Fotoğraf: Metin Aktaş - Ankara/AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan, basın toplantısında Lübnan’daki patlama, Akdeniz’de Yunanistan’la yaşanan gerilim, ekonomideki gidişat ve Covid-19 salgınıyla ilgili konuştu.
Ekonomik gidişatın iyi olduğunu savunan Erdoğan, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a yüklendi:
“IMF, bizden 5 milyar dolar borç istedi. O zaman ekonomiye bakan zat, geldi bana 'Sayın Başbakanım verelim mi bu borcu?' dedi. 'Verin, bugün borç alan, yarın talimat alır.' dedim. Şimdi parti kurmuş, bize ekonomi dersi veriyor. Önce bunları herkesin görmesi lazım.”
“Lübnan için tüm imkanları seferber ettik”
“Lübnan'da meydana gelen patlama sebebiyle dost ve kardeş Lübnan halkına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
“Lübnan halkının yanında yer almak için tüm imkanları seferber ettik. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu patlama bölgesine giderek ihtiyaçları ve talepleri bizzat yerinde tespit etti.
“Bizi sahillere hapsetmelerine rıza göstermeyeceğiz”
“Geçtiğimiz haftanın bir diğer önemli konusu da Akdeniz ve Ege'de Türkiye'nin haklarını ve hukukunu yok saymaya yönelik girişimlere verdiğimiz cevaplar oldu.
“Bölgedeki sismik araştırma faaliyetlerini Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ricası üzerine iyi niyet nişanesi olarak bir süreliğine erteledik.
"Ancak Yunan tarafı hüsnüniyetle hareket etmediğini bir kez daha göstermiş ve Mısır ile hiçbir hukuki temeli olmayan bir anlaşmaya yönelmiştir.
“Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin hiç kimsenin hakkında, hukukunda, toprağında, denizinde, meşru çıkarlarında gözü yoktur. Bizim tek talebimiz bize de aynı anlayışla yaklaşılmasıdır.
“Türkiye gibi 780 bin kilometrekarelik dev bir toprak parçasını görmezden gelip birkaç kilometrekarelik adalar üzerinden bizi sahillerimize hapsetme girişimine elbette rıza göstermeyeceğiz. Dünyada hiçbir ülke böyle saçma ve temelsiz bir talebe boyun eğmez.
“Gelin Akdeniz'deki tüm ülkeler olarak bir araya gelelim herkes için kabul edilebilir, herkesin hakkını koruyan bir formül bulalım. Ülkemizin bu çağrısına kulaklarını kapatanlar güçlerinin yetmeyeceği, boylarını aşan bir takım girişimlerle kendi geleceklerini kendi elleriyle karartıyor.
“Oruç Reis sismik araştırma gemisi dün saat 20.00'de Antalya açıklarından demir alarak görev bölgesine doğru hareket etti. Gemi yaklaşık 10 saat süren seyirden sonra bu sabah saat 08.00 itibarıyla da çalışmalarına başladı.
“Gezi’yle başlayan saldırılar yüzünden…”
"Ekonomide olduğu gibi enerjide de ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
“Türkiye 2002’den bu yana başta ekonomi olmak üzere eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye birçok alanda atılan adımlar ve gerçekleştirilen reformlar sayesinde önemli kazanımlar elde etti.
“2002’de 236 milyar dolar olan milli gelirimizi 2019’da 754 milyar dolara yükselttik. Kişi başına milli geliri 3 bin 500 dolardan 2013’te 12 bin 500 dolara kadar çıkarmıştık.
“Ancak Gezi olayları ile başlayan ve bugüne kadar kesintisiz devam eden saldırılar sebebiyle bu rakam 2019 yılında 9 bin 127 dolar olarak gerçekleşti.
“Türkiye ekonomisi satın alma gücü paritesine göre dünyada 2002 yılında 17. sırada iken 13. sıraya yükseldi. Böylece ülkemizi kişi başına gelirde dünya sıralamasında üst orta gelir grubuna yükselttik.
Araba, buzdolabı, fırın, çamaşır, bulaşık makinesi…
“Türkiye insani gelişmişlik endeksinde de dünyadaki konumunu iyileştirmeye devam etti, 2019 yılı İnsani Gelişme Raporu'nda, bir önceki yıla göre 6 basamak ilerleyerek 58. sıraya yükseldi.
“Böylece ilk defa çok yüksek insani gelişme kategorisinde yer almış olduk.
“Rekabetçiliği artırmaya, iş ve yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik çok önemli adımlar attık. Bu sayede Dünya Bankası tarafından hazırlanan İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde geçtiğimiz yıl 10 basamak birden tırmanarak 33. sıraya yerleştik.
"Türkiye'nin 18 yılda nereden nereye geldiğini daha iyi anlamak için bazı mukayeseli rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Ülkemizde yıllık otomobil satışı 2002 yılında 91 bin adet iken bu rakam 2016'da 756 bine kadar çıktı. Geçtiğimiz yıl da 387 bin olarak gerçekleşti.
“Buzdolabı satışı 18 yıl önce 1 milyon 88 bin adetten 2,5 milyona çıktı. Çamaşır makinesi satışı 824 bin adetten 2 milyonun üzerinde bir seviyeye ulaştı. Bulaşık makinesi satışı 282 bin adetten 1 milyon 332 bin adede, fırın satışı 339 binden 817 bine yükseldi.
“Bunları niye söylüyorum? Bütün bunlar ülkemizdeki refah düzeyini ifade etmesi bakımından rakamlar olarak bunları söylüyorum. Bunlar aynı zamanda benim vatandaşımın alım gücünün bu tür ürünlerde nereden nereye yükseldiğini göstermesi bakımından önem arz ediyor.
“Türkiye'de yeni açılan şirket sayısı 30 bin 842 iken geçen yıl bu rakam 85 bin 263'ü buldu.
“İstihdam 19,6 milyondan 28 milyon 80 bine çıktı, borsa endeksi 110'dan 1000'in üzerine ulaştı.
TIKLAYIN - Erdoğan: Türkiye ekonomisi tırmanışta
“Turizmde toplanmaya başladık”
“Turizmde 13,2 milyon turistten geçtiğimiz yıl 52 milyon turist rakamını gördük. Şimdi tabii koronavirüs sebebiyle maalesef bir sıkıntının içerisindeyiz ama toparlanmaya başladık. Almanya, Rusya hepsi bugün itibarıyla kapılarını açmış durumdalar.
“Belki geçen yılın rakamını tabii ki yakalayamayacağız ama yine yükselmeye başladığımızı hep birlikte göreceğiz. Salgın sebebiyle turizmde yaşanan sıkıntıları çözmek için tüm imkanlarımızla gayret gösteriyoruz.
Babacan’a: Bize ekonomi dersi veriyor
“AK Parti iktidara geldiğinde IMF'ye olan borç 23,5 milyar dolardı. Biz, bunu 2013 Mayıs'ında sıfırladık. Türkiye'nin şu anda IMF'ye borcu yok ama birileri de avucunu ovuşturuyor, ana muhalefet partisi. 'IMF'ye gidecekmişiz, bir şeyler isteyecekmişiz.' Boşuna avucunuzu ovuşturmayın, biz o kapıları kapadık.
“IMF, bizden 5 milyar dolar borç istedi. O zaman ekonomiye bakan zat, geldi bana 'Sayın Başbakanım verelim mi bu borcu?' dedi. 'Verin, bugün borç alan, yarın talimat alır.' dedim. Şimdi parti kurmuş, bize ekonomi dersi veriyor. Önce bunları herkesin görmesi lazım.
TIKLAYIN - Ali Babacan'dan ekonomik kriz iddiası: 3 ayda çözeriz
“Felsefe yapmıyorum, rakamlarla konuşuyorum”
“Faiz ödemelerinin milli gelire oranını yüzde 14,4'ten yüzde 2,3 seviyesine indirdik. En düşük memur maaşını 392 liradan 4 bin 188 liraya, asgari ücreti 184 liradan 2 bin 325 liraya, en düşük Bağ-Kur tarım emeklisi maaşını 66 liradan 1756 liraya, en düşük Emekli Sandığı emeklisi maaşını 377 liradan 2 bin 981 liraya çıkardık.
“Bakın ben felsefe yapmıyorum, sizlere rakamlarla konuşuyorum. Aynı şekilde engelli aylığını 25 liradan 851 liraya, muhtar aylığını 97 liradan 2 bin 261 liraya yükselttik. Lisans öğrencilerine verilen kredi burs ödemelerini 45 liradan 550 liraya çıkardık. Bunu yüksek lisansta 1100, doktorada ise 1650 lira seviyesine yükselttik.
“Öğrenciler harçlara daha önceleri ses çıkardı, gösteriler yaptı. Bu harcı kim kaldırdı? Biz kaldırdık. Şimdi harç falan böyle bir şey yok. Tam aksine biz öğrencilerimize burslarıyla, kredileriyle her zaman destek oluyoruz, destek olmaya da devam edeceğiz.
“Her araçla üzerimize yüklendiler”
"Türkiye'nin bugün geleceğine güvenle bakmasının, bölgesel ve küresel politikalarda böylesine aktif pozisyon almasının gerisinde işte bu güçlü altyapı vardır.
“Ülkemizin 2013 yılından beri ardı ardına yaşadığı her saldırı ile birlikte hem korunma reflekslerimizi hem hedeflerimize ulaşma yöntemlerimizi geliştirdik. Allah'ın inayeti ve milletimizin desteğiyle girdiğimiz her mücadeleden başarıyla çıktık.
“Türkiye'nin bölgesel ve küresel bir güç olarak yükselen yıldızından rahatsız olanlar her seferinde daha sinsi, daha riyakar şekilde üzerimize geldiler.
“Başka hiçbir ülkeye uygulanmayan kriterler bize dayatıldı. Başka hiçbir ülkeden talep edilmeyen şartlar bizden istendi. Başka hiçbir ülkeye yönetilmeyen tehditler bize savruldu. Terör örgütlerinden darbecilere, finans lobilerinden tarihi hesaplaşmalara kadar her türlü araçla üzerimize yüklendiler. Hepsinin de üstesinden birer birer geldik."
"Maruz kaldığımız çok yönlü saldırılara rağmen ekonomimiz attığımız kararlı adımlarla 2019 yılının son çeyreğinde yeniden güçlü büyüme politikasına döndü. Tabi bu bizim için belki güçlü bir patikaydı ama şimdi biz bu patikayı inşallah caddeye dönüştüreceğiz. Onun adımlarını atıyoruz.
“2019 yılının son çeyreğinde ekonomimiz yüzde 6 oranında kayda değer bir büyüme kaydetti. Kur saldırılarının etkisiyle yüzde 24'e çıkan Merkez Bankası politika faizi yüzde 8,25 seviyesine indi. Aynı şekilde yüzde 35'lere çıkan piyasa faizleri yüzde 8 bandına kadar geriledi. Hamdolsun, daha da inşallah düşecek. Çünkü bütün arzumuz, isteğimiz bu ülkede yatırımcı çok daha rahat, güçlü bir şekilde yatırımlarını yapabilirsin."
“Dayatmaya çalıştıkları yüksek faizi kabul etmedik”
"Ekonomik yükseliş 2020 yılının ilk aylarında da devam etti. Yılın ilk çeyreğinde birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin aksine ülkemiz yüzde 4,5 gibi yüksek bir büyüme performansı sergiledi. G20 ülkeleri arasında en yüksek, OECD ülkeleri arasında ise ikinci en yüksek büyüme performansı kaydeden ülke olduk.
“2018 yılı Ağustos ayında yaşadığımız saldırılar sonrasında küresel finans sisteminin bize dayatmaya çalıştığı yüksek faiz yaklaşımını asla kabul etmedik. Bir taraftan kur üzerinden yapılan saldırılarla, bir taraftan kurun enflasyona olan etkisiyle ve diğer taraftan Türkiye üzerinden yüksek faizle haksız kazanç elde etmek isteyenlerle adeta boğuştuk, mücadele ettik.
“Bu verilen mücadele olmasaydı, iş insanımız ayakta kalabilir miydi? Eğer kur atakları ile tüm araçlarımızda mücadele etmeseydik enflasyonu yüzde 25'lerden bugünkü seviyesine bu kadar hızlı getirebilir miydik?
“Türkiye, ekonomide suni rüzgarlarla eğilip bükülebilecek ülke değil. Yaşadığımız her sıkıntıda ülkemizin gücü bir kez daha sınanıyor. Hamdolsun bu sınamaların hepsinde de alnımızın akıyla çıkıyoruz.
“Salgını en az hasarla atlatan ülkelerden olacağız”
"Ülkemiz, milyon kişi başına düşen koronavirüs vaka sayısında 73., milyon kişi başına düşen ölüm oranında 57. sıradadır. Bu dönem sona erdiğinde, Türkiye dünyada salgını en az hasarla atlatan ülkelerden biri olacaktır.
“Salgın sadece insan sağlığını ve hayatını tehdit etmiyor, aynı zamanda ciddi ekonomik sonuçlar da doğuruyor. Küresel ekonomi, son bir asırdaki en büyük kriziyle karşı karşıya kaldı.
“Salgın nedeniyle küresel tedarik zincirleri ve uluslararası ticaret aksadı, birçok tesiste üretim durdu ya da yavaşladı. 2020’nin ilk yarısında dünya genelinde büyük üretim kayıpları, işsizlik oranlarında yükseliş, tüketim alışkanlıklarında değişiklikler ortaya çıktı.
“IMF 2020 için daralma beklentisini yüzde 3'ten yüzde 4,9'a yükseltti, OECD ise bu yıl için daralma beklentisini yüzde 2,4'ten yüzde 7,6'ya güncelledi.” (EKN)