Haberin Kürtçesi için tıklayın
Kendilerini “mahallerinin belalı çocukları” olarak tanıtan bir grup hofomobik faşist erkek, Kadıköy Yeldeğirmeni Mahallesi’nde yaşayan LGBTİ+’lara 21 Temmuz’da saldırmaya çalıştı.
Akşam 21.00’da evlerine doğru ilerleyen 4 lubunyayı tehdit eden bir erkek, bir binanın su borusunu yerinden çıkararak saldırdı. Ayrıca, lubunyaları darp etti.
Saldırıya karşı 22 Temmuz’da mahallede açıklama yapmak isteyen Yeldeğirmeni sakini lubunyalar polis ablukası ile karşı karşıya kaldı.
Polislerin arkasında konuşlanan çete üyeleri lubunyalara karşı tehdit ve hakaretlerine devam etti.
Saldırı ve tehditlere yönelik açıklama yapan lubunyalar “Mücadelemiz çetelerin de, iktidarlarının da üstüne çıkacak, özgürleşeceğiz” dedi.
“Yardıma gelen esnafı da, salgırganlara katılanları da tanıyoruz”
Basına açıklama gönderen lubunyalar şunları belirtti:
"Kadıköy Yel değirmeni’nde 21 Temmuz saat akşam 9da, dört lubunya evlerimize doğru ilerlerken, tanımadığımız bir erkeğin gözlerini dikerek bize yöneldiğini gördük. Kişi, kısa süre sonra bizim beraber yürüdüğümüz kaldırıma geçip, üzerimize doğru bir hamle yaptı.
"Bir arkadaşımızın ona neye baktığını sorması üzerine saldırgan üzerimize yürüyüp, bizim varlığımıza açtıkları savaşı; ettiği küfürlerle ve bütün mahalleye duyurduğu tehditlerle açıkça gösterdi. "İbnelerin hepsini yok edeceğim" ettiği tehditlerden yalnızca bazıları oldu.
"Hemen ardından bir binanın su gider borusunu kopartıp bizlere onunla vurmaya kalkıştı. Kıvrak bir şekilde elindeki boruyu ondan almamıza rağmen etraftan gelen sözde mahalle arkadaşları sayıca üstünlük kurup, dört bir yandan bizlere saldırmaya, yumruklamaya, tekmelemeye başladılar.
"Kavgayı ayırmaya gelen esnaf ve mahalleliden; saldırganları ve yaptıklarını "mahallenin belalı çocukları" olmaları gibi sebeplerle aklamaya çalışanlar oldu. Hedeftekiler LGBTİ+ olunca soğukkanlılıkla, kılını dahi kıpırdatmadan izleyen, gözünün önündeki acıyı gözardı etmeye çalışan, insanlıktan nasibini almamış esnafları ve mahalleliyi gördük. Yardımımıza koşan esnaflar oldu; onları da, saldırganların yanına katıp bizlere vuran mahallelileri biliyoruz. Kalplerindeki nefrete, gözlerinde boşu boşuna yanan öfkeye aşinayız.
"Olayların ardından mahalledeki sokaklara, bizleri tek yakalamak için saklanan bu çete üyelerine karşı çözümümüz birlik olmaktı. Bu çözüm, görüyoruz ki altından geçtiğimiz kara bulutların içinden bizi kurtarabilecek yegane varoluştur.
"Bu mahlukların, bunların mensup olduğu çetelerin ve üç maymunu oynayan mahallelinin nereden destek aldığı çok açık. İktidarın, yaşam alanlarımıza Esay Eryaman'da, Bayram sokakta ve Türkiye'nin her yerinde nasıl bir öfkeyle saldırdığı ortada. İstanbul sözleşmesinden çıkan, kadınların ve LGBTİ+ların varlığına savaş açan, faillerimizi koruyan bu iktidarın her yerinden fışkıran nefret, bu mahalle çeteciliği oynayanlara da vuruyor, bu aldıkları güç, nefretlerini perçinleniyor; kendi yaşamlarını sürdürmektense, bizlere saldırıyorlar.
"Biz ise olduğumuz gibiyiz, buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz. Hayatımızı kimseden almadık, kimseye vermeyeceğiz. İbneleri kimse yok edememiş, ama bu faşistlerin tarihin çirkin sayfalarında nasıl süründüğünü her geçen gün daha net görüyoruz. Hak arayanlar, eşitlik isteyenler, kadınlar ve LGBTİ+lar, birlik oldukça tekrar tekrar kazanacak, bunlar ise nefretlerinde boğulacaklar.
"Duyun lubunyalar: mahallelerimiz, sokaklarımız, şehirlerimiz, hepsi bizim. Bizi yok etmeye çalışanlara karşı, zaman birbirimize sıkıca kenetlenme zamanı. Mahallemizde, sokağımızda, okulumuzda örgütlenmek; hak mücadelelerimiz, özgürlüğümüz için kol kola girmek, yapabileceğimiz en önemli şey, hem de bugün, hemen şimdi.
"Tüm bu olayların üzerine, 22 Temmuz günü bir basın açıklaması düzenlemek istedik. Baktık ki yüzlerce polis, çevik kuvvet mahalleye doluştu. Bu polislerin etrafında ise dünkü "mahalle çocukları" konuşlanmış, yanlarından geçen kadın ve LGBTİ+lara ağza alınmayacak küfürler ve tehditler ediyorlardı.
"Hem devletin hem de faşist çetelerin mahallede yaşayan LGBTİ+lar için oluşturacağı risk, alınan kararlar neticesinde eylemi iptal etmek için yeterince büyük görüldü ve dağıldık. Biz dağılsak da tıpkı HDP binalarının etrafına, tıpkı Hisarüstüne yapıldığı gibi, burada da polis yoğunluğu arttırıldı.
"Polis yoğunluğunun arttırılması, azınlık gruplarının ve kadınların üzerine baskı oluşturmak için kullanıldığından, bizleri terörize etmeye çalışanlara karşı yapacaklarımız açık.
"Örgütlenebilen herkes olarak, mahallemizde, okulumuzda, iş yerimizde örgütleniyoruz. Bütün bunlara karşı susmuyoruz, korkmuyoruz. Lubunya cesurdur, onurludur. Mücadelemiz çetelerin de, iktidarlarının da üstüne çıkacak, özgürleşeceğiz."
(EMK)