Parmak izi, insanların en kişisel özelliklerinden biri. Ancak bir süredir birçok kurum, işlemlerini parmak izi ya da avuç içi taramayla yapar hale geldi.
Spor salonlarına girişlerin bile "parmak izi" alınarak yapılmaya başlanmasıyla, "kişisel verilerin korunması" bir kez daha gündeme geldi.
Şikâyetler üzerine Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), üyeleri, parmak izi ve avuç içi taramayla giriş yapan spor salonlarını bu uygulamayı hemen durdurması konusunda uyardı. Bu uygulamanın spor salonlarından kaldırılması beklenirken, kararın diğer kurumlar için de emsal teşkil edeceği düşünülüyor.
KVKK: Saklanan veriler ivedilikle yok edilmeli
Spor salonlarındaki uygulamanın durdurulması gerektiğini belirten KVKK kararında özetle şunlara yer veriliyor:
"Spor kulübünde giriş-çıkış kontrolü alternatif yollarla sağlanabilirken kişilerin biyometrik veri niteliğindeki avuç içi izinin alınması, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'ndaki "İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma" ilkesiyle bağdaşmıyor.
Üye bilgilerinin üçüncü kişilerce görülmesini önleyecek gerekli teknik ve idari tedbirler alınmadığı kanaatine varıldı.
Giriş kontrolleri biyometrik verileri işlemenin haricinde alternatif yollarla sağlanmalı, biyometrik veriyle giriş-çıkış yapılması ve biyometrik veri işleme ivedilikle durdurulmalı. Bugüne kadar saklananlar ivedilikle yok edilmeli."
Keskin: Veriler silinebilir mi, emin değilim
Kişisel veri olan parmak izi uygulamasına iş yerinde, hastanede, spor salonlarında maruz kalanlar tedirginliklerini dile getiriyor.
Özge Keskin, iş yerine ve spor salonuna girerken parmak izi vermek zorunda kaldığını belirterek şunları söylüyor:
“Tedirginim. İş yerimize de parmak iziyle giriyoruz. Ancak yakında kaldırılacak. Spor salonunda bile parmak izi alınıyor ve giriş öyle yapılıyor. Herkes verdiği için ben de karşı çıkmadım. Parmak izim kopyalanıp bir suç mahalline bırakılabilir mi, diye endişeleniyorum. Veriler hiçbir iz bırakılmadan silinebilir mi, emin değilim. Parmak izlerinin bir havuzda depolandığını düşünüyorum.”
Duman: Zorunlu olması çağ dışı
Bazı şirketlerde de çalışanların takibi biyolojik verilerle yapılıyor. İş yerine giriş-çıkışı parmak iziyle yapmak zorunda kalan Zeynep Duman, uygulamayı çağdışı bulduğunu söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“İşlem bizde zorunluluk olarak adlandırılıyor. Hatta uygulanmazsa cezası var. Bize uygulamanın işe gelip gelmediğimizi kontrol edebilmek için yapıldığı söylendi ancak bunun kart sistemi gibi başka yolları da bulunuyor.
Zorunluluk olması gerçekten çağdışı ve robot havası veriyor bana. Kendimi çok rahatsız hissediyorum."
Tulgar: Hastade acı içinde bekledim
Uygulamanın olumsuz etkisi kendini en çok sağlık merkezlerinde gösteriyor. Hâlâ kimi hastaneler tarafından kullanılan uygulama, zaten stresli olan hastaları daha da zora sokuyor. Acil bir durum nedeniyle hastaneye giden Ahmet Tulgar, ciddi ağrılar yaşarken avuç içi taraması yapılmasının ona nasıl kötü hissettirdiğini şu sözlerle anlatıyor:
“Ciddi bir rahatsızlık yaşadığım için hastaneye gittim. Bir an evvel tıbbi müdahale almayı bekliyordum. Ancak avuç içimi bir türlü yerleştiremediğimden sistem algılamadı ve ben acı içinde beklemek zorunda kaldım. Her gittiğim katta durum yenilendi ve karşı çıkmama rağmen başka türlü işlem yapamayacaklarını söylediler. Paniğe kapıldım.”
Aslan: Üst düzey yöneticiye gerekmiyor
Uygulamaya maruz kalanlarla birlikte bunun denetimini sağlayanları da unutmamak gerek. Bir kurumda insan kaynakları müdürü olarak Evren Aslan, işe ilk başlanılırken yazılı izinle parmak izinin alındığını anlatarak, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“İşe başlarken herkesten tek tek imza alıyoruz, sözleşmemizde bu var. Bu uygulamanın ne için gerektiğini açıklıyoruz. Şimdiye kadar itiraz eden olmadı. Aslında onların yararına bu, mesela bir şey olsa ‘O gün işe gittim’ deme hakları oluyor ve maaşlarını tam alıyorlar. Ama ben parmak okutmuyorum, okuttuğumda kendimi koyun gibi hissediyorum. Üst düzey yöneticilerin parmak iziyle girip çıkmasına gerek olmuyor.”
Avukat Güneli: Verilerin silinmesi gerekiyor
Avukat Nihan Güneli ise e kişilerin bilgilendirilmeden, aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmeden, açık rızası olmadan biyometrik verilerinin alınmasının yasal olmadığını ifade ederek, şunları anlatıyor:
“Bu bir biyometrik veri işleme faaliyeti ve bunlar özel nitelikli kişisel veri. Bu veriler ancak belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesiyle işlenebilir ve bu konuda en önemli ilke, ölçülülük. Kişisel veriler kullanılması gereken yerlerde gerektiği kadar kullanılmalı ve spor salonları için böyle bir mecburiyet söz konusu değil.
Açık rızanın bulunması halinde, gerekli teknik ve idari tedbirlerin alınmasıyla ve ölçülülük prensibi de gözetilerek özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi söz konusu olabilir. Karara göre, bu verilerin silinmesi gerekiyor, buna devam eden işletmeler idari para cezası ve tazminat ödemek zorunda kalabilir."
Ne olmuştu?
'Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi' Sosyal Güvenlik Kurumu'nca zorunlu hale getirildikten sonra 1 Aralık 2013'ten sonra özel hastanelerde kullanılmaya başlandı. Türk Tabipler Birliği (TTB), uygulama başlayınca, "Biyometrik veriler, kişilik hakları kapsamında korunuyor. Anayasa'nın 20. maddesiyle güvence altına alınıyor. Biyometrik verilerini paylaşmak istemeyen kişinin sağlık hizmetine erişiminin engellenmesi hukuka aykırıdır" açıklamasını yapmıştı. (DA/DB)