Başbakan Erdoğan'ın "Yıllarca farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Bu faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Bu hatalara zaman içerisinde, zaman zaman biz de düştük. Aklı selimle düşününce hakikaten ne yanlışlar yapmışız diyorsunuz" sözlerine CHP ve MHP milletvekilleri tepki gösterdi.
CHP'den Onur Öymen "Türkiye'nin sicilinde etnik kökeninden dolayı yurtdışına kovulan, ihraç edilen bir vatandaş olmadığını" söyledi; Erdoğan'ın geçen yılki Hakkari ziyaretinde söylediklerini hatırlatarak "Ya sev ya terk et, diyen, 'beğenmeyen gitsin' diyen kimdi" diye sordu. MHP'den Oktay Vural "Zenci-beyaz ayrımını Başbakan kendisi yapıyor" diyerek farklı etnik kimlikte binlerce insanın, yıllardır Türkiye'de yaşadığını söyledi. MHP'li Tunca Toskay da sadece Lozan'la belirlenen nüfus mübadelesinin olduğunu savundu; "Bunun dışında bir kovma varsa Başbakan söylesin. Lozan'la bir sıkıntısı mı var" dedi.
"Öymen sistematik temizliği savunmuş"
Ancak Vatan gazetesinin haberine göre, Prof. Dr. Baskın Oran, Öymen'in 1915'ten beri yapıldığını söylediği etnik ve dinsel temizliği savunduğunu söylüyor: "1915 Ermeni Tehciri, 1923 zorunlu Rum Mübadelesi, 1934 Yahudi nüfusun Trakya'dan temizlenmesi, 1941 ve 1942 gayrimüslim erkeklerin amele taburlarına alınması ve Varlık Vergisi, 1955'te 6-7 Eylül olayları, 1964 Rumların zorunlu göçü, bütün bunlar bilinçli olarak yapılmış etnik ve dinsel temizliktir. Onur Öymen'in söylediği işte bu. Yalnız şunu hatırlatmak isterim. Bunları söyleyen aynı Başbakan geçen hafta Türkiye'deki 40 bin Ermenistan vatandaşının sınırdışı edilebileceğini de söyledi."
Haberde Prof. Dr. Halil Berktay'ın da görüşleri yer alıyor: "AKP önderliğinin ve Erdoğan'ın tarihsel gerçeklerle zikzaklı bir ilişkisi var. Bu açıklama Erdoğan'ın şimdiye kadar söylediği en cesur şeydi. Bu demeç Türkiye'deki bütün mevzileri değiştirdi. Modernitenin sözcüsü olması gereken CHP bunun tam karşısında duruyor."
Apoyevmatini gazetesinin yayın yönetmeni Mihail Vasiliadis de bir başka haberde "Başbakan’ın sözlerine benzer sözleri daha önce de çok duyduk, özeleştiri yapmak iyi, güzel, ama olanların düzeltilmesi için hükümetler tarafından bir şey yapılmaması iyi değil. Manastırın malları Müslüman vakıflara veriliyor, vakıflar konusunda bir çözüm bulunamıyor, ruhban okulu meselesi ortada duruyorsa bu sözler inandırıcılığını kaybediyor. Biz hükümete adım atalım dedikçe hükümet geri çekiliyor. 6-7 Eylül’ün üzerinden 50 yıl geçmiş, biz daha yeni konuşmaya başladık. Bu konuşmaların devamı gelmeli” dedi.
Erdoğan'ın gafını Umur Talu yazdı
Erdoğan sözlerini, Suriye sınırındaki mayınlı arazinin, temizlenmesi karşılığında ihaleyi alacak firmaya 49 yıllığına verilmesini öngören yasa görüşmeleri üzerine söylemişti. CHP ve MHP yasaya, arazinin özellikle İsrailli firmalara verilme ihtimalini gündeme getirerek karşı çıkıyor.
Erdoğan buna karşı konuşurken "Paranın dini, milleti, ırkı olmaz. Ama ne yazık ki öyle olduğunu zannedenler var. Ülkemizde küresel sermaye yatırım yapmak istiyor. Ancak birileri çıkıyor 'O Yahudi sermayesi. Olmaz.' 1 milyar dolarlık yatırım yapacak. 'İstemezük.' Burada İzak çalışmayacak ya, Ahmet, Mehmet çalışacak" demişti.
Sabah yazarı Umur Talu bugünkü yazısında Erdoğan'ın unuttuğu Türkiyeli Yahudilerin varlığına dikkat çekti: "Başbakan 'İsrail sermayesi'ni savunayım derken, 'Burada İzak çalışmayacak, Ahmet, Mehmet çalışacak' diyor. Pes dedim. Bu ülke vatandaşı 'İzak' da var. İzak'a yasak mı olacak? Bu etnik bir şey değil mi! Ayrıca İsrailli İzak da gelip işçi olsa ne olur? 'Küresel sermaye' tamam da, 'küresel emek' mi problem?" (TK)