Bu haberle ilgili birinci fotogaleri için tıklayın.
Bu haberle ilgili ikinci fotogaleri için tıklayın.
Siz hiç 24-25 yaşlarında bir büyük şehir belediye başkanı gördünüz mü? Emek Yazbaşı, Diyarbakır Belediye meclisinin en genç üyesi, üç gün süresince belediye başkanığı görevini yürüttü. Yalnız o mu? Kadın kenti ilan edilen Diyarbakır'da üç gün boyunca erkek yöneticiler tatile çıktı ve şehri kadınlar yönetti. İstanbul'dan 8 Mart kutlamalarına giden kadınlar arasındaydım. Belediye kadın yöneticileri, hepsi de genç, çalışkan, akıllı; bizi çok güzel ağırladılar.
İki gün Diyarbakır'ın herbir köşesinde farklı STK'lerin düzenlediği değişik etkinlikler yapıldı. Geziler, konserler, söyleşiler, tiyatro, sinema gösterileri, koşu, dans gösterisi ve benzeri etkinlikler. Hepsini izleme olanağı olmadı . İzleyebildiklerim ise beni çok etkiledi. Her yerde kadınlar vardı. Yaşlı, genç, çocuklu, çocuksuz.
8 Mart günü ise bir cümbüş ve festival havasındaydı. Kadınlar allı, morlu, pullu parlak desenli geleneksel kiyafetleri ile meydanı doldurdular. Başlarında sarı, yeşil, kırmızı bantları ya da eşarplarıyla şen şakrak tam bir çoşku seli halindeydiler. Eylem Demokratik Özgür Kadın hareketi tarafından organize edilmiştii. Kortej sıraya dizildi. Her grup pankartlarıyla yerlerini aldı. Türkçe ve Kürtçe solaganlarla yürüyüşe geçildi.
En önde çeşitli kadınların fotografları olan bir pankartın üzerinde özgür bir dünya için yürüyoruz solaganı var. Arkasında bendir çalan kadınlar, onların arkasında BDP eşbaşkanı Gültan Kışanak, milletvekilleri Sevahir Bayındır, Ayla Akat Ata'nın bulunduğu kadınlar kolkola ve onlardan sonra da içlerinde transseksüellerin de olduğu diğer gruplar kortejde yerlerini alıyor.
Darkapı'dan istasyon meydanına kadar sloganlar, şarkılar eşliğinde kadınlar yürüyor. Arada bir öndeki minübüsten erkekler korteje katılmasın diye uyarı yapılıyor, inanılmaz ama erkeler de buna uyuyor ve kenara çekiliyorlar. Kenardan yaşlıca bir adam karısı ve kızlarına "hadi siz de katılın" diyerek onları korteje yolladı. Ayrıca bizim oraya istanbul'dan geldiğimizi öğrenen kadınlar anında boynumuza sarılıp bizi kucaklıyor, öpüyor ve onların yanında olduğumuz için çok mutlu oluyorlardı.
Yapılan konuşmaların ardından Rojda, Şevval Sam, bir karı koca ve üç çocuklarından oluşan ve Londra'da yaşayan Silbus U Tari grubunun şarkılarıyla kadınlar çoştu ve meydanın her yerinde halay daireleri oluştu.
Zaten ne zaman müzik çalsa genç, yaşlı demeden hep birlikte halay çekmeye başlanıyor. Gece genç Belediye Başkanı Yazbaşı'nın yemeğine davetliyiz. Her yerde yemekten önce buğdaylı soğuk yoğurt çorbası ve salata ikramı var . Lokantalarda bunlar hesaba dahil değil. Hatta bir lokanta irmik helvası bile veriyor. Çaya gelince istediğiniz kadar içebilirsiniz.
Takip edebildiğim etkinlikler ve Diyarbakır'da üç günlük izlenimlerime gelince. İlk gece Diyarbakır'ın yeni kurulan, yüksek apartmanların yapıldığı Kayapınar ilçesinde içinde Ceren Kadınevinin olduğu Ekin parkındaki konsere gittik. Ayfer Düzdal ve Iraklı arp sanatçısı Tara Jaff'ı bendir eşliğinde dinledik ve halay çektik.
Daha sonra "geceler kadınlara özgür olacak " meşaleli yürüyüşüyle etraftan alkışlar arasında park ormana yüründü. Ertesi gün Barış İçin Kadın Girişimi çadırı darkapı meydanına kuruldu.
Ben hem biraz Diyabakır turu yapmak hem de kadın ve çocukların katılacağı Özgürlük Rüyasına Yürüyüş etkinliğine katılmak üzere yola çıktım. Mendil satan küçük Emine o gün bana gönüllü rehberlik yaptı. Dinleyerek ezberlediği bilgileri bana aktarıyordu ama lafını keserseniz yeni baştan başlayıp ezberlediği şekilde anlatıyordu. 1,5 kilometre civarında bir çap etrafında surlarla çevrili kale İçinin sekiz kapısı, 82 burcu ve altmışa yakın müze, kilise, cami, hamam ve kervansaraydan oluşan tarihi yapıları var.
Bunların bir kısmını Emine'yle gezip Hasırlı Özgür Yurttaş derneğine yollandık. Oraya giderken BDP'den Ahmet'le tanıştık. Belediye Hasırlı'ya ekmek için tandır fırınları ve çamaşırhane yapmış. Yanına da çocuklar için bir bakım yeri. Derneğin okuma odası ve folklor dersleri verilen odaları var. Çocuklar ve kadınlar balonlarla, benderlerle derneğin önünde toplandı. Bendir çalan on yaşındaki bir kız türkçe konuşmayı redediyormuş ve yalnız Kürtçe konuşuyormuş. Bundan dolayı hem bu çocuk hem de ailesi yargılanıyormuş. Bir Türkiye vatandaşı yalnızca İngilizce konuşsa yargılanır mı sizce?.
Ahmet de bir konserde bağlama çaldığı için yargılanıyor ve hala mahkemesi devam ediyor. "Jin jian azadi" (kadına yaşama özgürlük) sloganıyla, balonlar ve şarkılarla kadınlar ve çocuklar yürüyorlar.
Arada "biji serdari" (yaşasın önderimiz) sloganları da atılıyor. Apo onlar için önder. Ne kadar yasaklansa da, beğensek de beğenmesek de bu bir gerçek. Nitekim 8 Mart yürüyüşünde de zaman zaman gençler tarafından bu slogan tertip komitesine rağmen atıldı.
Oradan Dicle Fırat Kültür merkezine gidiyoruz. Merkezin her odasında bir etkinlik var. Bazıları gitar dersi, bazıları bendir dersi alıyor. Bir okuldan davul zurna sesleri geliyor. Her zaman müzik duyduğunuz tarafa gideceksiniz .Zira orada bir sürpriz vardır. Nitekim bu okulun bahçesinde de 60-70 kadar 6 yaşından 14 yaşına kadar olan öğrenciler halk dansları çalışıyor. O kadar hoş bir manzara ki. Küçükler bir türlü ayaklarını müziğe uyduramıyorlar ama paralıyorlar kendilerini.
Valiliğin açtığı bir eğitim merkezi için orası "sistemin yeri, bize karşı" diyorlar. Zira sistem hep onların aleyhine çalışmış ve artık sizden yanayız dese de samimiyetine inanılması için epey bir zaman geçmesi gerekecek herhalde. Ayrıca sistem kanunları, bakış açısıyla hâlâ onlara düşman sanki.
Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı'nın yaşadığı evler müze haline getirlmiş. "Bir kadın kenti nasıl yaratılır" panelinden anlıyoruz ki belediye kadınlar için stratejik planlara bütçe ayırmış. Diyarbakır ve çevresi kadın hakları açısından herhalde Türkiye'nin en gelişmiş yerlerinden sayılabilir.Nitekim BDP'nin 99 belediye başkanının 14'ü kadınken, AKP'den 2, CHP'den 1 kadın belediye başkanı olması çarpıcı değil mi?
Diyarbakır'da karşılaştığım herkes, satıcılar, kadınlar, sokaktaki insanlar o kadar sevecen ve İstanbul'dan birinin onların yanında olmasından çok fazla mutlu oldular ve bunu ifade ettiler.Hepsine en içten sevgilerimi yolluyorum. Barışın bir an önce gelmesini ve bu sevecen insanların çektikleri acıların bitmesini en içten duygularımla diliyorum. (NSO/TK)