Feminist yazar Ayşe Düzkan, Artıgerçek'te yayınlanan öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın ölümü üzerine kaleme aldığı ‘türkler için düşünme vakti’ yazısının ardından karşılaştığı hakaret ve tehditlere karşı 535 feminist bir imza metni yayınladı.
Düzkan’ın yazıda “nefreti körükleyenleri, bu coğrafyadaki savaşın nedenleri ve nasıl sona ereceği konularında düşünmeye davet ettiğini” anlattılar. Ayşe Düzkan'ın yanında olduklarını belirtiler.
Düzkan'ın yazısı şöyle sona eriyordu:
"[...] ve en önemli soru; savaş neden tekrar başladı? neden? şenay aybüke yalçın'ın öğrencilerine ulaşmaya çalışan kalbine borcumuz onun intikamı değil, bu soruların cevapları. çünkü aybükeler, dilanlar savaştan ve ölümden ancak böyle kurtulabilecekler.
"kınayanlar, lanet okuyanlar, hele de küfürler savuranlar bir kenara çekilsin çünkü savaşı kışkırtmaktan başka bir işe yaramıyorlar. türkler için de düşünme zamanı geldi de geçiyor bile."
"Her zaman barıştan yana olduk"
535 imzalı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Yol arkadaşımız feminist yazar Ayşe Düzkan, 11 Haziran 2017 tarihinde artı gerçek haber sitesinde, öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın ölümü üzerine ‘türkler için düşünme vakti’ başlıklı yazıyı kaleme aldı. Yazıda nefreti körükleyenleri, bu coğrafyadaki savaşın nedenleri ve nasıl sona ereceği konularında düşünmeye davet ediyordu. Bunun üzerine sosyal medya ve bireysel yazılarla, kendilerini Turancı, ulusalcı ve komünist olarak tanımlayanların saldırısına, feminizm düşmanı ve ırkçı, ağır hakaret ve tehditlere uğradı.
“Öncelikle kendilerini komünist olarak tanımlayıp savaş çığırtkanlığına girişenlere, komünizmin en önemli ilkelerinden birinin enternasyonalizm olduğunu ve modern tarihte barış hareketinin ilk kurucularının komünistler olduğunu hatırlatmak boynumuzun borcudur.
“Bizler bu topraklarda yürütülen savaşta her zaman barıştan yana olduk ve barışın sesini yükseltmek için sokaklarda, meydanlarda sözümüzü söyledik. Bu savaşa rızamız yok dedik. Kimse ölmesin/öldürülmesin dedik. Savaşın hayatlarımızda, toplumda yarattığı enkaz ve travmanın bilinci ile artık yeter dedik. Dayatılan resmi ideolojinin değil, hakikatin peşinden gittik. Tam da bu sebeple patlayan bombalar, yok olan hayatlar birileri için sadece rakam iken; sebeplerine sırt dönerek, hakikatin üzerini örtmeye çalışarak kayıpların kuru kuruya ‘kınanmasına’ ve nefret dilinin yükseltilmesine karşı barış talebimize sıkı sıkıya sarıldık. Yoksul halk çocukları ölüme gitmesin, coğrafyamızda artık kan dökülmesin dedik. Nefret kolay olandı yaşamı savunmak ise zor.
“Hakikati dile getirmeye devam edeceğiz. Ve hakikati dillendiren dostlarımızla da birlikte yürümeye... Barış talebimiz savaş çığırtkanlarının tehditleri ile sönümlenmeyecek güçtedir. Ayşe Düzkan'ın yanında olduğumuzu, birlikte yol yürüdüğümüzü ve yürümeye devam edeceğimizi tekrar ederiz. Zorbalığa karşı feminist mücadelemiz, barış mücadelemiz kazanacak."
(BK)