Eğitimcilerin, edebiyata ilişkin birçok konuda mesleki gelişimlerini amaçlayan Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nin dokuzuncusu 5 Mart Cumartesi günü, FMV Işık Okulları’nın katkılarıyla gerçekleşti. Çocuk ve gençlik edebiyatı yayıncılığında 20. yılını kutlayan Günışığı Kitaplığı tarafından düzenlenen seminere, 30’u aşkın ilden 500’e yakın öğretmen, eğitim yöneticisi, kütüphaneci ve akademisyen katıldı.
Ümit: Edebiyat insanı kusurlarıyla tanımlar
Ahmet Ümit seminerin kapanışındaki konuşmasında, “Dünyayı Edebiyat Kurtarabilir mi?” sorusuna yanıt aradı. İnsan yüreğinin iyiyle kötünün savaş alanı olduğunu ifade eden Ümit, edebiyatın insan ruhunu kusurlarıyla yansıtan bir ayna olduğunu söyledi. Rönesans Dönemi’nde insanın yüceltildiğini, ancak bunun doğru olmadığını vurgulayan yazar, “Denizlerdeki canlıları insanlar yok etti, savaşları hayvanlar çıkarmadı; işkenceleri, katliamları Mars’tan gelip yapmadılar,” dedi.
“İyileştirilmesi gereken bir canlı varsa -umut da varsa- insandır,” diyen yazar, sözlerine şöyle devam etti: “Edebiyat dünyayı değiştirebilir, ama çok uzun sürer. Çünkü insanı kusurlarıyla tanımlar. Doğru tanımlayamadığımız hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Dünya için dövüşmeye devam edeceğiz; kültürle, çok okuyarak...”
Ural: Çocuk çikolata istiyor biz helva ye diyoruz
Panelin “Yazarlar Okullarda! Ama Nasıl?” başlıklı oturumunda ise Yalvaç Ural ve Mine Soysal, okullarda yazar ve öğrenci buluşmalarına ilişkin değerlendirmelerini ve önerilerini paylaştılar.
Çocuklara okuması için tek kitap sunmanın yanlış olduğunu ifade eden Yalvaç Ural, “Çocuk, tercihlerini kendisi yapmalıdır. Çocuk çikolata yemek istiyor, biz diyoruz ki, hayır illa pamuk helva yiyeceksin. Böyle bir edebiyat dayatması olamaz. Edebiyattan taviz vermeden, yozlaşmadan zamanı da yakalamak gerekiyor,” dedi.
Soysal: Çocuklara bir şey öğretmek haddim değil
Farklı illerde, sayısız çocuk ve gençle etkinlikler gerçekleştiren yazar Mine Soysal ise çocukları ciddiye almanın önemine dikkati çekti. Okul etkinliklerinde amacının çocukların kafasını karıştırmak olduğunu söyleyen Soysal, şöyle konuştu: “Onlara bir şey öğretmek, anlatmak haddim değil. Kafasında yeni bir soru beliriyorsa yeterlidir benim için. Benden mutlusu yoktur.”
Çotuksöken: Argo dilin baharatıdır
Dilbilimci ve yazar Yusuf Çotuksöken, Türkçenin bugünkü durumuna, kullanımına, geçirdiği değişime yönelik derlediği ilginç örnekleri paylaştı.
Ahlakçı yazarların çocuk ve gençlik edebiyatında argo kullanımına karşı olduğunu hatırlatan Çotuksöken, “Argo, dilin baharatıdır. Gerektiğinde kullanılmazsa edebiyatın dili yavan olur. Çocuklar sokakta küfür öğreniyor zaten, engelleyemezsiniz. Çocuk edebiyatında da doğru yerde ve dozunda kullanılması önemlidir,” diye konuştu.
Der: Edebiyat biricikliğimi öğretti
Yazar Aslı Der, “Çağdaş Edebiyatımızda Barış Odaları” başlıklı konuşmasında, savaş ve barış algısının, çocukluk ve ilkgençlik yıllarında okunan kitaplarla oluştuğunun altını çizdi. Edebiyatın dokunduğu her okuyucuyu şekillendirdiğini ifade eden Der, sözlerine şöyle devam etti: “Kitaplar ve edebiyat kendi biricikliğimi öğretti ilk önce, sonrasında da dünyadaki tüm canlıların biricik olduğunu... Dili, edebiyatla şekillenen insanların savaşın her türlüsüne karşı duracağına inanıyorum.”
Mersin, Bursa ve İstanbul’dan deneyim paylaşımı
Seminerin “Yaratıcı Okuma Uygulamaları” bölümünde, Mersin, Bursa ve İstanbul’dan öğretmenler, öğrencileriyle yaptıkları çalışmaları meslektaşlarına sundular. Kitap seçimi, okuma süreci ve sonrasında izlenen yöntemlerin ve kazanımların aktarıldığı uygulama sunumlarında, katılımcılara pratik ve etkili yöntemler örneklendi, yeni yollar önerildi. Seminerde ayrıca, Zeynep Cemali Öykü Yarışması’na ilişkin güncel bilgiler paylaşıldı ve 2016 başvurusu için iki buçuk ay kaldığı uyarısı yapıldı. (HK)