Fotoğraf: AA - Arşiv
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Merkez Yürütme Kurulu, 22. ve 23. dönem Diyarbakır Milletvekili Mehmet İhsan Arslan'ı, Disiplin Kurulu'na sevk etti.
Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığına göre, Arslan’ın disiplin Kurulu’na sevkine oybirliğiyle karar verildi.
AKP politikalarını eleştirmişti
Arslan, 17 Kasım’da BBC Türkçe’den Ece Göksedef’e verdiği söyleşide, AKP’nin Kürt sorununda attığı adımları, Suriye politikasını, cumhurbaşkanlığı sistemini eleştiren ifadeler kullanmıştı.
Söyleşide Arslan’ın öne çıkan ifadelerinden bazıları şöyleydi:
- Biz ülkede sistemin kendisi olduk. İlkeleri doğrusu bir kenara attık. Bizi gelecek seçimlerde hangi kesimler iktidara taşıyacak ve iktidarda kalmamızı sağlayacaksa, onlarla iş tutmayı tercih ettik.
- Kürtlerin oylarına ihtiyacımız olduğu dönemde biz onların taleplerini masada tutmaya devam ettik. Sonradan bunun bizi tehlikeli sahillere götüreceğini fark ettiğimizde de bu kez başka çevrelerin desteğiyle siyaset yapmaya ve iktidarımızı sürdürmeye karar verdik. Şu an da MHP'yle olan ittifakımız da böyle bir sürecin son aşamasıdır.
- (Kürt sorunu) Karşımızdaki olay terörden ibaret değil. Yani ülkede altı milyon aktif, nüfusa bakarsanız 20 milyonu buluyor, HDP'ye destek veren, antidemokratik uygulamalara rağmen o kesimde direnen bir nüfusumuz var. Bu 20 milyonun tamamı terörist olamaz.
- Sağlıklı bir zeminde değiliz maalesef. AK Parti olarak daha sonra kendi topraklarımızı bombalayacak şey değiliz diye bunu eleştiriyorduk. Ama şimdi sabah akşam yine kendi dağlarımızı bombalıyoruz.
- (Kayyum uygulamaları) Beğen veya beğenme, halk iradesi kutsaldır diyoruz biz, halk onları seçti. Buna saygılı olunması gerekiyordu bence. Yolsuzluk, haksızlık, terörle direkt iletişim, yardımlaşma her neyse bunlar olsa, hak hukuk var, yargı ve emniyet var, gereken müdahale yapılır. Ama halkın oyunu yok sayarak kayyum atıyorsanız ben bunu doğru bulmuyorum. Tarih de bunu not edecek.
- Güvenin sağlanması biraz zor. Biz onu yıktık çünkü yapamayacağımız çok şeyi söylemeye alıştık. Ümit verdik, yerine getirmedik. Bir zamanlar Tayyip Bey'in bu sorunu çözebileceği ümitler varken şimdi artık bu ümitler yok. Çünkü biz de şiddetle sorunu çözmeye kalkıştık.
- Hak ihlalleri ve hukuk dışı uygulamalar halkın tepkisini, bilinci artırıyor. Kürtlük bilinci ve siyasi hak talepleri geçmişte olmadığı kadar güçlüdür şu anda.
- 15 Temmuz'dan sonra doğrusu panikledik ve olayın vahameti karşısında ancak yargıyı kullanarak başarılı olabileceğimiz kanaatine vardık. Onların yargıyı kullanırken kullandığı bütün taktikleri, araçları, biz kullanmaya başladık, can havliyle.
- Bu başkanlık sisteminin incelenmesi, masaya yatırılması gerekiyor. Geçmişte adem-i merkeziyetçi sistemi savunuyorken geldiğimiz noktada yüzde yüz merkeziyetçi bir sistemle karşılaştık. Bir tek kişinin iradesine bağlanmış bir sistem, bir işleyiş.
- Baktık ki kurumsal yapıdan uzaklaştıkça, kişinin tek başına verdiği kararlarda hata yapma ihtimali daha fazla oluyor. Bence bazılarımızı kabul etmiyoruz ama güçler ayrılığı diye bir şey kalmadı ülkede. Meclisin, yargının denetleme gücü ortadan kaldırılınca her şey bir tek insanın iki dudağı arasına sıkışmış oldu. Bu çok vahim bir durum.
- Bence bu bir dönemdir, bu geçer. Geçtikten sonra Türkiye'de parlamenter sisteme geçişin ben çok uzak olmadığını düşünüyorum.
- Ben bugün de yarın da iktidara gelen liderlerin aile bireylerini iktidara ortak etmelerini doğru bulmuyorum.
(EKN)