Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Van Çatak’ta Osman Şiban ile Servet Turgut’un askerlerce helikopterden atılmasını haberleştirdikten sonra gözaltına alınan ve 6 ay tutuklu kalan beş gazeteci arasındaki Cemil Uğur’un Anayasa Mahkemesi (AYM) başvurusu sonuçlandı.
Savunmanlığını Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) yaptığı Uğur hakkında tutuklama kararı verilmesini AYM, Anayasa’ya aykırı buldu. Ayrıca AYM, Uğur’un altı ay boyunca tutuklu kalmasıyla Anayasanın 19. maddesi ile düzenlenen “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğine hükmetti.
AYM, başvuruda belirtilen, gazetecilerin basın ve ifade özgürlüğü haklarının da ihlal edildiği iddiasının ise “ayrıca incelenmesine gerek görülmediğine” hükmetti.
Gazetecilerin gözaltına alınmaları ve akabinde tutuklanmalarının temel gerekçesi olarak sunulan ve gazetecilerin “KCK Sözleşmesi’nin 14. Maddesi kapsamında faaliyet yürüttükleri” iddiasını dayanaktan yoksun bulan AYM, soruşturma ve dava süreçlerinde bu iddianın delillendirilmediğini, gazeteci Uğur’un yaptığı haberlerin içeriği göz önüne alınarak örgüt üyeliği suçlamasının yöneltilemeyeceğini vurguladı.
Mahkeme, tutuklama kararında tutuklanan gazetecilerin bir kısmının çalıştığı Mezopotamya Ajansı hakkında örgüt talimatı alarak haber yapılan ajans iddiasına atıfta bulunarak “Tutuklama kararında başvurucunun çalıştığı ajansta örgütsel yayınların yapıldığı ileri sürülmüş ise de başvurucuya atfedilebilir bir haberden bahsedilmemiştir. Böyle bir ajansta çalışma olgusunun başvurucunun yapmış olduğu haberlerin içeriği dikkate alınmadan tek başına terörle bağlantılı bir suçlama bakımından kuvvetli suç belirtisi oluşturduğu söylenemeyecektir” yorumu yaptı.
Mahkeme, gazeteci Uğur’un gözaltında işkenceye maruz bırakılan Osman Şiban ve Servet Turgut’la ilgili yaptığı haber hakkında ise değerlendirme yapmaya yer olmadığına hükmetti.
Mahkeme, bu kararını kolluk ifadesi sırasında bu haberlerin Uğur’a sorulmasına rağmen haberlere tutuklama talep yazısında, tutuklama kararında ve iddianamede değinilmediği şeklinde gerekçelendirdi.
AYM, açıkladığı gerekçelerle, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasanın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine, Uğur’a net 67 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine, tazminata ilişkin diğer taleplerin ise reddine karar verdi.
Ne olmuştu?
6 Ekim 2020'de Mezopotamya Ajansı'nın Van Bürosu ile aralarında Jinnews muhabirlerinin de bulunduğu çok sayıda gazetecinin evine baskın düzenlendi. Baskınlarda MA muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve Nazan Sala gözaltına alındı.
Gözaltına alınan gazeteci Cemil Uğur, Van'ın Çatak ilçe kırsalında operasyona çıkan askerlerin gözaltına aldığı köylüler Servet Turgut ve Osman Şiban'ın helikopterden atıldıklarını belgeleriyle haberleştirmiş, Turgut günlerce kaldığı yoğun bakım ünitesinde hayatını kaybetmişti.
İki köylünün helikopterden atıldığı iddialarıyla ilgili soruşturma yürüten Van Cumhuriyet Başsavcılığı, 1 Ekim'de dosya ile ilgili gizlilik ve yayın yasağı kararı getirdi. Gazeteciler de, 9 Ekim'de tutuklandı.
Van T Tipi Cezaevi’nde tutulan gazeteciler ancak 2 Nisan’daki duruşmada çıkan karar sonrasında tahliye edildi.
6 Ocak 2022’deki karar duruşmasında mahkeme tüm gazetecilerin ‘örgüt üyeliği’ suçlamasından beraatlarına hükmetti. Ancak Nazan Sala’ya "örgüt propagandası" suçlamasından 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum etti. (HA)