Salih Elkoca 54 yaşında, Şırnaklı. İstanbul Gaziosmanpaşa'da yaşıyor. Barış mitingi katıldığı sayısız eylemden biriydi.
Esen, patlama sırasında ensesine gelen bilye nedeniyle hayatını kaybetti. Yanındaki arkadaşıysa psikolojik problemler yaşıyor. 45 yaşındaki Fatma Esen, HDP üyesiydi. İki çocuğu vardı. Cenazesi 12 Ekim’de İstanbul Fatih Kadınlar Pazarı Eruhlular Derneği’ndeki törenin ardından kadınların omuzunda Gazi Mahallesi Mezarlığı'na defnedildi. |
9 Ekim 2015 gecesi mahalleden daha önce tanıdığı Fatma Esen ve onun bir arkadaşıyla beraber Eğitim Sen otobüsleriyle Ankara'ya yola çıktılar.
Elkoca patlamalarda bacaklarından ve vücudundan ağır yaralandı. Sol bacağının üst kemiği patlamanın etkisiyle kırıldı ve kemik büküldü. Ameliyatla dört platin taktıkları bacağında bir, sırtında iki, sağ bacağında ise beş tane bilye var.
Bir müddet doktorların ve çevresinin yardımıyla özel hastanelerde tedavi gören Elkoca, patlamadan sonraki bir yıl boyunca yürüyemedi. Şimdiyse ancak evinden kahveye gidebiliyor. Bacaklarındaki bilyeler ameliyatla alınmak zorunda ancak sigortası olmadığı için tedavi olamıyor.
Salih Elkoca anlatıyor:
“Yine olsun yine giderim”
"Bizim amacımız insanlarımızın barış içinde yaşamasıdır. İnsanlar ölmesin istedik. Sendikalar, örgütler bir araya geldi karar verdiler. Bize de bu amaç için katılmak düşerdi. Şimdi de olsa yine giderim.
"O gün moralim çok bozuktu. Çünkü mahalleden kime sorsam gelmeyeceğini söylüyordu. Küçük oğlum Günay benimle gelmek istedi. Hastaydı da biraz, dedim sen gelme. Gece saat 22.00 gibi Gaziosmanpaşa meydanına kalktım yürüdüm. Eğitim Sen'in otobüsleri kalkacaktı.
“Bizim mahalleden bir kadın gelmek istiyormuş Eğitim Sen’i arayıp yerlerini sormuşlar. Arayan Fatma Esen'di, dedim ben gider alırım. O da yanında bir arkadaşıyla gelmiş, onları aldım gece üç otobüsle buradan yola çıktık.
“Slogan atarken bir ses; bomba…”
"Başka zaman kongreye veya başka eylemlere giderken polis bizi durdurur, iki üç defa kontrol eder, takip ederdi. Ama bu sefer alana girişte ve de alanda kimse bizi aramadı. Alanın etrafında da yoklardı.
“Sendika ayrılıp yerine geçti, biz garın tam önündeydik. Halkların Demokratik Partisi (HDP) kortejine dahil olduk.
"Pankartların yerini, bayrakları filan ayarladık. Tam yavaş yavaş yürüyüşe başlayacağız, slogan atıyoruz; sonra bir ses, bomba...
“Alanda ilk polisi hastane yolunda gördüm”
“Benim içinde olduğum kitle içe döndü, herkes birbirinin üstüne düştü. Birinci patlamada benim sol bacağımın üst kısmındaki kemik büküldü. Tam yere düşerken ikinci patlama oldu. O zaman da bütün vücuduma bilyeler girdi. Yüz üstü yere düştüm, bilincim gitti. Sırat köprüsü derler ya onu geçtim, tam ucundayım. Dediler 'herkes gitti sen geri dön'. Sonra bilinç geldi, kendi kendime yaşıyorum dedim.
“Hareket etmeye çalıştım ama kıpırdayamıyorum. Ölen arkadaşların hepsi üzerime dökülmüşler. Sağ kolum sağlamdı, önce onu sonra kafamı çıkardım. Aydınlığı görünce sağ bacağım da canlandı. Sol elimde iki parmağım kırıktı. Bir şey olmaz dedim, ellerimi yere dayayıp etrafa baktım; benden başka yaşayan yoktu.
“Kendimi sırtüstü yere bıraktım. Bağırmaya başladım. Dört kişi geldi yanıma, beni alıp arabaya götürdüler. Arkada başka yaralılar da vardı beni öne yatırdılar, vücudumun yarısı arabayı süren kişinin kucağındaydı. İlk polisi orada gördüm, o da trafik polisiydi. Sanki hiç olay olmamış gibi orada duruyordu. Yolları kesip yaralıların geçişini hızlandırabilirdi, yapmadı.
“Bir yıl kundaktaki bebek gibi yaşadım”
“Araba ilerledikçe köprünün ucunda TOMA’yı seçti gözüm, gaz kokusu geldi ama bacağımın ağrısından onu önemsemedim bile. Biz ilerlerken arabanın ön kapısı açıldı. Kapı yolda açılıp kapandıkça bacağıma çarpıyordu.
“İbn-i Sina'ya vardık. Kıyafetlerim arka taraftan paramparçaydı ama ön taraf kalmış. Telefonum çaldı büyük oğlum arıyordu. Hemşire anlatınca gece geldiler. O gün de sol bacağıma ilk ameliyat yapıldı. İki hafta hastanede kaldım, iki ameliyat geçirdim. Eve döndüğümde bir yıl kundaktaki bebek neyse ben oydum; yürüyemiyordum.
“Beni ne hale getirdiler, hakkı var mı?”
"Davutoğlu televizyonda çıktı yardım edeceklerini söyledi. Kimsenin bir şeyini görmedik. Onlar öyle konuştuğu için şimdi herkes devlet bize yardım ediyor sanıyor.
"Burada bazı doktorlar 'Biz üstleneceğiz' demişler. Allah razı olsun. Onca zaman onlar bana gönüllü baktılar. Fakat bitmedi, ağrıdan iki saat üst üste uyku yok.
“Ben her gün ayakta oynardım, konuşurdum, slogan atardım. Yorulmak bilmiyordum. Bak şimdi beni ne hale getirdiler. Hakkı var mı?
“Savaş olsun, kavga olsun deseydim bana tazminat verirlerdi. Ama bütün İstanbul’u taşıyla toprağıyla üstüme yapacaklarını söyleseler istemem. Ben hakkım olanı istiyorum.” (TP/EKN)
ANKARA KATLİAMINDAN YARALI KURTULANLARIN HİKAYELERİ
Barış Aydemir: Bacağım Kırık Zannediyordum, Başkasının Kemiği Saplanmış
Ağa Bayar: Yaralı Kurtuldu, Görüntüleri İzlerken Kalp Krizi Geçirdi, Yedi Aydır Yoğun Bakımda