Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı davanın 10. duruşması bugün Sincan Cezaevi kampüsündeki Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
4 Kasım 2016’dan beri Kocaeli F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Yüksekdağ duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Mahkeme, Yüksekdağ'ın tutukluluğunun devamına karar verdi.
Mahkeme: Davayı artık bitirmek istiyorum
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, duruşmada yaşananları aktardı. EHB’nin verdiği bilgiye göre, mahkeme başkanı, “Davayı artık bitirmek istiyorum, bu nedenle savunmanızı bugün bitirmeniz gerekiyor” ihtarıyla duruşmaya başladı.
Yüksekdağ ise “Ben burada diğer arkadaşlarım gibi siyaset yaptığım için, söz söylediğim için yani görevimi yaptığım için yargılanıyorum. Dava siyasi ve bende tabii ki siyasi açıklamalarda bulunuyorum. Bunları davayı uzatmak olarak göremezsiniz” diye yanıt verdi.
“Üzerinizde siyasi baskı olduğunun farkındayım. Fakat bugünler de geçecek ve tüm baskılara rağmen bugünlerde de doğruyu savunanlar olmalıdır. Bunlardan biri de siz olabilirsiniz, olmalısınız.
8 Mart fezlekesiyle ilgili konuştu
Figen Yüksekdağ Diyarbakır’da yapılan 8 Mart mitinginde yaptığı konuşması nedeniyle hazırlanan fezlekeye ilişkin şu beyanda bulundu:
“Ülkemizde kadınlar her gün erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor, katlediliyor. Kadınların yaşam alanları sürekli olarak sınırlandırılıyor, gece/gündüz fark etmeden özgürce sokaklarda dolaşamıyor. Her gün daha fazla artan erkek şiddeti, bugün iktidar tarafından kadınları baskı altına almanın aracı olarak kullanılıyor.
”Şiddet faili erkekler yargı eliyle de korunuyor. Erkekler mahkemelere ön kapıdan giriyor, ceza alsa bile arka kapıdan salıveriliyor.”
“Kadınlar korkmadı, yılmadı, yürüdü”
”Kadınlara yönelik şiddet, biz siyasetçilere karşı başka bir biçimiyle de yönelmiştir. Kadınların siyaset yapma hakkı, iktidarın en çok saldırdığı, yok etmeye çalıştığı alan oldu. Yüzlerce siyasetçi kadın tutuklandı, yüzlercesine siyaset yasağı getirildi.”
”Her yıl düzenlenen Taksim’deki kadın yürüyüşüne, bu yıl siyasi iktidar, biber gazlarıyla, plastik mermilerle saldırttı. Buna rağmen kadınlar korkmadı, yılmadı ve bu yürüyüşü tamamladı. Siyasi iktidar bir kez daha göstermiştir ki, kadın düşmanıdır, bu ülkeye ve halklarımıza düşmandır.”
“Çözüm sürecinde savaş, ölüm, kriz yoktu”
”Diyarbakır’daki 8 Mart mitinginde yaptığım konuşmamda, kadın siyasetçi olarak sözümü ve çözüm yollarını ifade ettim. Tecrit politikasını eleştirdim.
“Geçen üç yıl haklılığımızı ortaya koymuştur. Bu süreçte gerçekleşen darbe ve krizler bu politikanın sonucudur.
“Çözüm sürecinde savaş, ölüm yoktu, ekonomik kriz yoktu. Müzakerelerin bitirilmesi ve tecrit politikası yeniden ölümleri getirdi.
“Bugün Türkiye’nin bütün hapishanelerinde Öcalan’a tecridin kaldırılması, diyaloğun ve barışın önünün açılması için açlık grevleri sürüyor.”
“8 Mart mitingindeki konuşmamda suç yoktur”
”Yaptığım konuşmanın yapıldığı dönemi hatırlar mısınız bilmiyorum ama bizim unutmamız mümkün değil. Bu kadar derin acılar yaşayan halkın taleplerini yeterince dile getirememişsem, en iyi şekilde dile getirmemişsem benim tek suçum budur.
”Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği şehirlerde yaşanan yıkım ve ölümlerin hesabını yeterince soramamışsam, suçlarını iktidarın yüzüne yeterince vuramamışsam benim tek suçum budur. 8 Mart mitinginde yaptığım konuşmada suç yoktur.”
“Ne söylemişsem bugün yine aynısını söylüyorum”
”Benim o konuşmayı yapmamdan bir hafta önce Taybet Ana öldürülmüştü. Cenazesi 7 gün yerde bekletildi. Cizre’de insanlar Meclis’ canlı bağlandı oradan çıkmak istediklerini söylediler, çok kısa bir süre sonra diri diri yakıldılar bodrumlarda.
”Cizre’de Sur’da hiçbir insanın hele de kadınların asla kabul edemeyeceği ahlaksızlıklar yaşandı. Öldürülen kadınların çıplak fotoğraflarını yayınladılar. Ben bu ahlaksızlıklarla ilgili mitingdeki konuşmamda ne söylemişsem bugün yine aynısını söylüyorum.”
”Özyönetim sürecinde kadınlar yaşamı için direnmiştir. Kendi özünü savunmak için o topraklarda direniş sergilemiştir. Diyarbakır’daki 8 Mart mitinginde işte bu direnişi selamlamıştım, bugün bir kez daha selamlıyorum.”
“Bu suça ortak olmamayı başarabiliriz”
Yüksekdağ beyanına, verilen aranın ardından şöyle devam etti:
”Siyasi iktidar herkesi terörist olarak ilan ediyor. Kürtlere düşman, kadınlara düşman... Şu an siyasi olarak bunları engelleyemiyor olabiliriz ama nerede olursak olalım, ister siyasetçi olun, ister yargı mensubu, bu suça ortak olmamayı başarabiliriz.
”Bu ülkeyi yönetenler, en kötüyü yapma konusunda şampiyonlar, kendi rekorlarını kırıyorlar. Biz onların ne kadar kötü olduklarını, ne kadar saldırgan olduklarını biliyoruz ama kim korkar onlardan.”
“31 Mart’ta geleceklerini savunmaya çağırıyorum”
“Bu ülkenin düşmanı Kürtler, sosyalistler, muhalifler, kadınlar değil, ülkeyi zapturapt altına almış olan iktidardır. Ama halklarımıza güveniyorum, bir kez daha 31 Mart’ta bu iktidara cevap verecektir.”
”Halklarımızın bir kez daha HDP etrafında kenetleneceğine inanıyorum. Bugüne kadar bütün engellemelere rağmen sandıklara gitmeyi başardılar, bir kez daha 31 Mart’ta ve sonrasında kendi hakları ve geleceklerini savunmaya çağırıyorum.”
Avukatların da beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme Figen Yüksekdağ’ın tutukluluğunun devamına hükmetti. Bir sonraki duruşma, 19 Nisan 2019, saat 10.00’da görülecek.
Ne olmuştu?
4 Kasım 2016’da HDP’den sekiz diğer milletvekiliyle gözaltına alındı ve aynı gün tutuklandı.
21 Şubat 2017’de milletvekilliği Meclis tarafından düşürüldü. 9 Mart 2017’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil Bürosu, Yüksekdağ’ın parti üyeliği ve görev kaydına ilişkin bilgilerin Yargıtay’ın sicil kayıtlarından düşürüldüğünü açıkladı.
TIKLAYIN - Figen Yüksekdağ Kimdir?
(AS)