ABD'li uluslararası yönetim danışmanlık firması olan McKinsey, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın 27 Eylül Perşembe günü Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurul görüşmeleri için bulunduğu New York'ta Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 9. Türkiye Yatırım Konferansı’nda uluslararası yatırım şirketi McKinsey ile anlaşıldığını duyurmasıyla gündeme geldi.
Albayrak konuşmasında “Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek" dedi.
Peki, o açıklamadan sonra McKinsey ile varılan anlaşmaya dair kimler ne dedi?
* Başkanlık sisteminin daha 3 ay içinde çöktüğünün göstergesi. * IMF ismi geçmeden bir IMF programı yapmanın yan yolunu bulmak. * Devlete ait en gizli bilgilerin bir ABD'li şirkete teslim edilmesi. * Türkiye'de "devlet yönetiminin şirketleşmesinde" bir üst noktaya geçiş. * Devleti yönetmek için dünya yüküyle ve "dolar"la ABD'li bir şirkete para ödenmesi. * Oysa, yerle bir ettikleri güven böyle parayla satın alınmaz. Daha önce başardık, yine yapabiliriz. Duyun-u Umumiye'yi, ekonomiyi halkın yapacak adımları atacak bir siyasetle aşabiliriz, aşmalıyız.
Bakanlık: McKinsey’in icra yetkisi olmayacak
29 Eylül Cumartesi günü Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada McKinsey ile varılan anlaşmaya yönelik eleştirilere cevap verildi:
"Danışmanlığın hiçbir icra fonksiyonu ya da yetkisi olmayacak. McKinsey tedbirlerin uygulanmasına liderlik edecek. (…) Çalışma alanı tek taraflı ve dünyadaki en başarılı modellerin Türkiye’ye kazandırılması ile sınırlı olacaktır. (…) IMF programına dönüldüğü iddiası tamamen art niyetli ve gerçeklikten uzaktır.”
Temelli: IMF’ye gitmeyip taşeron kullanıyorlar
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 29 Eylül Cumartesi günü parti meclisi toplantısı açılışında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
* AKP iktidarı, ekonomik krizin bedelini halka ödetme peşinde. Bunu da denetimden azade yapmayı amaçlıyorlar. Ama kendilerini denetleyecek ve bu denetim raporlarına bağlı olarak da ülkeyi pazarlayacak bir denetim yolu bulmuşlar.
* McKinsey firması bir danışmanlık firması. En önemli özelliği de ülkede özelleştirilecek alanlar bulması. Önümüzdeki dönemde bankaları özelleştirmenin önünü açmışlar.
* Sayıştay denetiminden kaçırdıkları, baş aşağı giden ekonomiye bu yolla güven pompalamaya çalışıyorlar. Yerli ve milli söyleminin karşılığı olmadığını her zaman söyledik. Doğrudan IMF’ye gitmeyip yine taşeron kullanıyorlar. Bunlar taşeron iktidarı. Bir kemer sıkma politikasını devrede olduğunu görüyoruz.
Öztrak: Bu kuruma ne kadar para ödenecek?
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Hürriyet’ten Rıfat Başaran’a 30 Eylül Pazar günü konuya ilişkin özetle şunları söyledi:
* McKinsey, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’ne kayyım olarak atanmıştır. Bürokrasinin tecrübesini bir kenara itiyorsunuz, dışarıdan bir tane danışmanlık şirketine bu işi veriyorsunuz.
* Ne yapacak bu McKinsey şimdi? Hedeflere, sonuçlara bakacak, sonuçları yeterli görmeyecek, devlet hazinesinin en mahrem noktalarına kadar gidecek, oralardan bilgi almak isteyecek. Sonra bunları kendisinde tutacak, kimseyle paylaşmayacak.
* AKP iktidarında daha önce orduda bir kozmik oda sorunu yaşamıştık, şimdi de Türk maliyesinde bir kozmik oda vakası yaşamak üzereyiz.
* Bu şirkete, danışmanlık görevi verilirken bir ihale yapılmış mıdır? Yoksa adrese teslim ihalelerden birisi midir? İhale yapıldıysa ve bir sözleşme neticesinde çalışılıyorsa, bu kuruluşa kaç lira para ödenecektir?
* 2015’ten bugüne kadar, bu devletin bir bürokrasisi var ama danışmanlık hizmetlerine 70 milyar TL ödenmiş. Bu kuruma ne kadar para ödeneceği konusunda kamuoyu bilgilendirilmeli.
Bahçeli: Bakanlık gereken cevabı verdi
Devlet Bahçeli 30 Eylül Pazar günü konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede şunu söyledi:
“Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileri konuyla ilgili CHP'nin alelacele yapmış olduğu eleştiriye cevap verdiler. O konu üzerinde daha fazla tartışmaya gerek yok."
MacGorman: Türkiye için bir ilk
Euronews’ta yer alan habere göre 1 Ekim Pazartesi günü McKinsey anlaşmasını değerlendiren ekonomist Liath MacGorman, büyüklüğü ve kapsamı itibariyle McKinsey ile yapılan anlaşmanın Türkiye için bir ilk olduğunu söyledi.
İlk kez bir bu şekilde 'toplu danışmanlığa' gidildiğini vurgulayan MacGorman, "Türkiye ekonomisin bilançosu ve gelir tablosu bozulmuş durumda. Ekonominin bir 'şirket doktoruna' ihtiyacı olduğu için McKinsey firmasıyla anlaşmaya gidildi" dedi.
Ülkelerin doğrudan IMF'ye gitmek yerine bu tür aracı şirketlerle anlaşma yoluna gittiğine dikkat çeken MacGorman, Türkiye’de bankacılık sisteminin sağlam temeller üzerine kurulduğunu, ancak Türkiye ekonomisinin kısa ve orta vadede rahatlayacağını sanmadığını söyledi.
Dilipak: Cehennemin dibine kadar yolunuz var
AKP'ye yakınlığıyla bilinen Abdurrahman Dilipak, Akit TV'de 1 Ekim Pazartesi akşamı katıldığı programda hükümetin McKinsey anlaşmasını eleştirdi ve "IMF gelse bundan daha kötü olmaz" dedi:
“Ya ben kendimi inkar edeceğim ve AK Partililere şirin gözükeceğim, ya da susmayacağım. Bu iktidara hep destek oldum ama yanlışa karşı çıkarım. McKinsey’in FETÖ’den farkı yoktur.
“ENRON’a danışmanlık yapan bir kirli şirketi Türkiye'ye sokamazsınız. Bunu yapamazsınız. Sokarsanız cehennemin dibine kadar yolunuz var.
“Bunlar ne savunma sanayinizi bırakırlar ne tarımınızı. IMF gelse bunlardan daha kötü olmaz. Bunlar sahtekar, bunlar dolandırıcı. Bunlar Rorschild'lerin truva atı.
“Büyük bir komplo ile karşı karşıyayız. Ben McKinsey’e karşı çıkarken Tayyip Erdoğan’ı savunuyorum. Bu böyle devam edemez. Yanlış atamalar var.
“(…) Bu kafayla giderlerse teğet meğet gitmeyecek. Türk ekonomisi batacak. Eğer önlem alınmazsa Türkiye'ye de Tayyip Erdoğan'a da yazık olacak.”
McKinsey: Yorum yapmıyoruz
BBC Türkçe'nin temasa geçtiği McKinsey'nin basın bölümü, müşterileri ve verdikleri hizmetlerle ilgili herhangi bir açıklama yapmadıklarını söyledi.
McKinsey, BBC Türkçe'nin gönderdiği beş soruya şu yanıtı verdi:
"Konuyla ilgili bizimle temasa geçtiğiniz için teşekkür ederiz. Gerek müşterilerimize için yaptığımız çalışmalar gerekse de ticari anlaşmalarla ilgili yorum yapmıyoruz. Sizi Türk hükümetinin haftasonunda konuyla ilgili yaptığı açıklamaya yönlendirmek istiyoruz.”
Grup toplantılarında McKinsey
Kılıçdaroğlu’ndan 10 soru
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu McKinsey konusunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a şu soruları yöneltti:
Erdoğan'a göre yaşadığımız krizin sorumlusu dış güçler mi?
Ezanımıza bayrağımıza saldırıyorlar dediklerinden para istemeyi bu millete nasıl anlatacaksınız?
Türkiye'de McKinsey'in yapacağını yapacak kuruluş yok mu?
Devletin tüm mali bilgilerini ezanımıza saldıranlara nasıl teslim edeceksiniz?
McKinsey'e bu işi ihale ile mi tavsiye üzerine mi verdiniz?
Bu şirketi size kim önerdi?
Bu anlaşmanın tutarı, kapsamı ve süresi nedir? Bunları açıklayacak mısınız?
McKinsey'in hiçbir yetkisi ve fonksiyonu olmayacak, yetkisiz bir şirkete neden milyarlarca para ödeyeceksiniz?
McKinsey ile yapılan anlaşma devleti bir şirket gibi yönetme anlayışı mıdır?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün düzenlenen partisinin haftalık grup toplantısında McKinsey konusuna değindi:
"En baştakinden en alttakine hatta küçük ortağa kadar hepsinin ağzında aynı söz vardı. Kriz yok ABD saldırıyor. ABD ile mücadele ediyor havası satan bu beyler meğer saman altından su yürütüyormuş. Tayyip Erdoğan, "Amerika'nın bu krizle alakası yok" dedi. FETO okullarından yetişmiş damat ekonomi yönetiminin McKinsey adlı şirkete vermiş. Bu ikinci bir kozmik oda davası ve vakasıdır. Amerika'dan kimlerle ne konuştun da böyle bir anlaşmaya ihtiyaç duydun? Bu anlaşmayı imzalayanları, uygulayanları affetmeyeceğiz. Günü geldiğinde kesinlikle yargılayacağız."
McKinsey hakkında
ABD'li uluslararası yönetim danışmanlık firması olan McKinsey kamu ve özel sektörün ekonomi politikalarını ve kararlarını analiz ederek bu yönde raporlar hazırlıyor. Yönetim danışmanlık hizmeti sunan McKinsey'in faaliyetleri arasında alım satımlara ilişkin ülkelere ya da şirketlere tavsiyede bulunma, şirket satışlarına yönelik yeniden yapılandırma yöntemleri geliştirme, şirket kurma ya da küçültme durumlarına ilişkin stratejiler geliştirme de bulunuyor.
McKinsey'in internet sitesinde yer alan bilgilere göre şirkete dair bazı bilgiler şöyle:
* McKinsey & Company; önde gelen işletmelere, kamu kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve kar amacı gütmeyen kuruluşlara hizmet veren global bir yönetim danışmanlığı firmasıdır.
* Müşterilerinin performansında uzun süreli gelişmeler sağlamasına ve amaçlarının farkına varmasına yardımcı oluyor.
* 9000'den fazla danışman ve yaklaşık 2000 araştırma ve bilgi profesyonelinden oluşuyor. 60'tan fazla ülkede ofise, bu ofislerde 130 dilden çalışana sahip ve 100'den fazla ulusu temsil ediyor.
* Müşterilerinin yaklaşık yüzde 40'ı Avrupa'da, yüzde 35'i Amerika'da, yüzde 15'i Asya Pasifik'te ve yüzde 10'u ise Orta Doğu ve Afrika'da yer alıyor.
Özel ve kamu kuruluşlarından ve sosyal kuruluşlardan oluşan geniş kapsamlı bir müşteri yelpazesine hizmet veriyoruz. 1400'den fazla ortağı bulunuyor.
Türkiye'de McKinsey
McKinsey İstanbul Ofisi 1995'te kuruldu. Faaliyet gösterdiği alanlar şöyle: Telekomünikasyon, finans hizmetleri, grup şirketler/holdingler, kamu sektörü girişimleri için resmi ve bağımsız düzenleyiciler, Türkiye'deki sektörler ile ilgilenen çok uluslu şirketler, sivil toplum kuruluşları.
1980'lerin ortasında, Türkiye'nin Avrupa Birliği başvurusunu şekillendirmesine yardımcı oldu.
McKinsey firmasının 2001 krizi sonrası sorunlu bankaların satışı, kamu bankalarının özelleştirme planlarının hazırlanmasında Türkiye'ye hizmet verdiği biliniyor.
AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla hareket ettiklerini belirterek “Emeklimize hayırlı olsun” dedi.
AKP, emekli bayram ikramiyesinin 4 bin liraya yükseltilmesini öngören kanun teklifini TBMM’ye sundu.
AKP Grup Başkanı Abdullah Güler konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bütçe dengeleri de dikkate alınarak ikramiyeyi 3 bin TL'den 4 bin TL'ye çıkarıyoruz” dedi.
Güler, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla hareket ettiklerini belirterek “Bütçemize ve emeklimize hayırlı olsun” dedi.
Teklif bu şekilde TBMM’den geçerse emekli ikramiyeleri yüzde 33 oranında zamlanmış olacak. Ramazan Bayramı için ödemelerin 24-28 Mart tarihleri arasında yapılması bekleniyor.
Emekli ikramiyesindeki kayıp
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) verilerine göre Türkiye’de emekli sayısı 16,6 milyon. Bu haliyle emekliler Türkiye’nin en büyük toplumsal gruplarından birini oluşturuyor.
Emeklilere ikramiye uygulaması ilk olarak 24 Haziran’daki 2018 seçimlerinin hemen öncesinde başladı. 1.000 TL olarak belirlendi. 2021’e kadar hiç zam yapılmadı. 2021’de 1.100 TL’ye, 2023’te 2 bin TL’ye ve 2024’te 3 bin TL’ye yükseltildi.
2018’in yılbaşında en düşük emekli maaşı 1.569 TL'ydi. O yıl ödenen bayram ikramiyesi en düşük maaşın yüzde 63,73’ü kadardı. Bugün en düşük emekli maaşı 14 bin 469 TL ve 4 bin TL’lik ikramiye maaşın yalnızca yüzde 27,64’üne denk geliyor.
En düşük emekli maaşı ve ikramiye arasındaki oran korunsaydı bugün en düşük ikramiyenin 9 bin 221 TL olması gerekiyordu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan indirerek yüzde 42,5'e çekti.
Fatih Karahan başkanlığında üyeler Cevdet Akçay, Elif Haykır Hobikoğlu, Hatice Karahan ve Fatma Özkul ile birlikte toplanan PPK yaptığı açıklamada enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının iyileşme eğilimini sürdürdüğünü belirtti.
Enflasyonun ana eğiliminin şubat ayında gerilediği, temel mal enflasyonunun görece düşük seyrini koruduğunu, hizmet enflasyonunun ise ocaktaki yükseliş sonrası yavaşladığını ifade etti. Sıkı para politikasının korunacağı mesajını verdi:
"Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır."
Faiz, döviz ve enflasyon ilişkisi
Faiz, enflasyon ve döviz kurları arasında yakın bir ilişki var. Merkez Bankası’nın piyasadaki para arzını yönetebilmek için sahip olduğu en etkili araç politika faizidir. Haliyle politika faizi, döviz kuru ve enflasyon arasındaki ilişkiyi belirleyen en temel undurdur. Merkez Bankası uyguladığı/uygulayacağı politikalarla faiz, enflasyon ve döviz kurları arasında bir denge kurmaya çalışır. Hedefi fiyat istikrarının sağlanmasındır.
Politika faizi ve enflasyon
Faiz artırıldığında:
Kredi maliyetleri yükselir, borçlanma azalır.
Tüketim ve yatırım yavaşlar, talep düşer.
Talebin azalmasıyla fiyat artışları (enflasyon) kontrol altına alınır.
Faiz düşürüldüğünde:
Borçlanma maliyetleri azalır, tüketim ve yatırım artar.
Artan talep fiyatları yukarı çeker, enflasyonist baskılar oluşabilir.
Faiz artırımı genellikle enflasyonu düşürmek, faiz indirimi ise büyümeyi teşvik etmek amacıyla kullanılır. Ancak enflasyon beklentileri ve dış faktörler de enflasyonun yönünü etkileyebilir.
Politika faizi ve döviz
Faiz artırıldığında:
Yüksek faiz oranları, TL'yi cazip hale getirerek yabancı yatırımcıların ilgisini artırır.
Döviz talebi azalır, TL değer kazanır.
Güçlü TL, ithalatı ucuzlatır ve enflasyonu aşağı yönlü baskılar.
Dövizdeki artış, ithal ürünleri pahalı hale getirerek enflasyonu yukarı çeker.
Bu nedenle faiz indirimi genellikle TL’de değer kaybına ve ithal ürünlerin pahalanması nedeniyle enflasyonist baskıya yol açabilir. Tersi durumda, faiz artışı TL'yi güçlendirerek enflasyonu kontrol altına alabilir.