“6-8 Ekim’de yaptığım çağrının yüzüme okunmasını istiyorum, ben bulamadım çünkü”
Demirtaş, “Şimdi ben savunmama başlamadan önce, bu 17 bin 772 sayfa ek deliller içerisinde, Selahattin Demirtaş olarak benim 6-8 Ekim’de yaptığım çağrının yüzüme okunmasını istiyorum” dedi. “Savunmama öyle başlayayım. Ben bulamadım çünkü. HDP Genel Merkezi’nin sosyal medya hesabından yaptığı çağrıdan bahsetmiyorum. Savcı, Demirtaş çağrı yaptı diye iki tane gazete kupürünü dosyaya koymuş olduğuna göre, bu konuda benim çağrımla ilgili delile ulaşmıştır mutlaka. Çağrım nerede, çağrımın yüzüme okunmasıyla savunmama başlayayım.”
“Kobane protestoları çağrı yapıldığında 25 gündür sürüyordu”
Söz konusu çağrının 6 Ekim 2014’deki HDP MYK toplantısı sonrasında HDP’nin Twitter hesabından saat 20.00-21.00 sularında yapıldığını vurgulayan Demirtaş, Kobane için dayanışma gösterilerinin çağrıdan çok önce başladığına ve çağrı sonrasındaki 24 saat boyunca da gösterilerde şiddet yaşanmadığına dikkat çekti:
“O saatte Türkiye’de, daha doğrusu 25 gündür Türkiye’nin her yerinde devam eden protestolar vardı. Zaman zaman gerilimler oluyordu, ama hiçbir şiddet eylemi yoktu. Yakma, yıkma, öldürme, yaralama hiçbir şey yoktu.”
6 Ekim akşam saatlerinde Adıyaman, Batman, Diyarbakır Bismil, İstanbul Avcılar, Beşiktaş, Kartal, Kocamustafapaşa, Sarıgazi, Zeytinburnu, Eskişehir ve Van’da yapılan Kobane gösterilerine ilişkin medyada çıkan haberleri paylaşan Demirtaş, bu eylemlerde bir şiddet olayı yaşanmadığının altını çizdi.
7 Ekim’de gösteriler azalırken yaşanan iki olay
6 Ekim akşamı ve gecesi yapılan yürüyüşlerden sonra 7 Ekim öğle saatlerinde gösterilerin azaldığını belirten Demirtaş, “Sabah öyle çok yoğun bir gösteri falan olmadı. Küçük gösteriler oldu, 7 Ekim günü” dedi.
Demirtaş, bu seyri değiştiren iki olaydan birinin Muş Varto’da bir kişinin polisin açtığı ateşle hayatını kaybetmesi olduğunu, diğerinin ise aynı gün saat 14:00 sularında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Antep’de yaptığı konuşma olduğunu söyledi:
“7 Ekim günü, Muş Varto ilçesinde öğlen saatlerinde, 14:30 gibi, bir haber basına düştü; ‘Bir kişi, polisin açtığı ateş sonucunda hayatını yitirdi.’ 25 yaşında, Hakan Buksur. Kobani olaylarının ilk şiddet eylemidir. Katledildi… Biz açıklama yapmışız, aradan neredeyse bir güne yakın bir zaman geçmiş, hiçbir şiddet olayı yok. Gösteriler de durulmuş neredeyse. Fakat bakın aynı saatte, biri daha açıklama yapıyor. Ayın 7’si, yine 14 suları. Gaziantep’te, mülteci kampında konuşma yapıyor. Diyor ki ‘Kobani düştü düşecek.’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.”
“Altındaki provokasyonları anlatmak için bunları söylüyorum. Cumhurbaşkanı bunları istedi falan da demiyorum” diyen Demirtaş, “Yanlış anlaşılmasın, öyle savcının yaptığı gibi, savcı benim üstüme atsın, ben de onun üstüne atayım değil. Ama ortada bir toplumsal infial varsa onu yaratan bu açıklamadır. Bizim açıklamamız değildir” dedi.
“15 Temmuz’da parlamentoyu bombalayan, Varto’da genci mi öldürmeyecek?”
7 Ekim’de Muş Varto’da 25 yaşındaki genci öldüren kişinin hâlâ tespit edilemediğini belirten Demirtaş, “Hani diyorlardı ya ‘güvenlik görevlileri sivil mi öldürür?’ Öldürür, öldürmez 15 Temmuz’da gördük” dedi. “Kimdirler bunlar, gördük. Parlamentoyu bombaladılar, Kızılay’ı bombaladılar, köprüyü bombaladılar. Bu insanlar Varto’da HDP’li 25 yaşında bir genci mi öldürmeyecek?”
6-8 Ekim olayları sırasında Van’da araçları ateşin içine iten bir polis panzerinin görüntüleri olduğunu ve bu görüntülerin mahkemede izlenmesini istediğini belirten Demirtaş, 7 Ekim öğleden sonra provokasyonların farkına vardıklarını ve İçişleri Bakanı ile koordinasyon halinde, bütün şiddet eylemlerini durduracak, provokasyonları durduracak tedbirleri almaya çalıştıklarını söyledi.
“Efkan Ala, ‘Bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var’ dedi”
“İçişleri Balanı Efkan Ala gelsin, şurada anlatsın. Kendisi dürüst bir insandır tanıdığım kadarıyla, herhalde hiçbirini inkâr etmez” diyen Demirtaş, Ankara milletvekili Sırı Süreyya Önder aracılığı ile görüştükleri Efkan Ala’nın, “Bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var” dediğini belirtti.
“Suçlama kampanyası 11 Ekim’de başladı”
Olayların sonrasında üç gün boyunca kendilerine bir suçlama yöneltilmediğini, 11 Ekim’de ise sistematik bir suçlama kampanyasının başlatıldığını söyleyen Demirtaş, bunun 48 gün sürdüğünü belirtti:
“Ayın 8’inde bizi suçlayan yok, çünkü gece gündüz temastayız. 9’unda bizi suçlayan yok. Bırakın suçlamayı, beraber hareket ediyoruz. İmralı’dan not getiriyoruz, birlikte okuyoruz, koordine ediyoruz, şiddeti durdurmaya çalışıyoruz, suçlayan yok. Ayın 10’u oluyor suçlayan yok. Ayın 11’inde pattadanak bir açıklama yapılıyor: ‘Demirtaş’ın açıklamasıyla sokağa dökülen halk 54 kişiyi katletti. Katil Demirtaş…’ … Tam 48 gün sürdü, 48 gün. Hepsi arşivdedir burada. 48 gün, 763 tane makale benim ismimle yazıldı, ‘Katil Demirtaş…’ Sabah, Yeni Şafak, Takvim, Akşam, bilmem ne. ‘Katil Demirtaş.’ ‘Demirtaş’ın çağrısıyla sokağa çıkanlar…’ ‘Demirtaş Yasin Börü’nün katili…’ … Hiç kimse de çıkıp ‘Ya arkadaşım Demirtaş’ın çağrısı nerede?’ demedi. ‘Demirtaş’ın yaptığı çağrıyla, Demirtaş’ın yaptığı çağrıyla...’ Bakın HDP MYK’nın tweet’iyle bile demiyorlar artık. ‘Demirtaş’ın çağrısıyla’; o yüzden size soruyorum, dosyanızda var mı Demirtaş’ın yaptığı çağrı? Sokağa çağırdı, ‘Çıkın birbirinizi asın, kesin’ dedi. Dedi ya dedi, sokağa çağırdı…”
“Büyük bir asparagas”
6-8 Ekim olaylarının kendi çağrısı üzerine yaşandığı iddiasının “büyük bir asparagas” olduğunu belirten Demirtaş, hayatını kaybedenlerin yüzde 90’ının HDP'li olduğuna da dikkat çekti:
“Böyle bir şey yok. ’6-8 Ekim: HDP, Demirtaş’ büyük bir asparagastır, yalandır, illüzyondur. Ortada olan gerçek şudur; katledilmiş, vahşice ve sinsice katledilmiş 52 insanımız var, yüzlerce yaralı var, yakılmış yıkılmış işyerleri, evler var. Bunların yüzde 90’ı HDP’lidir. Yani doğrudan HDP’li kitle hedeflenmiştir. HÜDAPAR’lılar da provokasyon için vahşice katledilmiştir. Olayların en yakıcı kısmı budur. Bu gerçektir. Provokasyon olduğu gerçektir. Ama geri kalan her şey illüzyondur, sahtedir. AKP eliyle, talimatıyla medya aracılığıyla yaratılmış bir algıdan ibarettir.” (ŞA)