Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Medya İzleme Komisyonu, Mayıs’a ilişkin basın sektöründe yaşanan gelişmeleri derleyen raporunu yayınladı.
Rapor, koronavirüs salgını nedeniyle ana akım medyada çalışan gazetecilere yönelik hak ihlallerini ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Basın İlan Kurumu’nun (BİK) eleştirel medya üzerindeki baskısını ortaya koyuyor.
Rapor üzerine bir basın açıklaması yayınlayan ÇGD, RTÜK ve BİK’in kuruluş amaçlarından saptığını ifade etti. İki kurumun da artık sansür mekanizması olarak çalıştığını aktaran ÇGD, açıklamada "Bu iki kurum, siyasi iktidarın basının başına diktiği muhafız konumundadır” dedi.
"RTÜK eleştirel kanalları mali olarak susturmak istiyor"
"Kamu kaynaklarıyla beslenip basının boğazına çöken, cellat kesilen kurumları reddediyoruz" diyen ÇGD, RTÜK ve BİK’in eleştirel basın yayın organlarını, mali yönden susturmak amacıyla hareket ettiğini belirterek raporun özeti olarak şunları aktardı:
“Nisan ayında Halk TV, FOX TV ve Tele 1’e üst limitten idari para cezaları ile birden fazla program durdurma cezaları veren; KKTC merkezli Diyalog TV’nin yayınını durduran; Kafa Radyo’ya ve Radyo Spor’a cezalar yağdıran RTÜK, geçen ay da Halk TV’ye 5 kez program durdurma, Habertürk TV’ye üst sınırdan para cezası verdi. Bu iki cezanın nedeni ise muhalefet parti temsilcilerinin konuk olarak katıldığı programlardaki değerlendirmeleriydi. Kararların siyasi nitelikli, hukuki dayanaktan yoksun olduğu mahkeme kayıtlarına da geçti, Kurul’un başkanı tarafından da bizzat itiraf edildi.
"RTÜK’ün, Tele 1’de yayınlanan bir programa verdiği cezanın yargıya taşınması üzerine Ankara 12. İdare Mahkemesi, yayından iki gün sonra ceza verilmesine ve konu kurumun ilgili daire uzmanlarınca incelenmemişken RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in medyaya açıklamalar yapmasına dikkat çekerek, tarafsızlığı vurguladı.
"Mahkeme, ‘…davalı idarenin eylem, işlem ve kararlarında uzmanlıktan uzaklaştığı, profesyonel bir davranış sergilemediği, tarafsızlık algısına ağır darbe vurduğu görülmektedir. Dava konusu kararın alınış ve tebliğ sürecinin anayasa, yasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğu, adil yargılanma ilkesine aykırılık taşıdığı açıktır’ tespitini yaptı.
“Taraflılığı mahkemece ortaya konan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, 15 Mayıs 2020’de kurumu nasıl yönettiğini, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından talimat ve telkin olmadı ama olursa devletimizin başıdır, onun talimatları ve telkinleri devletin bütün organlarını ilgilendirir. Talimat ve telkinlerini emir telakki eder, başımızın üstüne deriz’ sözleriyle açıkça itiraf etmekte de bir sorun görmemiştir.
Sevda Noyan'ın şiddet içerikli sözleri
“Eleştirel yayıncılık yapan basın kuruluşlarına nefes aldırmayan RTÜK, sıra iktidar yanlısı kanallara geldiğinde kulağının üstüne yatmayı tercih etti. Ülke TV’de Sevda Noyan’ın tehditler savurması ve ölüm listesi açıklaması, üstüne program sunucusunun destekler açıklamaları günlerce kamuoyunda konuşuldu, konuşulmayan tek yer RTÜK’tü.
“O günlerde Kurul’un toplantısına mazeret bildirerek katılmayan Başkan Şahin, ‘Çok büyütülecek bir konu değil’ diyerek tarafgirliğinin sınırsızlığını gösterdi. Her geçen günde RTÜK’ün Anayasal bir kurum özelliğini yitirdiği tescillenirken, Kurul üyesi İlhan Taşçı’nın hazırladığı rapor, istatistiklerle de bu durumu resmetti. Rapora göre; 1 Ocak -15 Mayıs 2020 arasında eleştirel yayın yapan kanallara toplam 36 kez ceza verilirken, iktidara yakın televizyon kanalları iki kez uyarıldı, bir kere de para cezasına çarptırıldı.
BİK'in uyguladığı cezalar
“Baskı ve sansür uygulamalarının bir diğer boyutunda BİK yer aldı. Gazetelerin temel gelir kaynaklarından biri olan resmi ilan ve reklamların dağıtımını yapan BİK, çeşitli bahanelerle BirGün, Cumhuriyet, Evrensel ve Sözcü’ye ilan kesme cezası yoluna başvuruyor, hak ettikleri ücretlerin ödemesini yapmıyordu.
“Resmi ilanların adil biçimde dağıtılması amacıyla kurulmuş olan BİK, geçen ay aldığı kararla rekor düzeyde bir cezaya imza attı. BİK, 14 Nisan 2020 tarihli sayısında “Boğaz’da kaçak var” başlığıyla yayınlanan ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’ta vakıflardan kiraladığı araziye yaptırdığı şömine ve çardağın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekiplerince yıkılmasına ilişkin haber nedeniyle Cumhuriyet gazetesine 35 gün süreyle resmi ilan kesme cezası verdi. Cumhuriyet gazetesine açıkça baskı kurma amacı taşıyan bu ceza BİK’in ellerine bulaşmış basın düşmanlığı kiridir ve hiçbir dezenfektanla bu kir çıkmayacaktır.
“Hem RTÜK hem de BİK üstlendikleri misyonla, kamu kaynaklarından beslenen birer basın celladı haline dönüşmüş, basının boğazına çökmektedirler. Gazetecilik şu anda nefes alamıyor olabilir ama basın özgürlüğü tarihini biraz okuyanlar bilir ki ne gazeteciler mahkûmdur ne de baskılar bağımsız gazeteciliği susturabilir.
Gazeteci yargılamaları
Açıklamada Mayıs ayı gazeteci yargılamalarına ilişkin olarak ise şu bilgiler yer aldı:
Mayıs’ta üç gazeteci gözaltına alındı, biri tutuklandı. Yedi gazeteci için iddianame kabul edildi, 17 yıla kadar hapisleri istendi. Bir gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı, iki gazeteci ifadeye çağrıldı, bir gazeteciye ev hapsi verildi, bir fotoğraf sanatçısı tutuklandı. bir gazeteci için müebbet, bir gazeteci için 1 yıl 6 aya kadar hapis istendi. beş gazeteci şiddete maruz kaldı, marangozlukla geçinen bir gazeteci intihar etti.
Koronavirüs günlerinde gazetecilerin çalışma durumu
“Yine bu ay gazete, televizyon, internet sitesi olsun, yerel ya da ulusal onlarca basın kuruluşu kısa çalışma ödeneğine başvurdu. Gazetecilerin maaşları eksik ve düzensiz yatmaya başladı. Yerel gazetelerde meslektaşlarımız bin 50 ila bin 300 lira maaşla geçinmeye çalıştı.
“Bir yandan siyasi iktidar ve uzantısı konumundaki kamu kuruluşları diğer yandan basın patronlarının kâr hırsıyla yok edilmek istenen haber yapma ve haber alma hakkı, dün olduğu gibi yarın da toplumsal mücadele tarihinin en önemli parçalarından biri olacaktır."
Raporun tamamına ulaşmak için TIKLAYIN
(HA)