Fotoğraf: Ayaklanma sonrası sevk edilen IŞİD'liler/Yeni Özgür Politika
Kuzey Suriye'de Demokratik Suriye Meclisi'nin yönetimindeki Hesekê'de 20 Ocak'ta, Sinaî Cezaevi'ne yönelik 374 IŞİD'li ve 121 SDG görevlisinin ölümüyle sonuçlanan IŞİD'in baskınının arkaplanındaki gelişmeler aydınlanıyor.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed önceki gün düzenlediği basın toplantısında saldırının hedeflerini, nasıl yürütüldüğünü ve nasıl yenilgiye uğratıldığını değerlendirdi.
SDG sözcüsü, IŞİD saldırısının bastırılmış olmasına karşın, Türkiye'nin desteği, Hol Kampı ve tutuklu DAİŞ'liler konusu ve Uluslararası Koalisyon'un tutuklu IŞİD'lilerin geleceğiyle ilgili sorumluluktan kaçınması gibi sorunların sürdüğünü aktardı.
Ehmed, bölgede kontrolün tamamen sağlandığını, yaygın operasyonların devam ettiğini ve cezaevi merkezli operasyonda 374 DAİŞ'linin öldürüldüğünü paylaştı.
IŞİD saldırısında hayatlarını kaybedenlerin cenazeleri de Hesekê'de dün düzenlenen binlerce kişinini katıldığı törenle defnedildi ve defnedilmek üzere başka kentlere uğurlandı.
Kısmi sokağa çıkma yasağı
IŞİD saldırısı üzerine Kuzey-Doğu Suriye İç İlişkiler Komitesinin ilan ettiği genel sokağa çıkma yasağı önceki gün sona erdi ve kısmi sokağa çıkma yasağına dönüştürüldü. Kısmi sokağa çıkma yasağı 18.00-06.00 saatleri arasında uygulanıyor. Genel sokağa çıkma yasağının sona ermesinin ardından, Hesekê'de yaşam normale dönüyor; market, pazar ve lokantalar açıldı.
Hazırlık ve plan
Ehmed'in anlatımına göre IŞİD, 20 Ocak günü saat 19.00'da binlerce elemanının tutuklu bulunduğu Hesekê'deki Sinaî Cezaevi'ne kapsamlı ve planlı bir saldırı düzenledi.
Saldırıya dışarıdan çok sayıda IŞİD canlı bombası da katıldı. Saldırıda öncelikle cezaevinin kapısı önünde bomba yüklü bir araç patlatıldı ve ardından cezaevine 3 koldan saldırı başlatıldı. Cezaevinin içindeki binlerce IŞİD'li de memurlara ve güvenlik güçlerine saldırdı. Tutuklu IŞİD'lilerin kaçarak derhal silahlanmalarını sağlamak üzere cezaevi girişi yakınlarında silah ve mühimmatla dolu bir kamyon bekletiliyordu.
Planın başarıya ulaşması durumunda Xiwêran ve Zihûr mahalleleri ile Özerk Yönetim ve bölgedeki askeri kurumlarına saldıracaklardı. Saldırının temeli ve destek için Xiwêran ve Zihûr mahallerindeki bazı evlerde sığınak açıp, planın başarıya ulaşması için zemin hazırladılar. Hazırlık ve plan bu şekildeydi.
Planın hızı kesildi
Cezaevi güvenliğinin direnişi, kayıplara karşın IŞİD'in planının öngörüldüğü gibi yürümesini aksattı. Bölgedeki SDG ve Asayiş güçleri de cezaevini ve bitişikteki üniversite binasını hemen kuşattı.
Xiwêrab ve çevredeki diğer mahalleler denetim altına alındıktan sonra başlayan güvenlik operasyonlarında cezaevi çevresi ve Hesekê Dêrazar, Reqa'da temizlik operasyonu başlatıldı. Çatışmalarda ve cezaevi içindeki operasyonlarda silahlı IŞİD'liler öldürüldü.
Cezaevi boşlatıldı
Yeniden kontrol altına alınana tutuklular başka bir cezaevine aktarıldı. Çocukların canlı kalkan olarak kullanılması dolayısıyla bstırma operasyonunun uzun sürmesine karşın IŞİD'in planı boşa çıkarıldı.
2. İslam Devleti Hilafeti
Soruşturmayı yürüten SDG yetkililerinin "elde ettikleri belgeler"e ve yakalanan "IŞİD sorumlularının itiraflarına göre"; Sinaî Cezaevi'ne dönük saldırının başarıya ulaşması durumunda hem Hesekê'deki diğer mahallelere hem de Hol, Şedadê ve Dêrazor'a dönük eş zamanlı saldırılar ve kapsamlı planlar devreye sokulacak ve "2. İslam Devleti Hilafeti" ilan edilecekti.
Suriye'nin dışında koordinasyon
Ehmed'in açıklamasına göre, "IŞİD'lilerin bir kısmı Türkiye ve Suriye Milli Ordusu adı verilen İhvancı grupların denetimindeki Serêkaniyê ve Girê Spî gibi bölgelerden, gelmiş, bir kısmı ise Irak tarafından takviye edilmişti." SDG yetkilileri IŞİD'in ayakta kalmasının, harekat ve saldırı güçleri oluşturabilmesinin "bazı yerel güçler ve devletlerden doğrudan veya dolaylı destek alması" sayesinde olduğu kanısında.
SDG olayın çözümlemesinde "Türk devletinin rolü" üzerinde önemle duruyor. Ankara'nın tutumunun "Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları ve sürekli tehditlerinin, hem DAİŞ'e moral verdiği hem de DAİŞ'in örgütlenmesine, nefes almasına zemin hazırladığı" kuvvetle paylaşılan bir tespit.
Koalisyon'a daha fazla görev
SDG son saldırının hem askeri hem siyasi olarak Özerk Yönetime Uluslararası Koalisyon'dan daha çok destek gerekliliğini ortaya koyduğunu savunuyor. "IŞİD ile mücadele ve ailelerinin sorunlarının çözümünün SDG, Özerk Yönetim ve Uluslararası Koalisyon'un ortak sorumluluğunda" olduğunun altını çizen Ehmed basın toplantısında, "Hol Kampı için kalıcı bir çözüm bulunmalı. Binlerce DAİŞ'linin yargılanması için uluslararası bir mahkeme kurulmasına ihtiyaç var. SDG ve Özerk Yönetim'e verilen siyasi, askeri ve ekonomik destek arttıkça DAİŞ'in örgütlenme zemini zayıflayacaktır." dedi.
Operasyonlar sürüyor
Hücrelere yönelik Dêrazor ve Reqa gibi bölgelerde hem yerel hem nokta hem de bölge genelini kapsayan operasyonların süre gittiğini söyleyen SDG yetkiilerinin ortaya koyduğu bilançoya göre çatışmalarda 374 "IŞİD çetesi" öldürülürken, IŞİD saldırlarında da cezaevinin güvenliğini sağlayan ve personel olarak çalışan 77 kişi "vahşice şehit edildi." Sinaî Cezaevi dışında, 7 gün süren operasyonlarda da 40 SDG görevlisi ve dört sivil hayatını kaybetti.
Uluslararası sorumluluk alınmalı
Hesekê Özerk Yönetim Eşbaşkanları, Berivan Xalid ve Ebid Hamid El-Mihbaş da dün Hesekê'de yaptıkları açıklamada "Bugüne kadar 12 bin şehit verdiklerini ve 25 binden fazla savaşçının da yaralandığı"nı hatırlattılar.
"Özerk Yönetim'in elinde 12 bine yakın IŞİD üyesi bulunuyor. Bunun 2 bini Irak, 2 bini 5 farklı ülkeden gelenler, 5 bini ise Suriyeli olmakla birlikte on binlerce kişiden oluşan aileleri de Hol ve Roj kamplarında kalıyor" dediler.
Açıklamada uluslararası toplumun ve Uluslararası Koalisyon'un sorumluluklarına da dikkat çekildi. SDG'nin tespitlerine göre beraber büyük çalışmalar yapması gerektiği vurgulanan açıklamada SDG'nin talepleri sıralandı.
"Özerk Yönetim"in çözüm önerileri
|