Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın tutuklu yargılandığı davanın 5'inci duruşması Sincan Cezaevi kampüsündeki Ankara 16'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Yüksekdağ savunmasında, "Görevim fikirlerimi beyan etmek, siyaset yapmak olduğu halde fikrimi açıklamak ve siyaset yapmaktan ötürü suçlanıyorum. Ben bugün kendim için değil ama Selahattin Demirtaş için tahliye istiyorum" ifadelerini kullandı.
Elçilik temsilcileri duruşmaya alınmadı
Avukatların, duruşmayı izlemek için Sincan'a gelen İsveç Büyükelçisi ile İngiltere ve Hollanda'dan gelen gazetecilerin duruşmaya alınması talebi 'akreditasyon olmadığı' gerekçesiyle reddedildi.
Avukatlar, dosyaya erişimin konusunda mahkemenin yarattığı zorlukların ortadan kaldırılması gerektiğini ve bu yöndeki taleplerini sundu.
Duruşma 6 Temmuz'a ertelendi
Ardından Figen Yüksekdağ, savunma yaptı.
Yüksekdağ'ın avukatları savunmaların ardından dokunulmazlıkların kaldırılmasında yapılan değişikliğin Anayasa'ya aykırı olduğu ve Anayasa'ya aykırılık iddiasının Anayasa Mahkemesi'ne taşınmasını ve dosyanın HDP cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu bulunduğu ana davayla birleştirilmesini talep etti.
TIKLAYIN - HDP'li Vekillere Tutuklama ve Gözaltıların Kronolojisi
Avukatları, Yüksekdağ'ın tahliyesini de istedi.
İddia makamı avukatların taleplerinin reddedilmesi ve Yüksekdağ'ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Avukatların taleplerini reddeden mahkeme heyeti, Yüksekdağ'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 6 Temmuz 2018'e erteledi.
"Bizlere karşı suç işleniyor"
Figen Yüksekdağ'ın tutuklu olduğu davanın duruşmasında yaptığı savunmadan:
"Değerli partimi, eş genel başkanımı değerli avukatları selamlıyorum.
"Bahse konu klasörlerin içeriğini göremediğim için iddianamenin birleştirilip birleştirilmediğini göremiyorum. Dosyanın geneli fezlekelerin ayrıntısını göremedim.
"Bundan sonraki süreçte tek tek fezlekelerin içeriğine dair kapsamlı bir savunma yapmayı öngörüyordum. Ama şu an bu şansa sahip değilim. Davanın gidişatı ve usulü hakkında değerlendirmeler yapacağım.
"Bugün yanılmıyorsam devam eden davamın 5. duruşması. 1,5 yıldır tutuklu yargılanıyorum.
"Vekilliğim düşürüldü ve kesilmiş hapis cezaları devriye konuldu bu benimle sınırlı bir yaklaşım değil. Partimden tutuklanan 5 bine yakın arkadaşım aynı manzarayı yaşıyor ben hala somut bir suç isnadı olmaksızın tutuklu yargılanmaya devam ediyorum.
"Bir siyasetçi olarak görevimi yapmaktan alıkonuluyorum. Bizler suç işlediğimiz isnadı ile başka bir hak ihlali ile karşı karşıya kalıyoruz, bizlere karşı suç işleniyor.
"Türkiye kritik bir aşamaya geldi, bir baskın seçim kararı alındı. Ülkemiz çok hayati bir dönemden geçiyor iktidar ehliyetini eline almış olanlar bir beka sorunundan bahsediyor ya bu demokratik siyasetin varlığı seviyesinde yaşanıyor.
"Bizler bu kritik süreçte görevimizi yapmaktan alıkonuluyoruz.
"Bizden korkuyorsunuz biliyoruz"
"...Bugün 1,5 yıldır hapishanede olan değerli yoldaşlarımızdan birisi cumhurbaşkanı adayımız. Demirtaş yine siyasetin merkezindedir, bu halkın temsilcisidir. Bizimle korktuğunuz o gerçek arasına sadece bir duvar çekeceksiniz, başka bir şey yapamayacaksınız. Bizden korkuyorsunuz biliyoruz.
"Bir bakmışsınız Demirtaş cumhurbaşkanı olacak
"Biz yine esaret altında tutulamayacağız. Biz her zaman görev bilinci ile hareket ettik. Görev görevdir. Halk verdi halk alır.
"Bu yıkıcı iktidar bizleri hapsedebileceğini düşünüyorsa, tasfiye edebileceğini düşünüyorsa bizim görevimiz bunun aksini ispat etmektir. Bunu yaptık. 5,5 yıl geçse de başaramayacaksınız.
"Tasfiye etmeye çalıştığınız Demirtaş cumhurbaşkanı adayı olacak, bir bakmışsınız 2. tura çıkacak, bir bakmışsınız kabusunuz gerçek olmuş cumhurbaşkanı olacak.
"Bu sesi kısamazsınız"
"...Tüm arkadaşlarımız sizin karşınızda gerçeği haykırmaya devam edecek. Biz gerçeğin aynasıyız. İster duruşma salonundan olsun ister seçim meydanlarında ister hapishanelerde olsun.
"Bizim sesimiz Amed'de, Mardin'de, Van'da, İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da yankılanıyor. Bu sesi kısamazsınız. Bu sesi kısamazsınız. Bir kişinin sesini kısabilirsiniz ama milyonların sesini kısamazsınız. Milyonlar Demirtaş kılığında yine karşınızda.
"Bu siyasi iktidar kamu düzeni ile oynamaktan yargıya müdahale etmekten vazgeçmeli. Asıl kendi gerçeği ile yüzleşip bu gerçekten özeleştirel sonuçlar çıkarmalı, ülkemiz için ortak çıkar ne ise onu yapmalı.
"Tutuklanırsak çökeriz zannediyorlardı"
",,,Biz hiçbir zaman umudumuzu kaybetmedik, masaları devirmedik.
"Biz en kötü zamanlarda bile umudumuzu kaybetmedik. Benim içeride olmamın bir külfeti yok üzerimde. Onlar tutuklanırsak çökeriz zannediyorlardı ama çökmedik, dimdik ayaktayız. Biz kendi gövdemizi taşımıyoruz, biz bu halkın iradesini taşıyoruz. Ama bu siyasi iktidar öfke, kibir ve cezalandırma saplantısından vazgeçmeli.
"Bu saplantının ülkeyi ne hale getirdiği ortada. Dış politikada olur olmaz yollara sapıp Türkiye'yi çok ciddi çatışmalarla karşı karşıya getirmeye sürükledi. İçeride kadınlarla gençlerle kavgalı, o parti ile bu parti ile kavgalı. Kendisinden olmayanlara her türlü kötü kelimeyi alt alta diziyor. Bunun ömrü tükeniştir.
"Kendim için değil Demirtaş için tahliye istiyorum"
"...Seçim sürecini yöneten YSK başta olmak üzere Demirtaş'ın ve bizlerin yargılandığı mahkemeler; ben bugün kendim için tahliye istemiyorum ama Demirtaş için tahliye istiyorum. Demirtaş'ın özgür bir seçim çalışması yapması gerekir.
"Demirtaş da bunu kendisi için istemez. Halka borcu gereği, sorumluluğu gereği çıkıp özgür şartlarda seçim çalışması yürütmelidir. 80 milyon Türkiye yoldaşına, 50 milyon seçmene hakarettir bu.
"Ben onu tahliye etmeyeceğim, özgür seçim çalışması yürütmesin" diyeceksiniz. Bu tanımlanamaz bir durumdur. Bu seçim sürecinde yargılamalar sürecindeki haksızlık ve adaletsizliklerin demokratik bir halk müdahalesi ile düzeltebilmesinin olanakları vardır. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
"Başımızı eğecek şeylerden yargılanmıyoruz"
"...Her seçim bizim için Türkiye'nin daha çok kazanabilmesi için bir fırsattır. Seçime 1 ay kala en son olması gereken şey seçmenin tercihi olan, yurttaşın seçimi olan siyasetçilerin mahkeme salonlarında yargılanmasıdır.
"Sadece siyasetçilerin değil akademisyenlerin, gazetecilerin, söz söyleme hakkını kullanan hiçbir insanın hapsedilmemesi gerekir.
"Ben umudumu koruyorum, halklarımıza güvenimi koruyorum. HDP'nin programına inanıyorum.
"Bu zamana kadar yargılandığımız hiçbir şey başımızı yere eğecek şeyler değildir. Sorulan sorular karşısında "acaba" demedik, o kadar sözlerimize inanıyorduk. Bugün de bu güvenle konuşuyoruz. Bundan sonra da bu umut ve güvenle hareket edeceğiz.
"Topluma karşı suç işleniyor"
"Bu davanın usulden de esastan da iler tutar yanı olmadığını ifade ediyorum.
"Ben görevimi yaptığım için yargılanamam. Bir savcı benim sözlerimi kriminalize etmek gibi bir hakka sahip değildir.
"Ben aynı zamanda toplumun kolektif haklarını temsil eden bir bireyim. Topluma karşı bir suç işleniyor. Umuyorum ki bu yanlışlıktan dönülür". (PT)
Figen Yüksekdağ'ın savunmasının tam metni için tıklayın.