Amsterdam Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi'nden Dr. Aylin Kuryel’in Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Sayın mahkeme heyeti,
2016 yılının Ocak ayında elektronik ortamda gördüğüm “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye, 2212 akademisyen ile birlikte imza attım.
Barış talebini dile getiren bir imza atma eylemi şimdi “terör örgütü propagandası” olarak yargılanıyor. Öncelikle bu suçlamanın kabul edilemez olduğunu söyleyerek başlamak isterim.
Bugüne kadar meslektaşlarımın verdiği ifadeler, hem imza metninin ortaya çıkışına giden toplumsal süreci, hem de ardından başlayan hukuki sürecin açmazlarını net ve etkileyici şekillerde ortaya koydu.
Eleştirel bilgi üretiminde bulunanların ve eleştirinin kendisinin hedef alındığı bir süreç yaşadık, yaşıyoruz.
İfade özgürlüğüne dayalı bir toplum yapısının en önemli dinamiklerinden birisi olan söz üretme alanlarının daraldığı bir dönemde, barış talebinin suç olmadığını usanmadan tekrar etmemiz gerekiyor sanırım. Bir yazarın “usanmak her şeye gebedir, bütün kötülüklere” sözü geliyor aklıma.
Ben de bir kez daha belirtmek isterim ki, bu metne, toplumsal barış ve adaletin tesis edilmesine giden uzun ve sancılı sürece katkıda bulunabilecek herhangi bir adım atmanın politik ve etik bir yükümlülük olduğunu düşünerek imza attım.
Bir imza metninin olası etkilerine dair tüm çekincelerime rağmen, temel insan haklarının ihlallerine dair haberler duydukça, paylaştığımız aciliyet hissi su götürmezdi.
Bunlara barışçıl bir tepki verme itkisinin insanları bir araya getirdiği anlardan yalnızca bir tanesi idi bu metin. Ne yazık ki barış talebinin suç kabul edildiği bir zamana denk geldi.
İddianamede bahsedilen “terör örgütü propagandası” gibi ifadelerin tamamen yersiz olduğunu düşünüyorum. Tüm vatandaşların eşit koşullarda ve barış ortamında yaşamasını talep eden bir metnin talimat alınarak yazıldığını ve şiddet savunusu içerdiğini iddia etmek hem anlambilimini, hem de onca yıldır eleştirel bilgi üretimi içinde bulunan insanların muhakeme kabiliyetini ve iradesini yok saymak anlamına gelir.
Söz konusu bildiri şiddeti meşru gösterecek veya teşvik edecek herhangi bir ifadeyi barındırmamaktadır.
Dolayısıyla iddianamede yer alan suç iddiaları bu metinden çıkartılamaz. İfade özgürlüğüm Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altındadır.
Kendi irademle ve anayasanın verdiği haklara güvenerek imzaladığım bu metne ilişkin, ortada olmayan delillerle hakkımda iddia edilen suçların hiçbirini kabul etmiyor ve beraatimı talep ediyorum. (AK / HA)