TMMOB’a bağlı Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin tarihi yarımadada yaklaşık 50 bin binada inşaat izni ve denetiminin Fatih Belediyesi’ne bırakılma kararına tepki gösterdi.
İBB Meclisi aldığı karara göre, Fatih İlçesi ile sınırları örtüşen tarihi yarımadada kentsel arkeolojik sit alanı ve 1., 2., ve 3. derece koruma bölgelerinin tamamında eski eserler dışında kalan tescilli yapılara komşu parsellerdeki yapılar ve tescilsiz yapıların yetkisi belediyeye devredildi.
Yani 10 bin eski esere komşuluk ilişkisi bulunan yaklaşık 50 bin binada yapılacak güçlendirme, bakım ve onarım projeleri, onay için Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’na gitmeyecek. Bunun yerine yetki Fatih Belediyesi’nde olacak.
28 Kasım 2016’da Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, tarihi yarımadadan sorumlu iki koruma kuruluna da ellerindeki dosyaları Fatih Belediye Başkanlığı’na iade etmesi için talimat gönderdi.
"Yetki gaspı"
Mimarlar Odası açıklamasında yetki gaspı olarak nitelendirdiği kararın hukuksuz olduğunu belirtti.
“Şehircilik ve koruma bilimi 8500 yılık tarihsel süreçte oluşmuş dokunun bir bütün olarak ele alınmasını, planlanmasını ve korunmasını emreder. Bu koruma kurallarının, oluşturulacak ulusal ve uluslararası bilim kurulları ile belirlenmesi gerekirken yetkilerin, seçildikleri sürelerle sınırlı yetkilere sahip siyasi kadrolara devri söz konusu olamaz.
“Yine Tarihi Yarımada, Sulukule, Fener-Balat, Ayvansaray, Sur Bostanları gibi alanlarda hukuksuz müdahaleleri ile bilinen bir siyasi iradenin yetkisine bırakılamaz. Bu siyasi irade ki yapmış olduğu basın açıklamasında, dikkatleri arkeolojik ve tarihi sit alanından zemin üzerindeki yapıların siluet etkisine indirgeyerek kamuoyunu yanıltmayı amaçlamaktadır.”
Tarihi yarımada
Tarihi yarımada, 8500 yılık tarihi geçmişi ile üç imparatorluğa başkentlik yapmış “dünya kenti” ve “dünyanın en büyük yaşayan höyüğü” olarak biliniyor.
Bu özellikleri nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin başvurusu üzerine 1985 yılından bugüne UNESCO tarafından Dünya Tarihi ve Kültürel Mirası Listesi’nde bulunuyor.
1993 yılından itibaren de yine yeraltı ve yerüstü arkeolojik, tarihi, kültürel zenginliklerini bir bütün olarak koruyabilmek, planlamasını buna uygun şekilde sağlamak amacıyla “tarihi ve arkeolojik kentsel sit alanı” ilan edildi.
Marmaray Projesi kapsamında Yenikapı’da deniz seviyesinin 7 metre altında İstanbul’un MÖ 670’lerde Helenizm dönemi ile başlatılan tarihi, MÖ 6500’lere kadar geriye gitti.
Bugün yer yer yüksekliği binlerce yılda oluşan yaşam katmanları sonucunda 30 metreye varan bir höyük olan tarihi yarımada üzerinde on binlerce tarihi, kültürel yapı ve bu yapıların oluşturduğu bir sosyal dokunun yanı sıra bu alanlarda yeni yapılar da bulunuyor.
Yasa ne diyor?Kültür varlıklarının, kültür varlıklarına komşuluk ilişkisi bulunan her ölçekte yapıların yapımı, onarımı, güçlendirilmesi, arkeolojik alanlarda her türlü yapım, onarım, kentsel sit ve arkeolojik sit anlarında her ölçekte eski eser ya da yeni yapı inşa, onarım uygulamalarının tüm aşamaları ile yapılıp yapılamayacağı konusunda karar alma yetkisi, uzman bir kuruluş olarak 2863 sayılı yasada tanımlanan koruma kurullarına aittir. 2863 Sayılı Koruma Kanunu’nun 57. Maddesi’ne 2004 yılında geçici madde hükmü olarak eklenen dokuzuncu fıkra “Ancak, koruma amaçlı imar plânı onaylanmış sit alanlarında, taşınmaz kültür varlığının bulunduğu parseller dışındaki inşaî ve fizikî müdahaleler, koruma amaçlı imar plânı hükümleri doğrultusunda, bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları kurulmuş idarelerin izin ve denetimi ile yapılır” diyor. Mimarlar Odası, şöyle diyor: "Bu yasa değişikliği yürürlüğe girdiği tarihte meslek odaları, uzmanlar ve koruma kurullarının tepkisi nedeniyle bugüne kadar hiçbir şekilde uygulanmadığı gibi, bu tepkiler üzerine 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 10, 11 ve 57’nci maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 2005 yılında yürürlüğe giren “Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim Birimlerinin Kuruluş, İzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” KUDEB’lere yetkiyi sadece “tescilsiz taşınmazlardaki tadilat ve tamirat uygulamaları” ile sınırlandırıyor." |