CEDAW eski başkanı ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Kamu Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Feride Acar, komitenin kararını bianet'e değerlendirdi.
Acar, komitenin verdiği bu kararı, iç hukuk yollarının tüketilmemesine" bağlayarak, "Kayhan, Türkiye'deki davalarını kadına yönelik ayrımcılık gerekçesiyle açmadığı için BM Kadına Karşı Ayrımcılık Komitesi davayı görüşmedi" diyor.
Acar: CEDAW, iç hukuk yollarının tükenen davalara bakar
Acar, CEDAW'ın 'kadına karşı ayrımcılık yapılıyor', iddiasıyla gelen başvurulara, ayrımcılığa karşı sözleşmesi çerçevesinde baktığını söylüyor:
"Onun da şartı iç hukukun tüketilmesidir. Kayhan ve benzeri davalarda bir daha CEDAW'a gidebilmek için öncelikle iç hukukun tüketilmesi gerek."
Acar,'Bu aşamadan sonra 'ne yapılabilir?' sorusunu ise, "Yeniden, kadına karşı ayrımcılık üzerinden dava açılması gerekir. Bu da üç dört yıl sürer. Bunu avukatların düşünmesi gerekiyor" diye konuşuyor.
Acar: Türbanla ilgili istatistik bilgiler yok
"CEDAW komitesi, Kayhan'ın başvurusundaki yasal süreci, kadına karşı ayrımcılık olarak görmediği için esastan görüşmek gereği duymamıştır" diye değerlendiren Acar, "Türban Yasağı"yla ilgili kişisel görüşünü sorduğumuzda ise, "kadına karşı ayrımcılık olup olmadığının, ayrı bir konu" olduğunu söylüyor.
"Ayrımcılık ya da değil demek çok zor. Uzun uzun tartışmam gerekiyor. Komite şimdiye kadar BM'ye gönderilen Türkiye gölge raporlarını değerlendirirken, 'Türban Yasağı'nı ayrımcılık olarak görmedi. Raporları sadece eğitime ilişkin bir takım şikayetler olduğu için değerlendirmeye almıştır."
Başörtü yasaklı kaç kadın var?
Acar, CEDAW'ın Ocak 2005'te Türkiye'ye ilişkin raporu görüşürken istatistiksel bilgilere vurgu yaptığını söylüyor:
"CEDAW, kadın örgütlerinden gelen başvuruları eğitim hakkı açısından değerlendirmiş; ancak 'Türkiye'de başörtüsünden dolayı eğitim göremeyen kaç kadın var, bunu bilmiyoruz. Bu konuda istatistiksel bilgiler gelirse, o zaman doğru düzgün bakabiliriz, diye bir sonuç açıklamıştır."
Acar, BM Kadına Karşı Ayrımcılık Komitesinin, kadın örgütlerinin raporlarını destekleyecek istatistiksel verileri olmadığına vurgu yaptığına dikkat çekiyor.
"CEDAW, 'Türban yasağı kadına yönelik ayrımcılıktır; insan hakları ihlalidir' demekten kaçınmıştır. Kadın örgütlerinin bu konudaki raporlarında somut istatistikler olması gerektiğini, ondan sonra karar verilebileceğini belirtmiştir."
Kayhan'ın dava süreci
Hürriyet'in haberine göre, Türban gerekçesiyle okuldan atılmasını BM'ye taşıyan öğretmen Rahime Kayhan, Türkiye'de bütün davaları kaybettikten sonra 20 Ağustos 2004'te CEDAW'a başvurdu.
Kayhan, okuldan atılmasının "kadına karşı bir ayrımcılık" olduğunu savunarak Türkiye'nin sözleşmeyi ihlal ettiğini öne sürdü. Başvurunun Şahin davasından iki farkı vardı.
İlki, Şahin AİHM'ye giden ilk öğrenciydi, eğitim ve insan hakkının ihlal edildiğini öne sürüyordu. Öğretmen olan Kayhan ise başvurusunu insan haklarına değil "ayrımcılığa" dayandırdı. CEDAW ise, Türkiye'deki iç hukuk yollarının "kadına karşı ayrımcılık"tan tüketilmediğine karar verdi ve başvuruyu görüşmedi.
Türkiye'nin savunması
Dışişleri Bakanlığı, komiteye gönderdiği gizli savunmasında iki noktaya dikkat çekti: İlki, Leyla Şahin'in türban yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığı yolundaki mahkeme kararı. İkinci olarak da, kamu görevlilerinin kıyafet yönetmeliği. Savunmada, erkeklerin de yönetmeliği ihlal etmeleri halinde disiplin cezası verildiği, bu nedenle kadın ya da erkek ayrımı yapılmadığı vurgulandı.
Komite, bir buçuk yıl süren yazışmalardan sonra 27 Ocak 2006'da kararını aldı ve Kayhan'ın başvurusunu "kabul edilebilir" bulmadı. Gerekçe olarak da Kayhan'ın Türkiye'de kaybettiği davaları "kadına ayrımcılık yapıldığı" gerekçesiyle açmadığını gösterdi.
2000'den bu yana kişisel başvuru yapılabiliyor
BM Kadına Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, uluslararası sözleşmenin denetimini yapıyor. 2000'de sözleşmeye eklenen bir protokolden bu yana taraf olan ülkelerin vatandaşlarına da kişisel başvuru hakkını tanıyor.
CEDAW, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne(AİHM) benziyor. Önce başvuruyu "kabul edip etmeyeceğine" karar veriyor. Eğer kabul ederse aynı AİHM gibi sözleşmenin ihlal edilip edilmediğini inceliyor.
İhlal edildiğine karar verirse de sözleşmeyi imzalayan ülkeden yasalarını ya da uygulamasını düzeltmesini istiyor; ama AİHM gibi tazminat ödeme cezası veremiyor. Ancak yine de komitede alınan karar bağlayıcı nitelik taşıyor.(AD/EK)