"Avukatlar Günü'nü barolar etkinliklerle kutlamasına karşın, yargı ve savunma adına yaşanan sorunların çoğu orta yerde duruyor."
Özkök, sav-savunma-karar üçlüsünden oluşan yargı bütünlüğü anlayışı içinde çözüleceği umduğu sorunları şöyle sıraladı.
* Avukatlara yönelik ve çoğunluğunun ölümle sonuçlandığı saldırılar,
* Ceza ve tutukevlerinde avukatlara yönelik haksız davranışlar, Yargıtay kapı girişinde yaşanan olumsuzluklar,
* Yargıtay kararlarının vakıf aracılığıyla bilgisayar şirketine ücretle devri yoluyla bilgilenme hakkına getirilen sınırlamalar,
* Avukatlık Yasası'nın 2. maddesinde getirilen hak ve yetkileri resmi kurum ve kuruluşların bir ayrıcalık olarak algılaması sonucu gösterilen dirençler,
* Son olarak Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı bir genelge ile Adliye binaları içindeki baro odalarında kullanılan su, elektrik, ısınma gibi giderlerin barolardan istenmesi.
Yasa uygulanmıyor
Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan da mesajında, avukatlık mesleğinin yargının olmazsa olmaz unsuru olduğunu belirterek, Avukatlık Yasası'nda yapılan değişiklikle sergilenen olumlu anlayışın yaşama geçirilememesinden yakındı.
Yargının temel unsuru kabul edilen avukatlığın aynı zamanda "güvenilmez ve kuşkulu insanların faaliyet alanı" olarak görüldüğünü öne süren Erdoğan, sorular ve çözüm önerilerini özetledi:
* Yapılan yasal düzenleme ile 'ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzeri aranamaz' hükmü getirilmiş olmasına karşın, hiçbir hukuksal dayanağı bulunmayan 'Üçlü Protokol'de direnilerek, cezaevlerine girişte avukatların üzerleri, meslek onuru ile bağdaşmayacak şekilde aranmaya devam edilmektedir.
* Başta Adalet Bakanı olmak üzere bazı yetkililerin, kimi olumsuz uygulamaları genelleyerek, tüm avukatları töhmet altında bırakan suçlamalar yönelttiklerini ifade ederek, "Unutulmamalıdır ki, bir ülkede avukata güven, aynı zamanda adalete güvendir. Savunmanın yıpratıldığı bir ülkede, yargı da yükselemez. (NM)