Haberin İngilizcesi için tıklayın
Demokrasi İçin Birlik (DİB), 19-26 Aralık 1978’de yaşanan Maraş katliamı dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada MHP’nin HDP’ye yönelik kapatma çağrılarını hatırlatarak, “Maraş katliamının yıldönümünde, işlenen vahşi cinayetler akıllardayken, saray rejiminin ortağı ırkçı parti MHP, HDP’ye saldırarak muhalefeti soykırım tehdidiyle yıldırmaya çalışıyor” dedi.
TIKLAYIN - Bahçeli "HDP kapatılsın" dedi, AKP'li Kurtulmuş'a yüklendi
“Tüm yurttaşlara sesleniyoruz, soykırım tehdidi insanlık suçudur. Tarihte bu tür söylemlerin kanlı sonuçları yaşanmıştır. Bu topraklar; bu ırkçı, ayrımcı, faşist zihniyetin sonuçlarından payını fazlasıyla almıştır. Bu insanlık suçuna elimizden gelen her yolla karşı çıkmak gerekir” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Ne ilk ne de son oldu”
“Bundan tam 42 yıl önce, bu topraklar kanlı bir katliama sahne oldu. Tarihe Maraş katliamı olarak geçen faşist saldırılar sonucunda yüz elliyi aşkın Alevi yurttaşımız başları kesilerek, kazanlarda haşlanarak, gözleri oyularak, karınları deşilerek, fırınlarda yakılarak katledildi.
“Bir zamanlar Ermeni ve Kürt yurttaşlarımızın kanıyla sulanmış bu toprakların yaşadığı ne ilk ne son utanç olacaktı bu. Ardından Çorum, Sivas katliamları, Roboski ve 10 Ekim geldi.
“Tarih ısrarla gösteriyor, bu katliamların açığa çıkarılması, hesap sorulması ve suçluların yargılanması ancak güçlü bir toplumsal mücadele ile mümkün olabilir.
“Katliamda MHP’nin rolü açıktı”
“Maraş katliamında MHP’nin rolü açıktı. Kontrgerillanın ve CIA’nın parmağı olan katliamda faşistlerin eli kanlı örgütü Ülkü Ocakları da birinci dereceden rol oynadı. Katliamdan sorumlu olan isimlerden sonradan Şendiller soyadını alan Ülkücü Gençlik Derneği üyesi Ökkeş Kenger, provokasyonun başlangıcı olan Maraş’taki bir sinemaya bomba konulmasından sorumluydu.
“Daha sonra Refah Partisi’nden milletvekili hatta Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi oldu. Tıpkı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) Sivas’ın eli kanlı sorumlularına kucak açması gibi. Katiller siyasi İslam’ın sermaye destekli örgütlerinde kendilerine yeni bir yuva buldular.
42 yıl sonra…
“42 yıl sonra, faşizmin tek adam rejimi tarafından kurumsallaştırılmaya çalışıldığı günlerde yaşıyoruz. Hukuksuzluklara, antidemokratik uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor.
“AKP milletvekilleri tarafından Meclis’e sunulan ‘Kitle imha silahları ve terörizmin finansmanıyla mücadele’ torba yasası cumhurbaşkanına, mal varlığını dondurma yetkisi veriyor, dernek kapatma koşullarını esnetiyor.
“Tesadüf değil”
“Amaç, toplumun bütün itiraz ve örgütlenme olanaklarını terör parantezine alarak şiddetle ve hukuksuzlukla yok etmek. Yine bu günlerde, iktidar ortağı ırkçı partinin başkanı ve başkan yardımcısının; ülkenin en yığınsal, en dinamik muhalefetini, HDP’yi hedef alarak ‘böcek gibi itlaf etmekten, temizlik yapmaktan, soykırımdan’ söz etmesi tesadüf değil.
“Aynı mesajlar içinde, onurlu ve huzurlu yaşam bildirisi için imza atan 805 yurttaş da hedef alındı. Yapılmak istenen muhalefeti en karanlık tehditlerle, insanlık suçu işleyerek boğmak, yıldırmaktır.
TIKLAYIN - 805 yurttaş: Huzurlu ve güvenli yaşam hakkımızı istiyoruz
“Barışa en büyük tehdit”
“Meclis içindeki ve dışındaki tüm muhalefet partilerine sesleniyoruz. Bu saldırı yalnızca HDP’ye değil bütün demokrasi güçlerine yapılıyor.
“Artan işsizlik, yoksulluk, açlık, her gün ikiyüzer ikiyüzer öldüren salgının sarstığı saray rejiminin eli kanlı ortağı, iktidarın sürmesini sağlamak için elindeki bütün hukuksuzluk ve şiddet araçları yetmiyormuş gibi, bu kez de açıkça katliam tehdidine başvuruyor.
“Hikmeti kendinden menkul vatandaşlık tanımına sığmayan herkesi düşman addeden, toplumla savaşmayı iktidarda kalmanın yegane yolu olarak gören bu bakış açısı toplumsal huzur ve barışa en büyük tehdittir. Faşizm yaşama dair ne varsa hepsi için bir beka sorunu yaratmaktadır.
“Ya hep beraber ya hiçbirimiz”
“Buna açıkça, kararlılıkla ve hep beraber tepki gösterilmeli. Bu ülkenin; demokrasiden, hukuktan, eşitlikten, özgürlükten yana yurttaşlarını böcek olarak gören faşist zihniyet sahiplerine gereken cevap örgütlülükle, demokratik ilkeler etrafında ortaklaşarak verilmelidir.
“Şu sözler hiç böylesine büyük bir anlam kazanmamıştı: Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” (TP)