İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alındığı operasyonların ardından başlayan eylemlerle birlikte üniversitelerde ilan edilen “akademik boykot” giderek genişliyor.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde, ilk olarak İletişim Bilimleri Fakültesi öğrencileri tarafından başlatılan boykot, bugün itibarıyla üniversitedeki neredeyse tüm fakültelerin katılımıyla devam ediyor.
Dün (27 Mart) boykot kararı alan Eğitim Fakültesi öğrencileri, 2013’teki Gezi protestoları sırasında polis ve esnaf tarafından dövülerek öldürülen Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ı unutmadı. Fakülte binasına “Ali İsmail’in fakültesinde boykot var!” yazılı bir pankart asıldı.

Boykota katılan tüm fakülteler, dün Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) çimlerinde kendi “boykot” pankartlarıyla bir araya geldi. Şarkıların söylendiği, sergilerin açıldığı buluşmanın ardından öğrenciler, Rektörlük binası önüne yürüdü.
Burada yapılan açıklamalarda, boykot sürecinde belirlenen öğrenci temsilciliklerinin yalnızca bugüne değil, bayram sonrası döneme de devam etmesi gerektiği vurgulandı.
Her fakülteden öğrenciler, bugün (28 Mart) saat 16.00’da yine GSF çimlerinde toplanarak boykotlarını sürdürecek.
“Politik ve kolektif biçimde hareket etmeyi öğrendik”
İletişim Bilimleri Fakültesi temsilcisi İsmail Burak Düzer, boykot kararını ve sürece dair gözlemlerini bianet’e anlattı.
“Her şeyden önce öğrenciler olarak politik ve kolektif bir biçimde hareket etmeyi öğrendik,” diyen Düzer, bu sürecin öğrenciler açısından en önemli kazanım olduğunu söyledi.
Boykotun, mevcut sisteme bir uyarı niteliği taşıdığını belirten Düzer, üniversitede en hızlı tepki veren fakültenin kendi fakülteleri olduğunu ve ilk kıvılcımı yaktıklarını ifade etti.

“Dayanışmayı örebildik”
“Bu süreçte zorlandığımız şeyler olsa da bir araya gelip dayanışmayı örebildik, önemli olan bu,” diyen Düzer, sürecin sağlıklı ilerlemesi için bölüm bazında temsilcilikler kurduklarını aktardı.
Derslere girmeyip boykota katılan herkesin bir irade ortaya koyduğunu vurgulayan Düzer, bunun son derece kıymetli olduğunu belirtti.

Gençlik sokakta: Ne hissediyorlar, motivasyonları ne?
“Derdimiz sadece İstanbul’da yaşanan hukuksuzluk değil,” diyen Düzer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Derdimiz bir noktada yeni bir cumhuriyet kavgası. Çünkü biz, 2000 doğumlu gençler olarak o günden beri zulüm ve adaletsizlik gördük; artık patlama noktasına geldik. Madem hukuksuzluk ve adaletsizlik var, biz de derslere girmiyoruz o zaman.”
Düzer ayrıca, medya ve iletişim sektöründeki tekelleşmeye dikkat çekerek, “Paranın her kapıyı açtığı bu sektörde, ne kadar başarılı olursak olalım, ‘tanıdık’ olmadan ilerlenemiyor. Bu sektöre karşı da irade koyuyoruz,” ifadelerini kullandı.
(YAH/VC)