*Bu haber, Atölye BİA İletişim Platformu atolyebia.org'da yayınlandı.
Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesi, bu yıl parmak izi ile yoklama uygulamasına başladı. Ancak öğrenciler kişisel verilerinin güvenliği konusunda endişeli. Öğrencilerin yanı sıra akademisyenler ve hukukçular da parmak izi uygulamasının hukuka aykırı olduğunu söylüyor.
YÖK'ün verilerine göre Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıtlı 1005 öğrenci var. Parmak izi ile yoklama alma uygulaması sadece Hukuk Fakültesi'nde yapılıyor.
Öğrencilerin bianet’e verdiği bilgiye göre parmak iziyle yoklama uygulaması için duyuru sınıflarda yapılırken, parmak izinin sisteme tanımlanması için son tarih üniversitenin internet sitesinden yayımlandı. Öğrenciler bu noktada uygulamaya ilişkin yeterince bilgilendirilmediklerini söylüyor. bianet’in ulaştığı öğrencilerin bir kısmı rıza metni imzalayıp parmak izini sisteme kaydettirse de bir kısmı uygulamaya dahil olmadı. Her iki tarafın da tek bir kaygısı var: Veri güvenliği.
Uygulamanın gerekçesi açıklanmadı
Rıza metnini imzalamayan ve parmak izini sisteme okutmayan Hukuk Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi Eslem, öğrencilere uygulamanın gerekçesinin açıklanmadığını ve verilerin korunacağına dair bir garanti verilmediğini söylüyor. Eslem, “Parmak izi cihazı geldiği için yoklama almak zorunda kaldığını belirten hocalar var. Şu an parmak izini okutmayan öğrenciler için bazı hocalar imza kâğıdı dağıtıyor. Ancak bu kalıcı bir çözüm değil” diyor.
Gerçek adını vermek istemeyen Eslem, bazı akademisyenlerin parmak izi vermeyen öğrencilerin yoklamasını tek tek isimlerini okuyarak aldığını aktarıyor. Bunun akademisyenlerin öğrencilere “şüpheci” yaklaşmasının bir sonucu olduğunu söyleyen Eslem, “Parmak izi vermeyenlerin üzerinde farklı bir otorite uyguluyorlar” diyor.
Üçüncü sınıf öğrencisi Sena ise parmak izini okutmayan öğrencilerin yok yazılacağı söylendiği için bilgilerini kaydettirmek zorunda kaldığını anlatıyor: “Parmak izini gönüllü verdiğimize dair belge imzaladık ama yine de güvenli olduğunu düşünmüyorum.”
“Dikkate almadan derslere devam ediyoruz”
Hukuk Fakültesi'nden adını vermek istemeyen bir akademisyen, bu uygulamanın gerekçesinin üniversite yönetimi tarafından yüzde 70 devam zorunluluğuna öğrencilerin uymasını sağlamak olduğunu söylüyor.
Ancak bu gerekçeye rağmen öğrenciler gibi o da veri güvenliği konusunda kaygılarını ifade ediyor.
Uygulamayı dikkate almadan dersleri yürüttüğünü söyleyen akademisyen, “Parmak izi yoklamanın eğitim-öğretim kalitesine olumlu yansıyacak bir uygulama olmadığını düşünüyorum. Ben dahil birçok hoca bu uygulamayı, devam meselesini dikkate almadan dersleri yürütmeye devam ediyoruz. Hukuk fakültesindeyiz ve kişisel bir veri olarak kabul edilen parmak izinin hangi koşullarda saklandığı ya da güvenilir bir şekilde saklanıp saklanmadığı belli değil” diyor.
“Öncelikle alternatif yollar ile sağlanabilmeli”
Uygulamanın hukuki boyutunu değerlendiren bilişim hukukçusu avukat Gökhan Ahi, parmak izinin Kişisel Verileri Koruma Kanunu'na (KVKK) göre “özel nitelikli veri” olarak sınıflandırıldığını söylüyor.
Bu tür bir uygulama için meşru ve yasal bir gerekçe olması gerektiğini vurgulayan Ahi, “Özel nitelikli kişisel veri niteliği olan biyometrik verinin işlenmesi ancak açık rızanın bulunması veya kanunlarda açıkça öngörülmesi halinde mümkün. Biyometrik yöntemlerin kullanılması için meşru ve yasal bir amacın varlığı aranır ve bunun öncelikle alternatif yollar ile sağlanabilmesi, son olarak da tüm idari, hukuki ve teknik tedbirlerin de alınmış olması istenir” diyor.
AİHM: Aşırı bir müdahale
Hukukçular aynı zamanda biyometrik verinin toplanması ve kullanılmasına karşı Türkiye’de ve dünyada verilmiş yargı kararlarının olduğunu söylüyor.
Danıştay’ın 2014'teki bir kararını hatırlatan Alternatif Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Çayır, biyometrik veri toplamanın hukuka aykırı olduğunu vurguluyor. Kararda, parmak izi gibi biyometrik yöntemlerin özel hayatın gizliliği ilkesi kapsamında bulunduğunu ve toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin olmadığını vurgulayarak hukuka aykırı bir işlem olarak değerlendirildiğini söylüyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de bu konuya ilişkin bir kararının olduğunu aktaran Çayır, “4 Aralık 2008 tarihli S. ve Marper / Birleşik Krallık kararında parmak izi profillerinin saklanmasının başvurucuların özel yaşamının gizliliği hakkına yönelik orantısız, aşırı bir müdahale olduğu ve demokratik bir toplumda gerekli bir müdahale olarak kabul edilemeyeceğini vurgulayarak uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesini ihlal ettiğine hükmetti” diyor.
Görüşlerini almak için aradığımız Gaziantep Üniversitesi yetkilileri haberin yayınlandığı tarihe kadar sorularımıza yanıt vermedi.
(BÇ/SO/NÖ)