Doğal açıdan çok güzel bir ülke Yunanistan. Yunanistan halkları ile olan gerek anatomik, gerek düşünsel ve gerekse de duygulanımsal birlikteliğimizden oldukça etkilendim.
AB ve Akdeniz toplumu
Pek çok vesile ile gittiğim diğer Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerinden farklı idi. "Bir Akdeniz toplumunu en fazla bu kadar bu sisteme entegre edebilirsiniz" diye düşündüm Yunanistan'da ve çok mutlu eden bir his kapladı hücrelerimi.
Ve Atina sokaklarında Anadolu'dan bir şekilde gitmek zorunda bırakılmış insanların bizim Türkiyeli olduğumuzu duyduklarında gösterdikleri sevgi ve dolan gözler ise bir kere daha kalbimi sızlattı. Akşam bir salaş meyhanede sanatçıların bir birinden güzel Anadolu ezgilerini seslendirmeleri ve Yunanistanlı insanlarla birlikte danslar ve halaylar çekişimiz..
Pek çok önemli medeniyetler yetiştiren Anadolu, ancak bu politikalar ile renksizleştirilebilir ve sığlaştırılabilirdi.
Konya'dan, Eskişehir'den, İstanbul'dan pek çok Türkiyeli Rum ile yaptığım ufak söyleşiler içimi acıttı. Hepsi birer ayrı konu, dönelim sosyal foruma.
8 bin polisin görevli olduğu miting
Bu sene ASF ye Yunanistan haber kaynaklarına göre yaklaşık 15 bin kişi katıldı. Ve yine aynı kaynaklara göre yaklaşık 8 bin polis de görev yapmış. Ve forumun son gününde yapılan savaş karşıtı ve başka bir Avrupa mümkün mitingine katılım ise 40 bin olarak haber kaynaklarına geçmiş bulunmakta. Türkiye ise yaklaşık bin kişinin üzerinde katılım ile en büyük delegasyonlardandı.
Son birkaç yıldır gerek dünya sosyal formunun ve gerekse de bu bağlamda diğer oluşturulmuş forumların sesi daha bir az çıkar oldu ve bu gerçek Atina'da da devam etti.
Yunanistan Komünist Partisinin ve bu bağlamda diğer bazı örgütlerin foruma katılmaması ve gerekse de Atina'da birkaç yerde alternatif forumların yapılmış olması foruma gölge düşürdü.
Hepsinden daha önemlisi dünya sosyalist ve komünistlerinin hala çok başlı hareket ediyor olmaları önümüzdeki süreçte neoliberal politikalara karşı kısa sürede bir kazanım elde edilemeyeceğini hissettirdi bana. Umarım yanılıyorumdur.
Yapılması gereken yeniden bir beyinsel fırtına yaratacak enternasyonal bir toplantı ve bunun sonucuna göre bir enternasyonal ortak örgütlenme, mücadele hattı ve şekli oluşturulmasıdır.
Asıl anlatmak istediğime gelebilirim artık. Daha öncede dediğim gibi son gün yapılan başka bir Avrupa mümkün ve savaş karşıtı mitinge yaklaşık 40 bin katılım olmuş ve yine basına göre son 15 yılın Atina'da yapılan en katılımlı mitingmiş.
Anarşistlerin ilginç taktikli saldırıları
Miting sırasında kortej oluşturmadan sadece kortejlerin arasında hareket eden yaklaşık 200- 300 kişilik bir anarşist grup ise gerçekten ilginç taktikleri ile pek çok saldırı gerçekleştirdiler.
İki adet uluslar arası sermayeli banka camları kırıldı molotof kokteyli atılarak yakıldı, daha sonra bir polis istasyonuna tekrar saldıran bu grup burada bir polis otomobilini yaktı.
Daha sonra ABD konsolosluğuna ufak bir saldırı girişimi yaptılar ve en sonunda ise Yunan parlamentosuna ciddi bir saldırı gerçekleştirdiler. Çok hızlı hareket eden bu kişiler hedef olarak belirledikleri noktalara geldiklerinde bir anda toplanıp, kar başlıklarını takarak hızlı bir şekilde saldırıya geçiyorlardı ve hemen ara sokaklara girerek yollarına devam ediyorlardı ve yolları üzerindeki hedefleri de vurarak ( Benim gördüğüm bir Mc Donalds, bir kadın ayakkabısı zincir dükkanı).
Fotoğrafa olan ilgim nedeniylede tüm bu süreçte daha çok olaylardan uzaklaşmak değil olayların içerisinde fotoğraf çekmeye çalıştım. Koşturmalar sırasında bir ara bir sigara molası verdiğimde Yunan Polisinin seçici saldırı yetisinin ne kadar önemli olduğunu fark ettim.
Hani hep söyleriz polis her yerde polistir, ama gerçekten farklı idiler. Bir taraftan bu anarşist grup ile polis arasında çekişmeler devam ederken diğer yandan kortej yürüyüşüne devam ediyordu daha doğrusu edebiliyordu. Ertesi günü internetten araştırdığımda 15 kişinin gözaltına aldığını öğrendim.
Forum mitingi Türkiye'de olsa ne olurdu?
Acaba "ASF'nin Türkiye'de olması durumunda bu olaylar gerçekleşse ne olurdu?" sorusunu sordum kendime. Aslında hepimiz biliyoruz ama yinede bir beyin jimnastiği yapalım.
Daha şunun şurasında 45 gün önce Diyarbakır olaylarında polisin neler yapabileceğini gördük, 11 kişi öldürülmüş ve 700 gözaltı. Yukarıda tanımladığım olayların ülkemizde olması durumunda şiddeti artık en olağan aracı olarak algılayan Türk Polisi bence en az orada iki elin parmaklarından daha fazla ölüme, binlerce yaralıya ve binlerce gözaltına imza atardı ve mitingde hiçbir şekilde sonlandırılamazdı.
Şiddet, özelliklede sol gruplara ve Kürtlere karşı şiddet uygulamak Türk Polisinin olağanı haline gelmiş bir gerçekliktir, her gün onlarcası ile karşılaşıyor ve haberlerde izleyebiliyoruz.
Basın açıklamalarına dahi tahammülsüzlük gösteren, kitlesel toplantılarda halk ile araya resmi ve silahlı bombalı robocop kıyafetleri ile duvar örerek halk ile protesto yapanları birbirinden uzaklaştıran, bu oluşturduğu duruş ile içerideki demokrasi güçlerine suçlu imajı oluşturan Türk Polisi. Ve diğer taraftan 8 bin görevli polis olduğunu bildiğin halde Atina'da ASF alanında tek bir üniformalı polise rastlamamak.
Dediğimiz gibi polis her yerde polistir ama ...
AB uyum yasalarını paldur küldür emekçilerin, işsizlerin, köylülerin aleyhinde ülkemize taşıyan hükümet bu şiddet resitaline ise sadece seyirci kalmaktadır.
Hatta seyircide kalmayıp, yeni Terörle Mücadele Yasası ile buna yani kolluk güçlerinin uyguladığı gereksiz şiddete prim bile vermektedir.
İnsan kanı akıtılmadan çözümlenebilecek birçok olayda insan ölümüne yol açan üniformalı şiddet sevicileri bellerinde silahları ile görevlerine devam edebilmektedir. Dediğimiz gibi polis her yerde polistir ama...(ÖN/EZÖ)
* Özgür Nizam Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Zonguldak Şube Sekreteri
** Fotoğraflar Nihal Koparan ve Özge Gözke'ye ait.
*** Emine Özcan'ın ASF miting fotoğrafları için tıklayınız