin adı var, kimin adı yok orada görür." dedi.
Ayşe Ateş, habercilerin ''MHP'ye davayı izleme çağrısı yapacak mısınız'' sorusu üzerine de, ''Kesinlikle hayır. Onlar görecekler yani. Ben onları dinlemeyi, onları dikkate almayı çok uzun zaman önce bıraktım. Arkadaşlar takip ediyorlar, zaman zaman bilgi veriyorlar, gerekli durumlarda. Dikkate almıyorum kendilerini'' diye yanıt verdi.
Ayşe Ateş ne diyor?
Ayşe Ateş'in X hesabından yaptığı açıklama kendi biçimlendirmesi ve imlâsıyla şöyle:
* Sayın Cumhurbaşkanı’mıza içinde üç adet ok bulunan bir sadak ile Necip Fazıl Kısakürek’in “Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar” isimli kitabını hediye ettim.
* Görüşme esnasında, Sinan’ın hakkında ve benim hakkımda ortaya atılan FETÖ’cü ima, iddia ve ithamlarının ihbar kabul edilip hakkımızda kapsamlı bir güvenlik soruşturması yapılmasını ve neticenin de kamuoyu ile paylaşılmasını talep ettim.
*Sayın Cumhurbaşkanı’mıza; Sinan’a ve bana atılan diğer iftiraları ve bana yöneltilen bütün tehditleri de bir bir anlattım. Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a konuyla ilgilenilmesi, bu kişiler hakkında işlem yapılması için ivedilikle harekete geçilmesi talimatı verdi. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı’mız daha sıkı korunup kızlarımla daha sosyal bir hayat sürmemiz için de gerekenin yapılmasını söyledi. Bu kapsamda bugüne dek özellikle sosyal medya üzerinden hem Sinan’a hem de bana yönelik yapılan tehdit ve hakaretleri içeren ekran görüntüleriyle oluşturduğumuz arşivi dosya hâline getirip avukatımız Sayın Ali Yücel aracılığı ile ilgili makamlara en kısa sürede teslim edeceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın beni ve kızlarımı makamına kabul edip dinlemiş olması bizim için büyük anlamlar ihtiva ediyor. Aziz milletimizin vicdan sahibi fertleriyle birlikte devletimizin de yanımızda olduğunu görmek sürekli ölüm korkusuyla yaşayan kızlarımın gönlünü bir nebze olsun ferahlatırken bana da yürüttüğüm adalet mücadelesinde güç verdi. Kızlarım dün gece rahat uyudular. Ben rahat uyudum. Öyle ki küçük kızım Banuçiçek uzun zaman sonra ilk defa odasında tek başına uyumak istedi.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın beni ve kızlarımı kabulü bir başarı yahut kazanılmış bir zafer değildir. Çünkü bize göre gerçek başarı adalet tesis edildiğinde, gerçek zafer ise bütün azmettiricilerin ve faillerin bileğine kelepçe takıldığında elde edilecektir. Şüphesiz ki bu zafer de başarı da aziz milletimizin adalete inanan vicdan sahibi insanlarına ait olacaktır. Bu yolun sonunda “Ne sağ ne sol, yalnızca adalet!” diyenler kazanacaktır. Mücadelemizin ne ortasındayız ne de sonunda. Mücadelemiz yeni başladı. Eskisinden daha gür bir sesle “Adalet! Adalet!” diye haykıracağız. Hukuktan üstün olduğu, yargıyı etki altına alabileceği, işlediği cinayeti karartabileceği gafletine düşen her kim varsa hukuk kitaplarını sayfa sayfa yedirecek, bu ülkenin mahpushanelerini köşe bucak gezdireceğiz.
***
“Eğer dilinizi eğip büker, gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün ondan yüz çevirirseniz, başınıza geleceği siz düşünün! Zira Allah, yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır.”