Altısı tutuklu 20 sanıklı Cumhuriyet davasının tutuklu sanıklarından Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, davanın ikinci duruşmasında söz aldı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve Silivri Cezaevi'nin dışına kurulan adliyedeki duruşma salonunda konuşan Atalay’ın ifadelerinde şunlar öne çıktı:
"Dünya'nın düz olduğunu izah eder gibi anlatayım"
"Tanıklardan yalnız birine soru sordum. [Mustafa Pamukoğlu’nu kastediyor] 2008'e kadar gazetenin mali müşaviri olduğunu doğrulatmak için sormuştum, 2012 ve 2013 olduğunu söyledi. Size Cumhuriyet'in 2008'e kadar, yani İlhan Selçuk dönemine kadar mali müşaviri olduğuna ilişkin belgeleri sunuyorum.
"Vakıf İcra Kurulu'nun vakfın kuruluşundan beri Vakıf Senedi'nde olduğunu söylemiştim ama siz tanıklara sorularınız nedeniyle, Dünya'nın düz olmadığını kanıtlar gibi İcra Kurulu'nun vakfın kuruluşundan beri var olduğunu izah edeceğim.
"Ocak 2012 tarihli kararın 7. Maddesinde, yeni köşe yazarı istihdamında Vakıf İcra Kurulu'na bilgi verilmesi prensip olarak belirlendi deniyor. Vakıf İcra Kurulu ile Yeni Gün İcra Kurulu arasında periyodik işbirliği toplantısı yapılması oybirliği ile karara bağlanmıştı.
"Benim imzam yok bu kararda çünkü ben editöryal bağımsızlığa inan biriyim. Köşe yazarı alımında Vakıf onayına karşı çıktığım için imzam yok.
"Bu dava Türkiye'nin demokratik seviyesinin fotoğrafı"
"Bu dava bütün kişi ve kurumlarıyla Türkiye'nin getirildiği demokratik seviyenin bir fotoğrafı olmuştur. Ben bu fotoğrafa bakıp üzülenlerdenim.
"Tutukluluğuma devam sebebim tarafıma yöneltilen yardım suçuna ilişkin "kaçıp delilleri karartmama" yöneliktir. Yani, yardım suçlamasına ilişkin peşin bir kanaat oluşmuştur. Hakimler Anayasa'ya ve kanunlara uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler.
"Ben de hukukçuyum. Sizlerle aynı dersleri okuduk. Hukuk fakültelerinde, en azından benim okuduğum dönemde hukukta vicdanın, hakkaniyet ve adaletin çok önemli kavramlar olduğu anlatılırdı. Sanıyorum değişmedi. Anayasanın, kanunun ve hukukun genellikle soyut yazılı metinler olması nedeniyle farklı yorumlar olabileceğine, “mot-a-mot” uygulanması durumunda haksızlık ve mağduriyetler olabileceği nedeniyle hükümde vicdan unsuru arandığı anlatılırdı.
"Bu hakkaniyetsiz bir adaleti önler. Ama bu dava düzeninde anlaşılıyor ki biz vicdan, adalet ve hakkaniyetten yararlanamıyoruz. Vicdanı bir yana bırakarak kanunlar bazında şunu söylemek istiyorum.
"Biliyorum, siyasi iktidar her kurumu baskı altında tutuyor, hukuki ilkeye sığınmamızı engelliyor.
"Dava dosyasını eşeledikçe adaletsizlik fışkırdı"
"Hala geçerli görünen hükümlere göre Anayasa'nın OHAL döneminde sınırlanabileceğini, bu sınırlamanın ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını söylüyor. Heyetinizi tutuklulukta geçirilen süreyi dikkate alarak bir karar vermesi gerekiyor.
"Basın özgürlüğü konusunda en kötü ülkelerden biri olduğumuz çeşitli uluslararası örgütlerin raporlarında yer alıyor. Hepimiz adalet göçüğünün altında yaşıyoruz. Burada öyle bir dava görülüyor ki dosyayı eşeledikçe adaletsizlik fışkırdı.
"Herkes için adalet talebimden vazgeçmeyeceğim"
"Uğradığım haksızlık ve hukuksuzluğun yoğunluğu ne olursa olsun herkes için adalet talebimden vazgeçmeyeceğim. Umarım toplumca bu büyük beladan sağ salim kurtuluruz.
"FETÖ'ye yardım iddiası saçmadır. Bunun hele FETÖ suçlamasıyla yargılanan bir savcı tarafından yöneltilmesi daha da saçmadır.
"Sözlerimi şöyle bağlayayım. Biz Cumhuriyetçilerin, gazetecilerin genelde ama özelde Cumhuriyetçilerin ortak kaderini yaşıyoruz. Bu kader 93 yıldır kesintisiz süren tehdit, baskı, kapatma, hapis, suikaste uğrama yaptırımıdır. Ama gazeteciler bu tehditlere biat etmez, alçakgönüllü bir sabırla bedelini öderler.
"Gerçek gazetecileri ve iyi insanları mahçup etmeyeceğiz"
"Bizler de baskıya boyun eğmiyoruz. Çünkü Cumhuriyet'in tarihi bunu bekler. Dışarıdaki gerçek gazeteciler, iyi insanlar bizim bu duruşu sergilememizi istiyor. Onları mahçup edemeyiz." (EA)
Çizim: Zulal