Makalenin İngilizcesi için tıklayın
“Apê Musa’nın Küçük Generalleri” olarak Kürt basın tarihine geçen Özgür Gündem gazetesinin (ve ardılı gazetelerin) dağıtımcılarından Yılmaz Yakut'u nam-ı diğer Kalo’yu* kanser aldı bizden.
Uzun yıllar sara hastalığıyla cebelleşti. Daha çocuk ve ilk gençlik yıllarında gazete dağıtırken defalarca gözaltına alındı, tehdit edildi, işkence gördü, birkaç kez de eli kanlı, sözüm ona Hizbullahçıların satır darbelerinden yaralı kurtuldu ama ölmedi! Öldüremediler…
Ama ne yazık ki bugün öğrendik ki Yılmaz, uzun süredir cebelleştiği kansere yenik düşmüş, tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yummuş!
Tesellim odur ki Yılmaz’ı “yıldıramadılar”, öldüremediler; beterin beterine, yani faşizm kanserine yenilmedi; ama biyolojik olanı onu aldı, götürdü işte.
Koruculuğa zorlanmış, köyünden göçertilmiş yoksul ve kalabalık bir ailenin çocuğuydu. İki kardeşi ve kuzenleri de onun gibi bir öğün gazete dağıtır, dağıtım bitince de elmalı şeker, halka tatlı, çekirdek satardı.
Hayat onlar için gerçekten zordu; satırların gölgesinde gazete dağıtmanın ölüm riskini göze alabilecek kadar zordu ve onlar bir o kadar cesur…
Kalo’nun kardeşi Nihat, yanılmıyorsam 96 ya da 97 yılında PKK’ye katılmış, sonra Lice kırsalında bir çatışmada yaşamını yitirmişti. Dört kuzeni de öyle… Kırk yılı aşkındır devam eden çatışmalı süreçte, belki en fazla, canını veren bir aileydi.
Ama en fazla barış isteyenler de onlardı; öyle ya, Yılmaz’ın kuzeni Vilayet Yakut (PKK savaşçısı), siyasi literatüre “Habur Süreci” olarak geçen süreçte, PKK savaşçılarında oluşan ve “Barış Grubu” olarak adlandırılan grupla Türkiye’ye gelmişti.
Kalo, gazete ve dergileri karpuz çekirdekleriyle kamufle edip okuyucuya ulaştırmasıyla namlıydı. Gazeteci Bedri Adanır, İrfan Karaca’nın editörlüğünü yaptığı Apê Musa’nın Küçük Generalleri isimli kitapta Kalo’yu “Başlık Parası” başlıklı yazısıyla anlatmıştı, mealen aktarıyorum:
En çok gazete dağıtanlardan biri Yılmaz’mış. Gazete başı komisyon aldıkları için en çok kazananlardan da biriymiş o yüzden. Dağıtım sonrası yaptığı işler de eklenince, parasını ne yaptığını sorulurmuş. O da “Başlık parası topluyorum,” diyormuş hep.
Başlık parası toplayabildi mi, evlenebildi mi bilmiyorum ama en son çalıştığı belediyeden de kayyum atmıştı onu. Belki de tedavisini “Yeşil Kart” la bile yaptıramadı!
Satırlarla kovalandığın sokaklar seni unutmayacak Kalo!
Diyarbakır seni unutmayacak!
(UAA/APK)