Bilgi Üniversitesi'nden Arş. Gör. Zeynep Yeşim Gökçe'nin Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti'ne,
Hakkımda açılmış olan davanın iddianamesi elime ulaşmamış olduğu için, bu savunmayı meslektaşlarımın iddianamesi ile benimkinin aynı olduğunu varsayarak hazırlıyorum.
3713 sayılı kanunun7/2 ve TCK'nin 53. maddesi uyarınca terör örgütü propagandası yapma suçlamasıyla yargılanmakta olduğumu düşünüyorum.
Tam da bu noktada, aslında içinde bulunduğumuz durumun ne kadar tuhaf olduğunun altını çizerek başlamak istiyorum. İddianamem elime ulaşmamış olmasına rağmen, ne ile ve hangi gerekçe ile suçlandığımı biliyorum...
Ne yazık ki bugün burada hepimizin aktörleri olduğu bu sahnenin oluşmasına sebep olan, bütün hepsi birbirinin kopyası olan ve bizlere kişisel hazırlanmış gibi sunulan -hatta bazılarımıza sunulmayan- bu iddianameler vesilesi ile hakkımızda dava açılmış olmasıdır.
Defalarca, hocalarım ve akademisyen arkadaşlarım tarafından, farklı mahkemelerde farklı örneklerle gayrı-hukuki olduğu ortaya konmuş olan bu dava sürecinin, hukuksuzluğunun ve kurgulanmışlığının bir kez de ben altını çizmek istiyorum.
Bu kurgu dâhilinde bana verilmiş olan sanık rolünü oynayarak, burada hakkımdaki iddialara karşı savunmamı yapacağım.
Belirtmek isterim ki, kamuoyunda "barış bildirisi" olarak anılan ve çoğu birbirini hiç tanımayan 2000'den fazla akademisyen ile birlikte imza atmış olmam sebebi ile yargılanmakta olduğum metni imzalamak hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hem de uluslararası hukuk kapsamında hiçbir şekilde suç teşkil etmemektedir, derhal beraatımı talep ettiğim bu duruşmada yapacağım beyan da bu doğrultuda olacaktır.
Ayrıca, barış çağrısı yapan bir metne imza atmanın suç teşkil etmediğini bir ağır ceza mahkemesi önünde beyan etmek hem benim hem de Türkiye Cumhuriyeti hukuk sistemi açısından büyük bir utanç kaynağıdır.
Özellikle Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi alanında eğitim almış olmam ve tarih anabilim dalında araştırma görevlisi olarak çalışmamdan mütevellit, bildiriye imza atmama ve barışın tahsisi talebimi yüksek sesle dillendirme ihtiyacıma sebep olan bu sürecin benzerleri hakkında fazlası ile bilgi sahibiyim.
Hem yakın tarihte birlikte tanık olduğumuz olayları, hem de bunların olabilmesi için uygun şartların sağlanmasına sebep olan tarihsel süreci ne yazık ki biliyorum. İşte tam da bu sebepten, bildiriye imza attığım dönemde, yapılan insan hakları ihlallerinin, geriye dönüşü olmayacak maddi ve manevi kültürel ve tarihi tahribatların sonunu ne yazık ki çok iyi görebildiğim için, çok büyük bir çaresizlik hissi ile bir ses çıkartma arzusu hissettim.
Çoğunluğa mensup bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, ben henüz doğmadan önce yaşananların neticesinde bana sunulmuş olan ayrıcalıkların ağırlığı bile vicdanımda çok büyük bir yük iken, üniversite gibi insanlara düşünmeyi ve bu düşünceleri ifade etmeyi öğretmeyi hedefleyen bir kurumda eğitimci ve araştırmacı olarak çalıştığım bir dönemde, alternatif medya kanalları vesilesi ile tarafsız bilgiye ulaşma şansı olan bir birey olarak, sonucunda yaşanacakları açıkça görebildiğim olaylar karşısında sessiz kalamazdım.
Yaşanan hak ihlalleri bölgede yaşayan yurttaşların yalnızca maddi değil, manevi olarak da büyük kayıplara uğramasına yol açmıştır. Bütün bunlar düşünüldüğünde aynı ülkenin yurttaşı olduğum insanların maddi ve manevi varlıkları yok olurken sesimi çıkarmanın yalnızca bir akademisyen olarak değil, yurttaş olarak da görevim olduğu bilinci ile imzaladım bahsi geçen bildiriyi.
Birçok akademisyen arkadaşım tarafından çok güzel ve farklı şekillerde dile getirilmiş olduğu gibi, ifade özgürlüğü çerçevesinde imzaladığımız barış çağrısı yapan bir bildirinin suç teşkil etmesi olanaksızdır.
Bir akademisyen, bir vatandaş ve hepsinden evvel bir insan olarak, bu bildiriyi hep birlikte barış içinde yaşayacağımız şartların sağlanmasını talep etmek için imzaladım.
Tamamen anayasal haklarımı kullanarak, kendi özgür irademle, kimseden talimat almadan imzaladığım barış talebi yapan bir bildiri metni vesilesi ile isnat edilen terör örgütü propagandası yapma suçlamasını kabul etmiyorum.
Yukarıda ifade ettiğim diğer gerekçeler vesilesi ile ifade özgürlüğüm kapsamında imzaladığımı belirtmiş olduğum bildiri dolayısı ile hakkımda açılmış davada derhal beraatımı talep ediyorum. (ZYG/TP)