* Fotoğraf: Mehmet Ali Özcan - Ankara / AA
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
TIKLAYIN - "Askıda ekmek, bedava kek, olmazsa keyif çayı"
Ekonominin durumuna dair şunları söyledi:
“Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu Malatya’ya gitti ve ülkemizin gerçeğiyle yüz yüze geldi… Bir vatandaşımız “Eve ekmek götüremiyoruz.” deyince, durumu “abartılı bulup”, dertli vatandaşa “Al sen keyif çayı iç” dedi. İşte size vatandaşına yabancılaşmış bir iktidarın ve onun başındaki insanın geldiği son durum. Gerçekten ibretlik…
“Yazıklar olsun! Dolar 8 lirayı geçmiş, Euro 10 liraya yürüyor. Bu tabloya bakınca, senin keyif çayı içesin geliyor mu Sayın Erdoğan? Gençlerin yaklaşık üçte biri işsiz, üçte ikisi memleketten umudu kesmiş. Onların yüzüne bakınca, senin keyif çayı içesin geliyor mu Sayın Erdoğan? Açlık sınırı asgari ücreti geçmiş. Yoklukla boğuşan vatandaşına bakınca, senin keyif çayı içesin geliyor mu Sayın Erdoğan? Benim gelmiyor. Bu cefakar milletin de gelmiyor Sayın Erdoğan.”
“Cevabı aynı ergen tavırla verme”
Fransa-Türkiye gerginliğine değinen Akşener’in konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Nefretten beslenen siyasetçilerin, Dünya’ya verdikleri zararı, Tüm Dünya milletleriyle beraber, biz de yaşıyoruz. Bunun son örneği Fransa… Kendi iktidarını kurtarmak için, Peygamberimize hakaret etmeyi, Müslümanlara hakaret etmeyi mubah gören, Emmanuel Macron’u ve onun temsil ettiği bu barbar zihniyeti kınıyorum. Ne var ki, bizim kınamak ve kınanmaktan öte dertlerimiz var.
“Dünya da yansa, vatandaşımızın derdini öncelemek zorundayız. Kınamakla kalmayıp, ülkemizi güçlü, vatandaşımızı müreffeh kılmalıyız ki; Macron gibiler böyle densizlikleri yapmadan önce 40 kere düşünsünler!
“Türkiye’nin karakteri, bize saygısızlık yapana hakaret etmek değil, bize saygısızlık yapanı pişman etmektir. Ama bu, lafla olmaz. Ağız dalaşına girmek, güçsüzlerin, acizlerin başvurduğu bir yoldur. Güçlü olan, ağız dalaşına girmez.
“Güçlü olan, “Ey Fransa, Ey Amerika, Ey İsrail” deyip, perde arkasında al gülüm, ver gülüm yapmaz. Güçlü olan, vatandaşını boykota çağırıp, kendi işini milletine yıkmaz.
“Güçlü olan, gerekeni yapar. Ama güçlü olmak için, akıllı bir dış politika yürütmek gerekir. Güçlü olmak için, üreten, sağlam bir ekonomiye sahip olmak gerekir. Güçlü olmak için, memlekette demokrasiyi, hukuku ve adaleti hakim kılmak gerekir.
“Hakarete karşı, daha büyük bir hakaretle cevap verirseniz, Macron’un Fransız kamuoyundaki gücünü artırırsınız. O nedenle Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; takındığın bu tavırla, Macron’u pişman etmedin, bilakis Macron’a destek çıktın. Türk dış politikasını, egona meze yapmaktan artık vazgeç. Yabancı ülkelerin ergen tavırlı liderlerine, hak ettikleri cevabı, aynı ergen tavırla değil, devlet adamlığıyla ver.” (AS)