Aşağıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daha önce Türkiye’de gösteri yürüyüşlerinde biber gazı kullanımıyla ilgili verdiği iki karardan alıntılar bulacaksınız. Son günlerde yaşanan olaylarla ilgili özellikle önemli olan kısımları italik harflerle belirttik.
Her iki kararda da sözü geçen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 3. Maddesi:
“İşkence yasağı: Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz.”
İlk karar özellikle doktor raporu alınmasının kanıt açısından önemini vurguluyor. İkinci karar ise yüzü hedef alarak gaz sıkmanın işkence yasağına aykırı olduğunu, kapalı yerlerde gaz sıkılmaması, gaza maruz kalanlara derhal doktor erişimi sağlanması ve gaz kullanımına ilişkin açık bir yönerge hazırlanması gerektiğini vurguluyor.
Oya Ataman v. Türkiye
Karar tarihi: 05/03/2007
Özet: 2000 yılında Sultanahmet’te F tipi cezaevlerine karşı yapılan protestoya katılan Oya Ataman, protestoyu dağıtmak için polisin biber gazı kullanımının işkence yasağına, gösteri yürüyüşüne izin verilmemesinin ise toplantı özgürlüğüne aykırı olması nedeniyle tazminat istemiştir. AİHM, biber gazının yol açtığı etkileri kanıtlayan bir doktor raporu bulunmadığı için AİHS md.3’teki işkence yasağına aykırılık olmadığına, ancak AİHS md.11 ile korunan toplantı özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiş ve Türkiye’yi 1000 Euro tazminata mahkum etmiştir.
Kararın İngilizce tam metni için tıklayın.
Önemli bölümler:
17. 13 Ocak 1993 tarihli Kimyasal Silahların Geliştirilmesi, Üretimi, Stoklanması ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile ilgili Sözleşme (KSS) md.I/5’e göre, Taraf Devletlerden her biri toplumsal olayları denetim altında tutmakta kullanılan gereçleri bir savaş yöntemi olarak kullanmamayı taahhüt eder. Göz yaşartıcı veya “biber gazı” denilen gazlar kimyasal silah sayılmaz. Bu yöntemlerin iç ayaklanmaların kontrolü de dahil olmak üzere asayişin sağlanması amacıyla kullanılmasına izin verilmektedir (md. II/9/d). Sözleşmede hangi Devlet organlarının kamu düzenini sağlayacağı da belirtilmemiştir. Bu, ilgili Devletin egemenliğiyle ilgili bir meseledir.
Bu sözleşme Türkiye’de 11 Haziran 1997 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
18. “Biber gazı” kullanımının solunum problemleri, mide bulantısı, kusma, nefes borusunda iritasyon, göz kanalları ve gözlerde iritasyon, spazm, göğüs ağrısı, deride yanma ve alerji gibi etkiler doğurabileceği kabul edilmektedir. Yüksek dozlarda, solunum ya da sindirim yollarındaki dokuların ölmesi, akciğerde ödem veya iç kanamaya (böbrek üstü bezinde kanama) yol açabilir.
21. Hükümet (Türkiye), gazın uluslararası sözleşmeler ve sağlık gereklerine uygun biçimde göstericileri dağıtmak için kullanıldığını belirtmiştir. Kullanılan gazın “biber gazı” olarak bilinen Oleoresin Capsicum (OC) olduğunu açıklamış ve bu ürünle ilgili bir bilirkişi raporu sunmuştur. Ayrıca başvurucunun gazdan kaynaklanan muhtemel yan etkilerle ilgili kanıt niteliğinde tıbbi rapor sunmadığını belirtmiştir.
23. Mahkeme içtihatları uyarınca, kötü muamelenin Sözleşme’nin(Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 3. maddesi kapsamına girebilmesi için asgari bir ciddiyet düzeyine ulaşması gerekir. Söz konusu muamele, başkaca sebeplerin yanında, önceden planlanmışsa, saatler boyunca sürüyorsa ve vücutta yaralanmaya veya yoğun fiziksel ya da ruhsal acıya neden oluyorsa “insanlık dışı” olarak nitelendirilir. Öte yandan, Mahkeme bir muamelenin 3. maddedeki anlamıyla “onur kırıcı” olup olmadığını değerlendirirken, muamelenin amacının küçük düşürmek ve muhatabı alçaltmak üzere yapılıp yapılmadığına ve doğurduğu sonuçlar bakımından bireyin kişiliğini 3. Maddeyle bağdaşmayacak biçimde etkileyip etkilemediğine bakacaktır.
25. Mahkeme önce “biber gazı”nın kullanımı meselesini inceleyecektir. Mahkeme, gösterileri kontrol altında tutmak veya kontrolden çıktıkları takdirde dağıtmak için Avrupa Konseyi üyesi Devletlerden bazılarında kullanılan bu gazın, KSS’nin ekinde listelenen toksik gazlardan biri olmadığını belirtir. Ancak bu gazın kullanımının solunum problemleri, mide bulantısı, kusma, nefes borusunda iritasyon, göz kanalları ve gözlerde iritasyon, spazm, göğüs ağrısı, deride yanma ve alerji gibi etkiler doğurabildiğini de belirtir (bkz: 18.paragraf).
26. Ancak Mahkeme, başvurucunun gaza maruz kaldıktan sonra deneyimlediği yan etkileri gösteren bir tıbbi rapor sunmadığını görmektedir. Gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra serbest bırakılan başvurucu, tıbbi muayene talebinde de bulunmamıştır.
Ali Güneş v. Türkiye
Karar tarihi: 10/07/2012
Özet: 28-29 Haziran 2004 tarihinde NATO zirvesi İstanbul’da düzenlendi ve Valilik İstanbul’da 13 yerde gösteri yapılmasına izin verdi. Bu yerlerden biri olan Mecidiyeköy Metro İstasyonu’nun çıkışında, Ali Güneş’in de dahil olduğu bir öğretmen grubu basın açıklaması yapmak için bir araya geldi. Polis, gruptakileri yakalayıp üstlerine gaz sıktı ve gözaltına aldı. Hükümetin bu davadaki iddiası ise polisin göstericilere dağılma çağrısında bulunduğu, ancak grubun dağılmadığı ve polise taş ve sopalarla saldırdığı, etraftaki araçlara zarar verdiği ve bazı polis memurlarını yaraladığı yönündeydi. AİHM, Ali Güneş’in doğrudan yüzüne gaz sıkıldığı ve daha sonra şikayetlerine rağmen soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle AİHM md.3’teki işkence yasağının ihlal edildiğine karar verdi. Türkiye’yi toplamda 11,500 Euro tazminata mahkum etti.
Kararın İngilizce tam metni için: http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng/pages/search.aspx?i=001-110262
Önemli bölümler:
37. Mahkeme “göz yaşartıcı gaz” ya da “biber gazı”nın asayişi sağlama amacıyla kullanımı meselesini inceleme fırsatı bulmuş ve “biber gazı” kullanımının solunum problemleri, mide bulantısı, kusma, nefes borusunda iritasyon, göz kanalları ve gözlerde iritasyon, spazm, göğüs ağrısı, deride yanma ve alerji gibi etkiler doğurabildiğini kabul etmiştir. Yüksek dozlarda, solunum ya da sindirim yollarındaki dokuların ölmesi, akciğerde ödem veya iç kanamaya (böbrek üstü bezinde kanama) yol açabilir (Oya Ataman v. Türkiye, no. 74552/01, 17-18, AİHM 2006 XIII).
39. Mahkeme, Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onurkırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi (CPT) tarafından bu tür gazların asayişin sağlanmasında kullanılmasıyla ilgili endişesini ifade ettiğini belirtir. CPT’ye göre:
“Biber gazı potansiyel olarak tehlikeli bir maddedir ve kapalı alanlarda kullanılmamalıdır. Açık alanlardaki kullanımıyla ilgili dahi CPT’nin ciddi çekinceleri bulunmaktadır; eğer istisnai biçimde kullanılması gerekirse, açıkça tanımlanmış emniyet tedbirleri bulunmalıdır. Örneğin, biber gazına maruz kalan kişilerin derhal doktora erişimi sağlanmalı ve bu kişilere gerekli ilaç verilmelidir.
“… Biber gazının kullanımıyla ilgili açık bir yönerge hazırlanmalı ve en azından şunları içermelidir:
Biber gazının ne zaman kullanılabileceğine dair net talimatlar ve bunların içinde biber gazının kapalı alanda kullanılmaması gerektiğinin açık ifadesi;
Biber gazını kullanmaya yetkili memurların nitelikleri, eğitimleri ve becerileri hakkında bilgi”….
43. Mahkeme, gazların neden olduğu etkiler ve yol açabilecekleri potansiyel sağlık risklerini göz önünde bulundurarak (bkz. 37.paragraf), yukarıda bahsedilen durumlarda başvurucunun yüzüne önceden uyarı yapılmaksızın gaz sıkılmasının, kendisini yoğun fiziksel ve ruhsal acıya maruz bıraktığını ve korku, elem ve aşağılanma hislerine neden olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle bu durumlarda başvurucuya gaz sıkan polis memurlarının kendisini, AİHS md.3’teki anlamıyla insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye maruz bıraktığına karar vermiştir. (TT/HK)