Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümünden Doç. Dr. Meltem Toksöz'ün Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 23.. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Sayın Başkan, sayın heyet üyeleri,
1997-2018 yıllarında Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde çalıştım. 2018 Ocak ayında emekli oldum. Şimdi ABD’de Brown Üniversitesi’nde çalışmaktayım.
Boğaziçi Üniversitesi'nde görev yaparken, e-postama gelen ve meslektaşlar arasında imzaya açılan söz konusu metni ben de imzalamıştım.
Bugün burada bu metne imzamdan dolayı iddianamede bana yöneltilen suçlamalara karşı savunmamı yapmak için karşınızdayım.
Artık ABD’de çalıştığım ve ikamet ettiğim için daha önceki celselere katılamamış olmakla beraber bugün bir TC vatandaşı olarak mahkemeniz karşısında bulunmak ve savunma hakkımı kullanmak için buradayım. Zira TC anayasası ve ceza kanununca korunan ifade özgürlüğüm kapsamında söz konusu metne imzamı atmıştım, bugün aynı anayasa ve kanunlar çerçevesindeki mahkemenize imzamı herhangi bir suç kastı olmadan bir vatandaş ve birey olarak attığımı beyan etmek için buradayım.
Öğretim üyeliği ve işim hayatımın ve kimliğimin bir parçasıdır. Fakat imzayı atarken içinde bulunduğum duygular bu kimliğimin ötesinde bir anne, bir evlat, bir eş ve vatandaş olarak tüm duygularımın ifadesidir.
Bir kaymakam ve öğretmen çocuğu olarak çocukluğum bu ülkenin dört bir yanında geçmiştir; ilk yaşlarım ve ilk öğretim yıllarım sırasıyla Ağrı Hamur ilçesi, Hakkari Yüksekova ilçesi, Zonguldak (Bartın) Ulus ilçesi, Antalya Finike ilçesi ve Ankara Kızılcahamam ilçesinde geçti.
Ankara’da lise öğrenimimin ardından üniversite yıllarımı ülkemizin uzun tarihinin önemli bir parçası olan Siyasal Bilgiler Fakültesi yani Mülkiye’de tamamladım. Daha okurken yani 19 yaşım itibariyle Basın-Yayın Genel Müdürlüğü Haber Dairesi Başkanlığı’nda tercüman olarak çalışmaya başlamıştım. Mezuniyetimin ardından ilk iş hayatıma da Ankara’da başlamıştım.
Bütün bunları beni ben yapanın, ülkemle bir vatandaş olarak kurduğum bağın temellerini açıklamak için anlatıyorum. Zira Osmanlı-Türk Tarihi doktorası yapmak için eğitimim çok sonra gelir. 1997’de daha doktoram bitmeden Boğaziçi Üniversite’nde göreve başlamam 31 yaşımı bulur.
Yirmi yılı aşan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeliğimin benim için en büyük anlamı bu ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde, bu ülkeyi ve tarihini, gerek kendi tecrübelerimle gerek eğitimimle dört bir yandan gelen genç nesillere anlatabilmiş olmaktır.
Özgür irade ve ifade vatandaşlığın temeli olduğu gibi, ülkemizin sorunlarıyla ilgilenmek, bunlarla ilgili bir şeyler yapabilmek de vatandaş sorumluluğudur. Bu sorumluluğu bir birey ve vatandaş olarak duymam söz konusu imzayı atmamın temel sebebidir.
E-postama gelen pek çok başka metni de dikkatle inceleyip bu sorumluluk çerçevesinde algıladıklarımı imzalamışımdır. Hatta başka ülkelerden gelen insan hakları, hayvan hakları, çevre sorunları ile ilgili metinleri de çağımızın globalliği çerçevesinde imzalamışımdır.
Bu çeşit metinleri okuyup, takdir edip, imza atmam için başka kimsenin aklına, lafına, etkisine hiçbir zaman ihtiyaç duymadım. Sadece kendimde yasalarla korunan bu hakkı gördüm, yukarıda anlatmaya çalıştığım sorumluluğu duydum. 50 yaşımda söz konusu metne barış için, ülkemin huzuru için, kendi çocuğum dahil ardımızdan gelen genç nesillere karşı taşıdığım sorumluluk için imzamı atarken de.
Dolayısıyla, iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğimi mahkeme heyetinize arz eder, heyetinizden hakkımda beraat kararı verilmesini saygılarımla dilerim. (MT/TP)