Avukat Hürrem Sönmez, "Gezi'de polis şiddeti nedeniyle hayatını kaybedenlerin davalarıyla ilgili hassasiyet göstermeyen yargı, Gezi protestolarına katılan vatandaşların yargılamalarının sürmesinde azami bir gayret gösteriyor" dedi.
Taksim Gezi Parkı'nda ağaçların kesilmesine karşı başlayan ve tüm Türkiye'ye yayılan Gezi Direnişin 8. yılı.
2013 baharının son günlerinde başlayan ve kısa bir sürede demokrasi, özgürlük talebiyle neredeyse tüm illerde gerçekleşen eylemlere İçişleri Bakanlığı verilerine göre 4 milyon kişi katıldı.
Direniş sırasında Berkin Elvan, Mehmet Ayvalıtaş Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük ,Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım polis şiddeti sonucu yaşamını yitirdi.
Mehmet İstif ve Elif Çermik de maruz kaldıkları gaz nedeniyle yaşamını yitirdi. On bine yakın kişi ise polis saldırısıyla yaralandı.
Polis şiddeti nedeniyle yaşamını yitirenlere ilişkin açılan davalar uzun yıllar devam etti, sanık polisler tutuksuz yargılandı ya da kısa bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.
Ancak Gezi eylemlerine katılan birçok kişi hakkında daha sonra dava açıldı.
Hakkında dava açılan ve Gezi Direnişi "organize etmekle" suçlanan Osman Kavala ise yaklaşık 4 yıldır tutuklu.
Gezi davası nasıl başladı?
Gezi'nin 8. yılında davanın Avukatlarından Hürrem Sönmez, Kırathane İstanbul Edebiyat Evi'nin düzenlediği "İnsan Hakları Konuşmaları" serisinde süreci anlattı:
"İçişleri Bakanlığı verilerine göre; Gezi protestolarına 4 milyon kişi katıldı. 2013 yılında Gezi sonrasında yargılama ama olmadı ama çok sonra bazı davalar açıldı. Taksim Dayanışması ve Beşiktaş Çarşı grubunda bazı kişiler yargılandı ve beraar kararı verildi.
"Fakat ilginç bir şekilde 2017 yılının sonlarına doğru yeni bir dava ortaya çıktı. İş İnsanı Osman Kavala gözaltına alındı, kendisine yöneltilen suçlamalardan biri de Gezi eylemlerini organize ettiği ve örgütlemesiydi. 15 Temmuz darbe kalkışmasına katıldığı casusluk yaptığı iddiaları da vardı. Bütün bu gerekçelerle tutuklandı.
"Bir yıl sonra aynı dosya kapsamında 13 kişi gözaltına alındı. Bu kişiler de Gezi eylemlerini organize ettiği suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Bugün Gezi Davası diye konuştuğumuz dava Kavala’nın tutuklanması ile başladı, desteklemek için 13 kişi daha eklenen bir davadır.
"Şubat 2019’da “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırma” “Devletin görevini engellemeye teşebbüs” gerekçesiyle iddianame hazırlandı.
"İddianamede 746 mağdur yer alıyordu. Başta dönemin Cumhurbaşkanı dahil 61. Hükümetin bakanları da mağdur olarak görülüyordu. Ali Babacan, Bülent Arınç, Bekir Bozdağ bu isimlerden bazılarıydı.
"İddianame aslında oldukça sorunlu, 2013 yılının haziran ayında bir savcının, fezleken yola çıkarak başlattığı bir soruşturmaya dayanıyor. Fakat o savcı daha sonra 2016 yılında darbe döneminde hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Fezlekeyi hazırlayan polis memuru da aynı akibete uğradı.
"Fakat iddianamenin sonuna 'Her ne kadar bu soruşturmayı yürüten kolluk ve savcı hakkında bir yargılama söz konusu olsa da dosyadaki delillerin kıymetlendirilmesinin yapıldığı' notu düşülmüştü. Bugüne kadar hiç karşılamadığımız bir şeydi. Yani hakkında ceza davası süren yargı mensuplarının topladığı delillerden iddianame hazırlanmasında herhangi bir sakınca görülmemişti. Bu yöndeki itirazlarımı dikkate alınmadı.
"Sıralanan eylemler TCK 312. maddesiyle 'Cebir ve şiddet' pek de örtüşmüyordu. TV kanalı açma girişimi, belgesel programı çekme girişimi, toplantılar yapmak gibi.
"Aslında 312’ye gerekçe yapılan eylemler de gerçekleşmemişti yani savcının ileri sürdüğü belgesel film çekilmedi, TV kanalı açılmadı, toplantı yapılmadı. Ayrıca yapılsa dahi bunlar suç oluşturmayacak fiiller. Buna dair yaptığımız itirazlar da dikkate alınmadı.
"Bu süreçte Osman Kavala’nın tutukluluğu devam ediyordu. 10 Aralık 2019’da Gezi yargılaması devam ederken, AİHM Kavala’nın tutukluğunun yasal gerekçesinin olmadığı nedeniyle ihlal kararı verdi.
"AİHM’in kararına rağmen tutukluğa devam kararı verdi. İhlal kararı çıktıktan sonra 2020 Şubat ayında Gezi davasında yargılananlara beraat kararı verildi. Ancak başka bir davadan tutukluk kararı verildiği için cezaevine götürüldüğünü öğrendik.
"Savcı, mahkemenin verdiği beraat kararını İstinaf Mahkemesine götürdü ve mahkeme bozma kararı verdi. İstinaf, beraat kararını bozarken iki dosyaya gönderme yaptı.
"Casusluk ve Beşiktaş Çarşı Grubu’nun dosyasının göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyordu. İstinaf, Çarşı Davası’ndan Yargıtay’dan gelecek beraat kararının bozulacağını biliyordu. Nitekim böyle oldu.
"Bu davaların politik olduğunu, politik gerekçeleri var. İçinde bulunduğumuz süreçte bunlar garip değil. Ama hukuk cephesinden baktığımızda bir alt yapısı olması gerekiyor ancak bunun olmadığının farkındayız. Sadece hukukçuların gözünde değil, toplumun gözünde de bunların politik olduğu görülüyor.
"Gazetecilerin yargılandığı davalar, insan hakları savunucularının ya da iktidara muhalif siyasetçilerin yargılandığı davaların hepsi birbiriyle benzerlik gösteren bir hukuk içinde ilerliyor. Bütün siyasi olarak tanımlayacağımız davalar, özel görevlendirilmiş hakim ve savcılar tarafından yürütülüyor olması bir başka ortak özellik.
"Ölenlerin davasında adalet sağlanmadı"
"Gezi yakın tarihimizin en kitlesel eylemiydi, bu süreçte hayatını kaybeden insanlar oldu. Fakat bu davalarda da adalet yerini bulmadı. Polis şiddeti nedeniyle hayatını kaybedenlerin davalarıyla ilgili bir hassasiyet göstermeyen yargı Gezi protestolarına katılan vatandaşların yargılamalarını sürmesinde azami bir gayret gösteriyor. Eğer birilerinin yargılanması gerekiyorsa bunlar sanık sandalyesinde oturanlar değil, şiddet olaylarından sorumlu olanlardır." (RT)
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı "boykot"a "ayrıştırıcı söylem" muamelesi yapacakmış
2 Nisan tüketim boykotu fikri dalga dalga yayılırken İstanbul C. Başsavcılığı boykotu "halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleme" suçu ilan eti. Ticaret Bakanı da "ticareti zarar görenleri çağrıda bulunanlara tazminat davası açmaya" çağırdı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "tüketim boykotu" çağrısı yapanlar için re'sen (kendi kararıyla) soruşturma başlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı "sosyal medya yayın organlarında halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik, kamuoyunda 'boykot' çağrıları olarak bilinen ayrıştırıcı söylemler" için soruşturma başlatıldığını duyurdu.
"Senin kahveni içmeyeceğim" demek "halkı kin ve düşmanlığa tahrik"miş
Savcılık kendi kararıyla başlattığı soruşturmada "boykot çağrısı yapanlar ve bu söylemleri yayan şahıslara nefret ve ayrımcılık ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlaması yöneltti.
Tepkilerin ve soruşturmaların hedefi Özgür Özel
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane'de 7 gün süren protestoların son gününde, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına karşı ülke çapında baş gösteren tepkileri yansıtmayan TV kanallarını ve bu kanalları verdikleri reklamlarla ayakta tutan özel sektör ve kamu sanayi ve finans kuruluşlarını boykot çağrısında bulunmuştu.
Üniversite öğrencileri, Saraçhane buluşmaları sonrasında Maltepe'deki büyük mitingin ardından 2 Nisan'da halkın tüketimden gelen gücünü rejime ve rejimin gözdesi holdingler ve TV kanallarına göstermek üzere tüm ülkede tüketim boykotu çağrısında bulunmuşlardı.
Özel bugün yaptığı açıklamada "Öğrencilere, annelere, babalara, kardeşlere yapılan bu zulme karşı gençlerin başlattığı tüketim boykotunu gönülden destekliyorum. Herkesi bu boykota katılarak tüketimden gelen güçlerini kullanmaya davet ediyorum. Millet, devletin gerçek sahibidir. Devleti milletin karşısına diken bir avuç cuntacı kaybedecek, millet kazanacak. #2nisantüketimboykotu" dedi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik yurttaşları Özel'i boykota çağırdı
Özel'in boykot çağrısına destek vermesini AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Türkiye’yi topyekun tehdit etmek" olarak niteledi. Çelik, Özel’i "toplumsal hayatı bölmeye uğraşmak"la suçladı ve bu kez kendisi, vatandaşları "bu sahte siyaseti ve saldırgan siyasetçileri boykot[a]" davet etti.
Ticaret Bakanı Bolat: "Ticareti yolunda gitmeyen boykotçuları mahkemeye versin"
Ticaret Bakanı Ömer Bolat da 2 Nisan'daki tüketim boykotu çağrıları için, "ticaretinde maddi kaybı olanları boykot çağrısı yapanlara karşı tazminat davası açmaya" çağırdı.
Özgür Özel: "Zulme karşı gençlerin başlattığı tüketim boykotunu gönülden destekliyorum"
CHP Genel Başkanı, sosyal medya hesabından yayımladığı açıklamayla üniversite öğrencilerinin çağrıda bulunduğu #2nisantüketimboykotu'nu "devleti milletin karşısına diken bir avuç cuntacı"ya rağmen gerçekleştireceklerini duyurdu.
Özgür Özel #2nisantüketimboykotu!na desteğini açıkladı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, üniversite öğrencilerinin anonim olarak çağrıda bulundukları #2nisantüketimboykotu'na tam destek açıkladı.
"Herkesi tüketimden gelen güçlerini kullanmaya" çağırdı
Özgür Özel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşında "Öğrencilere, annelere, babalara, kardeşlere yapılan bu zulme karşı gençlerin başlattığı tüketim boykotunu gönülden destekliyorum. Herkesi bu boykota katılarak tüketimden gelen güçlerini kullanmaya davet ediyorum." dedi.
19 Mart Darbesine karşı en ön safta direnerek geleceklerine sahip çıkan üniversite öğrencilerinden 301’i hukuksuzca tutuklandı ve bayramı ailelerinden ayrı geçiriyorlar.
Öğrencilere, annelere, babalara, kardeşlere yapılan bu zulme karşı gençlerin başlattığı tüketim boykotunu… pic.twitter.com/AlqUJMgeSr