*Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
HDP'nin kapatılması talebiyle Yargıtay Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameyi oybirliğiyle iade etme kararı alan Anayasa Mahkemesi, kararı gerekçesiyle birlikte Yargıtay'a gönderdi.
Anayasa Mahkemesi'nin internet sitesinde de yayınlanan kararda, iddianamedeki eksikliklerin uzun bir listesine yer verildi.
TIKLAYIN-"Savcı iddialarının altını dolduramazsa dava reddedilebilir"
Kararın sonuç ve değerlendirme bölümünde ise şu tespitler yapıldı:
"Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar çerçevesinde, eylemlerine yer verilen kişilerin açık kimliklerine İddianamede yer verilmediği ve bu kişilere isnat edilen bazı eylemler yönünden bu eylemlerin, eylem tarihlerinin ve bu tarihlerde kişilerin Partideki görevlerinin İddianamede açıkça belirtilmediği anlaşılmaktadır. Bu hususların iddia makamınca ortaya konulması zorunlu olup, bu konulardaki tespitin Anayasa Mahkemesine bırakılması mümkün değildir. Zira siyasi parti kapatma davalarında Anayasa Mahkemesinin görevi ilgililerin eylemlerini tespit etmek değil, ilgililere isnat olunan eylemlerin Anayasa'nın 69. maddesi kapsamında değerlendirmesini yapmaktır.
Bu değerlendirme ise söz konusu eylemler nedeniyle Partinin "Devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin" odağı olup olmadığı çerçevesinde yapılacak olup, belirtilen hususlardaki eksiklikler bu değerlendirmenin yapılabilmesine imkân tanımamaktadır. Bir başka deyişle, Partinin bu eylemlerin odağı olup olmadığı yönünde sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi, söz konusu eksikliğin giderilmesiyle mümkün olabilecektir. Esasen, İddianamede belirtilen eylemler ile Partinin bu eylemlerin odağı haline gelmesi arasındaki ilişkinin öncelikle iddia makamı tarafından ortaya konulması gerektiği izahtan varestedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesinde öngörülen, "yüklenen suçu oluşturan olayların mevcut delillerle ilişkilendirilerek iddianamede açıklanma" zorunluluğu, Halkların Demokratik Partisinin "Devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği" iddiasıyla düzenlenen İddianamede ilgililerin bu nitelikteki eylemleri sebebiyle Partinin bu eylemlerin odağı haline geldiğinin kabulü için Anayasa'da aranan koşulların varlığını ortaya koyan delillerle ilişkilendirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda, açıkça belirtilmek suretiyle ilgililerin eylemlerine İddianamede yer verilmesi yeterli olmayıp isnat edilen eylemler ile Partinin bu eylemlerin "odağı haline gelmesi" arasındaki ilişkinin de ortaya konulması gerekmektedir.
Bu kapsamda, söz konusu ilişki kurulmaksızın yüzlerce kamu davasına ve binlerce soruşturmaya konu eylemlere atıfta bulunulmasının, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesinde yer alan "İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır" hükmüne aykırılık oluşturduğu açıktır. Bir başka deyişle, tüm soruşturma ve kovuşturma konusu eylemlerin İddianamede açıkça belirtilmesi de Ceza Muhakemesi Kanunu'nun anılan hükmüne aykırılığı ortadan kaldırmayacaktır. Söz konusu hüküm, kişi ve organlara isnat edilen eylemlerin, Partinin belirtilen eylemler yönünden odak haline geldiği iddiasıyla ilişkilendirilmesini gerektirmektedir. Bu anlamda soruşturma ve/veya kovuşturma konusu olanlardan yalnızca Partinin "Devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline gelmesine" yol açtığı ileri sürülen eylemlere fail, yer ve zaman belirtilmek suretiyle İddianamede yer verilmesinin gerekli olduğu açıktır.
Sonuç olarak, Halkların Demokratik Partisinin temelli kapatılması talebiyle düzenlenen İddianamede;
1) Eylemlerine yer verilerek haklarında yasaklılık kararı verilmesi istenilen kişiler ile eylemlerine yer verilmekle birlikte haklarında yasaklılık kararı verilmesi istenilmeyen kişilerin;
- kimliklerinin,
- kendilerine isnat edilen bazı eylemlerin,
- bu eylemlerin tarihlerinin,
- bu eylem tarihlerinde Partideki görevlerinin,
açıkça belirtilmediği,
2) "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne" aykırı olduğu ileri sürülen, ancak soruşturma ve kovuşturma konusu olması dışında bir gerekçeye yer verilmeyen eylemler ile Partinin bu eylemlerin odağı haline gelmesi arasındaki ilişkinin kurulmadığı anlaşıldığından, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarına aykırı olarak düzenlenen İddianamenin, Kanun'un 174. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesi gerekir.
TIKLAYIN-Prof. Dr. Osman Can: Bu iddianame ile HDP kapatılamaz
Ne olmuştu?
AYM, HDP kapatılmasına ilişkin dava açılması talebiyle hazırlanan iddianameyi eksik bularak iddianameyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade etmişti.
AYM Genel Kurulu "partinin yetkili organlarının eylemleriyle Anayasa'nın 68 ve 69. maddesinde düzenlenen 'odak olma' fiili arasında gerekli ilişkilendirmelerin yapılmadığı"nı belirtmişti.
AYM Genel Kurulu, iddianamede Anayasa'nın parti kapatmayı düzenleyen 68 ve 69. maddelerinde "terör örgütünün odağı olma" suçlamasının yer aldığına, bu iddianın da kişilerin eylemlerine dayandırıldığına ancak partiyle ilişkilendirilmediğine hükmetmişti.
AYM ayrıca, iddianamenin parti kapatmaya ilişkin yargılama usullerine de aykırı olduğu görüşüne yer vermişti. (RT)
TIKLAYIN-AYM, HDP'nin kapatılma iddianamesini Yargıtay'a iade etti